Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu durum Kanunun 1.maddesinde, bu Kanunun amacının, çalışanların aylık ve ücretlerinden tasarruf kesintisi yapılmasını, tasarruflara Devlet veya ilgili işverenlerin katkıda bulunmasını, bağımsız çalışanların gelirlerinin bir kısmının tasarrufa ayrılmasını temin etmek ve bu tasarrufların en iyi şekilde nemalandırılmasını sağlamak suretiyle çalışanların tasarruf yapmalarını teşvik etmek olduğu belirtilmek suretiyle açıklanmıştır. 3417 sayılı Kanunun “Tasarruf hesabı” başlığını taşıyan 4.maddesi uyarınca, kurumların bu Kanun hükümleri çerçevesinde çalışanların aylık ve ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintisi ile sağlanacak Devlet katkılarını aylık ve ücret ödemesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C.Ziraat Bankası'nda personeli adına açtıracakları Tasarrufu Teşvik Hesabına yatıracakları, işverenlerin işçilerinin ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren katkılarını tahakkuk ettirerek, ücret ödenmesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna...

    Tasarruf teşvik kesintisi, işveren katkı payı ve bunların neması işçiye ait bir hak olsa da, yasa gereği işverenden tahsil yükümü Sosyal Sigortalar Kurumuna ait olmakla, anılan kurum tarafından tasarruf teşvik kesintisinin yasalar uyarınca tahsil edilmiş olması halinde işverenin yükümlülüğünün devam ettiğinden söz edilemez. Aksi halde davalı belediyenin aynı borç sebebiyle mükerrer şekilde sorumluluğuna gidilmiş olur. Tasarruf teşvik kesintisi ile katkı payını tahsil eden Sosyal Sigortalar Kurumunun, 4853 sayılı yasanın 7.maddesi gereği ilgilinin T.C. Ziraat Bankası nezdindeki hesaplarına yatırması gerekir. Öte yandan, 4853 sayılı Kanuna 26.12.2006 tarihinde 5568 sayılı eklenen ek madde 1 hükmü doğrultusunda, tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülükler 31.12.2007 tarihi itibarıyla Hazineye devredilmiş durumdadır....

      ödemeksizin tasarruf finansman sözleşmesinden cayma hakkına sahiptir....

      Somut uyuşmazlıkta; Davacının alacağına konu olan çekler 30.10.2013- 30.11.2013- 30.12.2013 ve 28.02.2014 keşide tarihli olup; iptali istenen tasarruf ise 01.11.2013 tarihinde yapılmıştır. Davacının alacağına dayanak çeklerin keşide tarihine göre( sadece 30.10.2013 tarihli çekin keşide tarihi tasarruf tarihinden önce olduğu görülmüştür) iptali istenen tasarruftan sonra düzenlediği anlaşılmakta ise de bu durumun gerçekten tasarruftan sonra doğmuş bir borç ilişkisini mi yoksa daha önce yapılmış bir ticari ilişkiden kaynaklanan vadeli çek uygulaması olarak da bilinen bir vakıayı mı gösterdiği hususu yeterince araştırılmamıştır....

        5568 sayılı eklenen ek madde 1 hükmü doğrultusunda, tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülükler 31.12.2007 tarihi itibarıyla Hazineye devredilmiş durumdadır....

          5568 sayılı eklenen ek madde 1 hükmü doğrultusunda, tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülükler 31.12.2007 tarihi itibarıyla Hazineye devredilmiş durumdadır....

            5568 sayılı eklenen ek madde 1 hükmü doğrultusunda, tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülükler 31.12.2007 tarihi itibarıyla Hazineye devredilmiş durumdadır....

              5568 sayılı eklenen ek madde 1 hükmü doğrultusunda, tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülükler 31.12.2007 tarihi itibarıyla Hazineye devredilmiş durumdadır....

                5568 sayılı eklenen ek madde 1 hükmü doğrultusunda, tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülükler 31.12.2007 tarihi itibarıyla Hazineye devredilmiş durumdadır....

                  Somut olayda kamu kurumu niteliğinde olan davalıya husumet yöneltilerek kurumu belli doğrultuda tasarruf kesintisi, kurum katkısı ve nema alacağının ödenmesine ilişkin idari işlem tesis etmeye zorlayıcı hüküm kurulması amaçlandığına göre talebin idari nitelik taşıdığı kabul edilmelidir. Ayrıca tasarruf kesintilerinin ilgililerin iradeleri dışında, idarenin kamu gücü kullanılarak yapıldığı, konunun kamu hukuku alanına ilişkin olduğu gözetildiğinde; tasarruf kesintisi, kurum katkısı ve nemaların tahsili istemiyle, idareye karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, idari yargı yerinin görevli olduğuna dair Uyuşmazlık Mahkemesi 06/12/2010 tarih ve 2010/186-256 E-K sayılı olarak kararı da dikkate alındığında bu tür bir uyuşmazlığın idari yargı yerinde görülmesi gerekir. 2577 sayılı İYUK. Gereğince "İdari eylem ve işlemlerden dolayı hakları zarar görenler tarafından açılacak tam yargı davaları" idari dava olarak belirlenmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu