WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İdare Mahkemesince; davacı tarafından tazminat davasına konu işlem hakkında açılan davada, Mahkemelerinin … tarih ve E:…, K:… sayılı davanın reddine ilişkin kararının Danıştay Sekizinci Dairesinin 30/12/2012 tarih ve E:2012/3423, K:2012/8115 sayılı kararı ile işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle bozulması karşısında davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı 77.396,60-TL maddi zararın dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat istemi yönünden davanın reddine karar verilmiştir....

    Sürücüleri normal kara yolu sürücüleridir. Sürücülerinin ehliyetleri E sınıfı ehliyettir. Sonuç olarak trambüslerin kara yolu taşıtı oldukları, normal kara yolu taşıtı sürücüleri tarafından kullanıldığı, demir yolu taşıtı veya tramvay olmadıkları kanaati hasıl olmuştur.” hususları belirtilmiştir. Esasen iş müfettişi raporunda yer alan tespitler de benzer niteliktedir. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre trambüs araçları ile yapılan şehir içi yolcu taşımacılığının “ray üzerinde çalışan araçlarla yapılan şehir içi ve şehir dışı yolcu, yük taşımacılığı işleri” kapsamında yer almadığı tartışmasızdır. Bu saptama ile birlikte trambüs araçları ile yapılan şehir içi yolcu taşımacılığının dahil olduğu işkolu belirlenmelidir....

      DAVACININ İDDİALARI : Ticari taksi ile yolcu taşımacılığı yapan davacı tarafından; Yönetmeliğin dayanağı olarak gösterilen mevzuat hükümlerinde kara taşımacılığına ilişkin bir hükmün yer almadığı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün görev ve yetkisinin sivil havacılığa dair konular ve havaalanları ile sınırlı olduğu, 5216 ve 5393 sayılı Kanun hükümleri uyarınca belediye sınırları içerisinde toplu taşıma araçlarına ve taksilere ruhsat verme yetkisinin belediyelere ait olduğu, belediyelerin yetkili olduğu kara taşımacılığı ruhsatlandırması ile ilgili hususta yapılan düzenlemenin yetki yönünden hukuka aykırı olduğu, A1 ve D2 yetki belgeli araçlarla kurum personeli veya grup yolcu taşımacılığı yapılabildiğinden bu araçlarla yapılan her türlü özel taşımacılığın mevzuata aykırı olan korsan taşımacılık niteliğinde olduğu, dava konusu düzenlemede kamu yararı bulunmadığından işlemin amaç unsuru yönünden de hukuka aykırı olduğu belirtilerek, dava konusu düzenlemenin iptaline karar verilmesi...

        DAVACININ İDDİALARI : Ticari taksi ile yolcu taşımacılığı yapan davacı tarafından; Yönetmeliğin dayanağı olarak gösterilen mevzuat hükümlerinde kara taşımacılığına ilişkin bir hükmün yer almadığı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün görev ve yetkisinin sivil havacılığa dair konular ve havaalanları ile sınırlı olduğu, 5216 ve 5393 sayılı Kanun hükümleri uyarınca belediye sınırları içerisinde toplu taşıma araçlarına ve taksilere ruhsat verme yetkisinin belediyelere ait olduğu, belediyelerin yetkili olduğu kara taşımacılığı ruhsatlandırması ile ilgili hususta yapılan düzenlemenin yetki yönünden hukuka aykırı olduğu, A1 ve D2 yetki belgeli araçlarla kurum personeli veya grup yolcu taşımacılığı yapılabildiğinden bu araçlarla yapılan her türlü özel taşımacılığın mevzuata aykırı olan korsan taşımacılık niteliğinde olduğu, dava konusu düzenlemede kamu yararı bulunmadığından işlemin amaç unsuru yönünden de hukuka aykırı olduğu belirtilerek, dava konusu düzenlemenin iptaline karar verilmesi...

          DAVACININ İDDİALARI : Ticari taksi ile yolcu taşımacılığı yapan davacı tarafından; Yönetmeliğin dayanağı olarak gösterilen mevzuat hükümlerinde kara taşımacılığına ilişkin bir hükmün yer almadığı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün görev ve yetkisinin sivil havacılığa dair konular ve havaalanları ile sınırlı olduğu, 5216 ve 5393 sayılı Kanun hükümleri uyarınca belediye sınırları içerisinde toplu taşıma araçlarına ve taksilere ruhsat verme yetkisinin belediyelere ait olduğu, belediyelerin yetkili olduğu kara taşımacılığı ruhsatlandırması ile ilgili hususta yapılan düzenlemenin yetki yönünden hukuka aykırı olduğu, A1 ve D2 yetki belgeli araçlarla kurum personeli veya grup yolcu taşımacılığı yapılabildiğinden bu araçlarla yapılan her türlü özel taşımacılığın mevzuata aykırı olan korsan taşımacılık niteliğinde olduğu, dava konusu düzenlemede kamu yararı bulunmadığından işlemin amaç unsuru yönünden de hukuka aykırı olduğu belirtilerek, dava konusu düzenlemenin iptaline karar verilmesi...

            A.Ş. tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: K A R A R Dava, kara yolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir. Bir davada kararı istinaf etme hakkı, yalnız taraflara veya hüküm ile kendisine mükellefiyet yüklenen veya bir hakkı ihlal edilen kimseye veyahut kanunun açıkça belirttiği mercilere aittir. HMK'nın 61. ve devamı maddeleri uyarınca dava kendisine ihbar edilen kişi doğrudan taraf sıfatını kazanmayıp ancak davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılabilir. Somut olayda, dava kendisine ihbar edilen ... ....... davaya katılmadığı gibi mahkemece de ihbar olunanın aleyhine hüküm kurulmamıştır....

              Turizm adına şehirlerarası yolcu taşımacılığı olduğu, Yolcu taşıma izin belgesi olan bir aracın Karayolu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Davada yaslanılan poliçenin düzenlendiği tarihte cari 6102 sayılı TTK.'...

                Davalı vekili; müvekkilinin 1997 yılından itibaren “Martı” ibaresini ticaret unvanı olarak kullandığını, davacının deniz taşımacılığı ve gemi sektöründe müvekkilinin ise kara taşımacılığı sektöründe faaliyette bulunduğunu ve bu durumun karıştırılmaya sebebiyet vermeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; davalının “martı” ibaresini taşıyan ticaret unvanını 1998 yılında tescil ettirdiği, tespit tarihi ve dava tarihi gözetildiğinde davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı, ayrıca davacının diğer taleplerinin bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiği gerekçesiyle ticaret unvanının terkini talebinin reddine, diğer talepler yönünden verilen karar kesinleştiği için yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

                  tarafından idari para cezası verilmiş olup; 4.3.2005 tarihinde verilen 4.3.2010 tarihine kadar geçerli olan Y türü yolcu taşımacılığı yetki belgesine dayanarak Ankara-Kırıkkale arasında yolcu taşımacılığı yapan muterize 2007 yılında tamamlanan Kırıkkale şehirlerarası terminal binasından Kırıkkale valiliği ve Belediye Başkanlığı tarafından yer tahsis edilmediği cihetle, Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozmaya dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden K.. 1.Sulh Ceza Mahkemesinin 12.1.2009 gün ve 2008/729 sayılı kararının 5271 sayılı CMK.nun 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosya içeriğine göre kabahatin unsurları oluşmadığından 27.10.2008 günlü idari yaptırım kararının kaldırılmasına, 22.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davadışı sigortalıya ait taşınan mala ilişkin tahliye limanında yaptırılan draft survey ile malda eksiklik olmadığının tespit edildiği, ancak malın gemiden tahliye edilmesinden sonra gümrük kantarına kamyonlar ile nakledildiği sözkonusu nakliyenin kara taşıması olarak kabulü gerektiği, üre maddesi için deniz yolu taşımacılığı sırasında meydana gelmesi beklenen makul fire oranının % 2 olduğu kara nakliyesi sırasında fire oranının %1-1.5 olarak kabul edildiği bu durumda hem deniz nakliyesi hemde kara nakliyesi sırasındaki fire oranları birlikte değerlendirildiğinde 94.350 kg (%3,44) üre eksikliğinin fire oranı kapsamında kaldığı, TTK'nın 1182/f. bendinde taşıyıcı lehine öngörülen karinenin aksinin de ispatlanamadığı, taşıyanın TTK'nın 1182. maddesi gereğince kusursuz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu