Davacı alacağın varlığını ispat ettikten sonra ya TBK ya göre muvazaa nedeni ile tapu iptal yada İİK 277 e göre tasarrufun iptali davası açabilir. Tasarrufun iptali davasında da TBK nun 19. maddesindeki şartların oluşup oluşmadığı inceleme konusu yapılacaktır. Tasarrufun iptali davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. (HGK nun 2014-17-2389 Esas ) Netice olarak, Kooperatifler Kanunu bakımından somut olaya bakıldığında davalının kooperatife borcu olması tapunun iptali ile kooperatif adına tescilini gerektirmez.(Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/488 Esas ve 2015/3088 Karar sayılı ilamında da kooperatiften istifa eden ancak borcu olan üyeye verilen bağımsız bölümün geri alınmasının mümkün olmadığına karar veren yerel mahkeme kararı onanmıştır.)...
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/2598 KARAR NO : 2021/1700 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : TORBALI 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2021/159 ESAS SAYILI ARA KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 vd.) KARAR : Torbalı 2....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/2337 KARAR NO : 2020/2243 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : KARACABEY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 12/11/2019 NUMARASI : 2018/13 ESAS 2019/617 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) KARAR : Yukarıdaki mahal esas ve karar numarası ayrıntılı olarak belirtilen İlk Derece Mahkeme kararının incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya mündericatında tüm bilgi ve belgeler okunup tetkik edildikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonunda duruşma açılmasına gerek görülmeksizin gereği görüşülüp düşünüldü. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili İlk Derece Mahkemesine ibraz ettiği dava dilekçesinde özetle: Tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etnmiştir. İlk Derece Mahkemesi: Davanın kabulüne karar vermiştir....
"İçtihat Metni" -Y A R G I T A Y İ L A M I – MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili dava dilekçesiyle, davalı borçlu ...'ün kesinleşmiş vergi borcunun taksitini imkansız hale getirmek amacıyla 34 U 7202 plakalı saç kasa brandalı romorku 20.03.2003 tarihinde davalı ...'e sattığını belirterek, tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalı ..., nakliyecilik işi yaptığından dava konusu aracı aldığını, 1999 yılına ait vergi borcu nedeniyle altı yıl sonra açılan davanın dinlenemiyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı ..., tebligata rağmen savunma yapmamıştır....
Dava,davacı tarafça vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Takip konusu alacak sözleşmeden kaynaklanıyor ise sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi ve mahkemesi yetkilidir. (HUMK m.10; HMK m.10) Sözleşmenin ifa edileceği yer kararlaştırılmamışsa B.K.nun 73. (TBK m.89) maddesine göre para alacağının alacaklının ikametgahında ödenmesi gerekir. Taraflar arasında vekalet sözleşmenin varlığı konusunda uyuşmazlık olmadığına göre HUMK. 10. (HMK m.10) ve BK. 73/1 (TBK. m.89) maddesi uyarınca alacaklının ikametgahındaki icra dairesinde de takip yapılabilir ve dava açılabilir. Mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu halde tasarrufun iptali davalarında taşınmazların devri sırasında derdest bir icra takibinin bulunmasının dava şartı olmadığı, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olmasının dava şartı olduğu, dosya kapsamına göre tasarrufun iptali davasının açıldığı tarihte derdest bir icra takibi mevcut bulunduğu, kaldı ki dava dilekçesinde TBK'nın 19.maddeyede dayanıldığından, derdest takip bulunmasının dava ön koşulu olmayacağı değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesince dava konusu taşınmazların devri sırasında derdest bir icra takibi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Kabule göre de davanın hem usulden, hem de yetersiz gerekçe ile esastan reddine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olduğu gibi eksik incelemeye dayalı olmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı vekilinin, dava konusu Adana ili Yüreğir İlçesi Köprülü Mah. 9083 ada 4 parselde kayıtlı taşınmazın TBK 19 ve İİK 283 maddeleri ile tasarrufun iptali ve cebri icra yetkisi talebinde bulunduğu, yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının davasının reddine karar verildiği, verilen kararın davacı vekili tarafından istinafa taşındığı görülmüştür. ** Tasarrufun iptali davaları 6098 sayılı TBK 19'a ve İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılabilir. Mahkemece, davanın genel muvazaa davası olarak kabul edilip, ispat yükünün de davacıya yüklenerek uyuşmazlığın TBK'nın 19. maddesinde düzenlenmiş genel muvazaa ilkelerine uygun olarak çözümlenmesi gerekir. 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı İBK'da da belirlendiği gibi, HMK'nın 24/1, 25, 26, 30 ve 33....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2020/496 E., 2022/848 K. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, TBK madde 19 gereğince muvazaa iddiasına dayanan tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 25.01.2023 tarihli ve 1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 13.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
müvekkili şirketin hukuki yararının bulunduğunu, dava dışı banka tarafından davalı borçlu aleyhine icra takibinin başlatıldığını ve mevcut icra takibinin borçlu tarafından itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, kesinleşmiş bir icra takibinin varlığı sebebiyle alacağının bulunduğu noktasında tereddüt olmayan müvekkili şirketin, dava konusu taşınmazın borçlunun akrabasına devredilmek suretiyle yapılmış tasarrufun iptalini isteme hakkının bulunduğunu, davalılar arasındaki akrabalık ilişkisinin ispatlanması için her türlü bilgi ve belgenin celbini talep ettiklerini, dava konusu tasarrufun TBK m.19 uyarınca iptaline karar verilmesi halinde dava konusu iddianın, taşınmazın aynına ilişkin olmaması, yani alacağın tahsiline yönelik olması nedeniyle İİK. m. 283/I ve II kıyasen uygulanarak tapu iptali ve tescile gerek olmaksızın dava konusu taşınmazın cebren haczi ve satışına karar verilmesini talep ettiklerini, öncelikle İİK. 281 vd. maddeleri uyarınca davanın davalılar adına kayıtlı olması halinde...
A.Ş'nin ticari amaçla kullandıkları kredi borcundan kaynaklandığını, vekil edeninin müteselsil kefil olduğu kredi teminat sözleşmesinin ise 23/12/2013 tarihinde akdedildiğini ve iptali istenen tasarrufun ise 21/01/2013 tarihli olduğunu, dolayısıyla iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan önce gerçekleştiğini, ayrıca mal kaçırma kastıyla yapılmış bir tasarrufun söz konusu olmadığını, tasarrufun alacağın muaccel olduğu tarihten önce yapıldığını, taşınmazların 18' inin birden devrinde hayatın olağan akışına aykırı bir durum olmadığını, zira bu taşınmazların bir bütünlük arz ettiğini ve satış bedellerinin ödendiğini, ödeme dekontlarının mevcut bulunduğunu, taşınmaz hisse satışının gerçek bir satış niteliğinde olduğunu, kaldı ki davacının aciz vesikası da sunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....