Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tasarrufun iptali davasından sonra açılan menfi tespit davasının sonucunu beklemeye gerek yok ise de anılan davanın 25.09.2013 tarihinde karara bağlandığı görülmektedir. Bu durumda, menfi tespit davasında verilen kararın kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 2-Bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 11.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    in borçlu olduğunu bilerek aracı muvazaalı olarak satın aldığı tasarrufun gerçek bir satış olmadığı, borçludan mal kaçırmak amacıyla yapılmış tasarruf olduğu sonucuna varıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. Bu tür davaların görülebilmesi için, diğer dava koşullarının yanında dava dayanağı alacağın varlığının yargılama boyunca devam etmesi gerekir. Davalı borçlu ... tarafından, dava dayanağı takip dosyasındaki borca ilişkin olarak borçlu olmadığının tesbiti istemi ile ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/544 Esas 2016/790 Karar sayılı dosyasından menfi tesbit davasının açıldığı ve yargılamanın davalı borçlu lehine sonuçlandığı ancak kararın kesinleşmediği anlaşılmıştır. Belirtilen menfi tesbit davası, görülmekte olan tasarrufun iptali davasından önce açılmış olduğundan bekletici mesele yapılması gerekmektedir....

      Her ne kadar mahkemece takip dosyasındaki tüm borçluları kapsar nitelikte aciz vesikası alınması gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişse de tasarrufun iptali davalarında, dava koşulları hangi borçlunun tasarrufunun iptali istenmiş ise dava koşulu o borçlu yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu sebeple dava konusu takip dosyalarında adı geçen dava dışı takip borçluları yönünden de aciz halinin aranması da doğru görülmemiştir. 2-Davalı borçlular ... ve ... vekili, Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/179 (eski Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/423 esas) sayılı dosyası ile menfi tespit davasında davacı ... yönünden davanın reddine karar verildiği, Yargıtay denetiminden geçerek kararın ... yönünden kesinleştiği, davacı ... aleyhine dolandırıcılık fiili nedeni ile açılan Ankara 18....

        Dosya kapsamından davalı borçlu tarafından borç bulunmadığına yönelik olarak menfi tespit davası açıldığı da anlaşılmaktadır. Tasarrufta bulunan borçlunun, alacaklıya gerçek bir borcu bulunmadığı iddia edildiğinde öncelikle bu husus çözüme kavuşturulmalıdır. Aksi takdirde, takip alacaklısıyla anlaşarak veya nasıl olsa kendisinin borca batık olması nedeniyle gerekli çabayı göstermeyerek icra takibine itiraz etmeyen, itiraz üzerine durması söz konusu olmayan kambiyo takibine karşı menfi tespit davası açmayan takip borçlusunun bu davranışı karşısında borçludan mal edinen üçüncü kişilerin yargı eliyle zarara uğratılması söz konusu olur ki, bunun kabulüne olanak yoktur. (A.Şehabettin Sertkaya-Süleyman Kul, Tasarrufun İptali Davaları.s 175 vd.) Tasarrufun iptali davalarında alacaklıya alacağını tahsil imkanı sağlanırken, alacağın şeklen varlığı değil, gerçekliği amaçlanmaktadır....

        Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü. -K A R A R- Davacı vekili, davalı ...’den alacaklı olduğunu, davalı borçlu aleyhine ... 2.İcra Müdürlüğü’nün 2008/13827 sayılı dosya ile icra takibi yapıldığını, takibin kesinleştiğini, borçlunun aciz halinde olduğunu, davalı borçlunun adına kayıtlı gayrımenkulleri düşük bedeller ile kayınvalidesi olan davalı...’a devredildiğinin tespit edildiğini beyan ederek, davalılar arasındaki tasarrufun iptali talep ve dava edilmiştir. Davalı borçlu vekili, maddi sıkıntı içerisinde bulunması sebebi ile dava konusu gayrımenkulleri sattığını, takibin iptali için menfi tespit davası da açıldığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir....

          Aş aleyhine borçlu lehine olan çeklerin mal kaçırma amacı ile temlik edildiği gerekçesi ile 6183 sayılı Yasa’nın 24 ve devamı maddelerine dayılı olarak tasarrufun iptali davası açmıştır. Mahkemece her iki dava arasında irtibat bulunduğundan bahisle birleştirilerek, yapılan yargılama sonunda menfi tesbit davasının kabulüne ve davacı ... Ltd. Şti ve ...’ın borcu olmadığının tesbitine, tasarrufun iptali davasının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı ... ve davacı Vergi İdaresi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 2010/10174 2011/7391 HMUK’nun 46.maddesine göre mahkeme yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına davanın her safhasında istek üzerine veya kendiliğinden karar verebilir....

            Davacı alacaklı, iptal davasında gerçekten alacaklı olduğunu kanıtlamakla yükümlü değilse de aciz belgesi, alacaklının alacağını sadece icra takibi bakımından tespit eden bir belgedir. Tasarrufun iptali davalarında alacaklıya alacağını tahsil olanağı sağlanırken, alacağın şeklen varlığı değil gerçekliğinin amaçlandığı göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle davalı borçlu ya da üçüncü kişi aciz belgesine bağlanmış bir borcun gerçekte hiç mevcut olmadığını iddia ve ispat edebilir. Davalı borçlunun, davacı alacaklıya karşı gerçek bir borcunun bulunmadığını ya da ödenmiş olduğunu ileri sürerek ayrı bir menfi tespit davası açması da mümkündür. Böyle bir dava sonucunda, icra takibine konu borcun bulunmadığının tespit edilmesi halinde tasarrufun iptali davasının temelinin kalmayacağı açıktır....

              DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE Dava 2004 sayılı Yasanın 277 ve devam maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemini konu almaktadır. Davacı, davalı borçlu T4 bonoya dayalı alacağı bulunduğu ve davalının taşınmazlarını diğer davalılara alacaklıdan mal kaçırma kastı ile devrettiği iddiası ile eldeki davayı açmış, davalı T4 alacağa dayanak gösterilen bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını, bu hususta menfi tespit davası açtığını beyan etmiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, her ne kadar menfi tespit davası olarak açılmışsa da, uyuşmazlık konusu, davalılar arasında sözkonusu bonoya istinaden başlatılan icra takibinin muvazaalı olduğu iddiasıyla açılmış tasarrufun iptali davası mahiyetinde olduğunun anlaşılmış olmasına göre, kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 17. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 14.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ...'nın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla üzerinde apart otel bulunan taşınmazını 9.3.2009 tarihinde davalı ...'ye sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu