Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Özellikle kasta dayalı olmayan (örn. trafik kazasından kaynaklanan) haksız fiillerde ise tarafların bu şartları belirleme ve değiştirme olanakları yoktur. Haksız eylem mala ilişkin ise zarar da haksız fiilin gerçekleştiği anda gerçekleşir. Somut olayda; Türk vatandaşı olan davacıya ait yabancı plakalı araçta Türkiye' de meydana gelen haksız fiil sonucu zarar gerçekleşmiştir. Zarar gören de zarar veren de Türk vatandaşıdır. Ortada sözleşme dışı bir sebepten kaynaklanan tazminat talebinin bulunduğu açıktır. Sözleşmeye dayalı olmayan tazminat taleplerinde ise yabancı paraya hükmedileceği konusunda yasalarımızda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Türk parası üzerinden tazminata hükmedilmesi ise genel kuraldır. Diğer yandan Borçlar Kanununun 83. maddesi sözleşmelerle ilgili olup, haksız fiillere diğer bir deyimle haksız eylemden kaynaklanan tazminat taleplerine uygulanma olanağı da yoktur. Dahası haksız fiilin hukuki niteliği itibariyle kıyas yoluyla da uygulanamaz....

    Buna göre, davacı vekilinin 24/02/2010 tarihli bilirkişi kusur raporuna karşı 19/04/2010 tarihli 4. celsede bir diyeceğimiz yoktur şeklinde beyanda bulunması üzerine, davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan, mahkemece bu 24/02/2010 tarihli bilirkişi kusur raporuna göre maddi tazminatın belirlenmesi gerekirken, usuli kazanılmış hak aşılarak davacının kusursuz olarak kabul edildiği bilirkişi kusur raporunu dikkate alıp maddi zarar hesabı yapan hesap raporunun hükme esas alınması doğru değildir. 5-Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır....

      Bu açıklamalardan olarak somut olayda; asıl alacak olan ... kazasından kaynaklanan manevi zarar alacağının Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi( 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146.md) gereğince 10 yıllık zaman aşımına tabi bulunması, asıl alacağın(tazminat alacağının)zamanaşımına uğramadığı durumda faiz alacağının da zamanaşımına uğramayacağı ve faiz alacağının asıl alacak ödenmedikçe hergün işleyen ve zaman geçtikçe doğan bir alacak olması hususları gözetildiğinde davaya konu faiz alacağı talebinin zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Yapılacak ...;davacının faiz istemi bakımından talebinin zamanaşımına uğramadığının kabulü ile faiz alacağını hesaplatmak ve tüm delilleri bir arada değerlendirerek neticesine göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

        K A R A R Dava, iş kazası neticesinde meydana gelen bedeni zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Mahkeme, görevsizlik kararı verilerek dosyanın... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı şirkette vasıfsız işçi olarak çalıştığını iddia eden davacının 02/04/2010 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle yaralandığından bahisle tazminat istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. ... Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Diğer yandan, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir....

          Davalı ..., müvekkili hakkında mala zarar vermekten dolayı açılan ceza davasında beraat ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalı ... hakkında mala zarar verme suçundan açılan kamu davasında suçu işlediği sabit olmadığından ve ispatlanamadığından beraatine karar verildiği, davacının davalıların kusurlu olduğunu ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin davalı ... hakkındaki hükme ilişkin ve aşağıdaki bent dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2)Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir....

            Yargıtay 13 HD nin 2011/19523 Esas sayılı ilamında; ''Davacı eldeki dava ile sözleşmeden dönmüş olup, sözleşmeden dönülmesi halinde, taraflar, karşılıklı olarak birbirlerine vermeyi taahhüt ettikleri şeyi vermekten kaçınır ve verdiklerini de geri isteyebilirler (B.K. m. 108/I). Dönen taraf, karşı tarafın kusurunun varlığı halinde ayrıca menfi 2011/19523- 2012/23970 zararın tazminini talep edebilir (B.K. m. 108/II ). Menfi zarar sözleşmeye güvenilerek yapılan giderlerin tamamıdır. Başka bir anlatımla, karşı tarafın malvarlığına girmese dahi, o sözleşme nedeniyle cepten çıkan paradır. Müspet zarar ise, o sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Müspet (olumlu) zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Dairenin teslimi halinde getirmesi beklenen kira geliri kaybı, satışı nedeniyle beklenen kazanç, geciken ifa nedeniyle ifaya bağlı ceza (B.K. m. 158/II)… hepsi, müspet zarar kapsamındaki alacak kalemleridir....

            Mahkemece, davacı eşin maddi tazminat isteminin reddine, çocuk ...'nin maddi tazminat isteminin kabulüne, çocuk ...'ın maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne, davacıların manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamından, yargılamaya konu zararlandırıcı olayın Kurum tarafından iş kazası olarak kabul edildiği, iş kazasının meydana gelişinde davacılar murisinin %50 oranında müterafik kusurunun bulunduğu, davacı eşin kendi çalışmalarından dolayı 22/09/2015 tarihinde yaşlılık aylığı almaya başladığı, yerel mahkemenin, ihtimalli düzenlenen bilirkişi hesap raporunda, murisin başka eşten olan ve ölüm tarihine göre destek kapsamındaki 2 çocuğunun maddi zararın belirlenmesinde dikkate alınmadığı ihtimali hükmüne esas aldığı anlaşılmaktadır. Destekten yoksun kalma tazminatı mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 45/2. ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 53. maddesinde düzenlenmiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇLAR : Hakaret, tehdit HÜKÜMLER : Beraat, ceza vermekten vazgeçilmesine KARAR Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, şikayetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini bildiren müşteki ...'...

                Somut olayda yargısal denetimden geçerek kesinleşen Rücuen tazminat davasında hükme esas alınan ve asgari ücretin 1,506 katı civarında olduğu anlaşılan davacılar murisi ücreti artık bu dosya için de güçlü delil oluşturmaktadır.Güçlü deliller, aksinin ispatlanması durumuna kadar Mahkemece göz önünde tutulacak delillerdir. Hal böyle oluncada maddi tazminat davası bakımından alınan hesap raporunda , yargısal faliyet neticesinde kesinleşen ve oluşa da uygun düşen Rücuen tazminat davasındaki asgari ücretin 1,506 katı civarındaki ücret yerine ... tarafından bildirilen ve asgari ücretin 2.29 katı civarındaki ücretin hesaplamaya esas alınması hatalı olmuştur. Yapılması gereken iş ;davacılar murisinin yaptığı işe göre de oluşa uygun düşen Rücuen tazminat davasındaki belirlenmiş ücretinin esas alındığı yeni bir maddi zarar hesap raporu almak çıkacak neticeye göre karar bir vermekten ibarettir....

                  Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. HUMK.nun 275 ve takip eden maddelerine göre çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda uzman bilirkişilerin oy ve görüşüne başvurulması zorunludur. Trafik kazalarında hasar miktarının tayin ve tesbiti de özel ve teknik bilgiyi gerektiren konulardandır. Buna göre uzman olmayan kaportacıdan hasar konusunda alınmış rapora dayanılarak hüküm kurulması doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş,uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan hasarın saptanması için rapor alınarak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine 7.2.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu