tarifeye göre hesaplanacak karar ve ilam harcının ve vekalet ücretinin takip konusu alacak miktarı ile tasarruf konusu malların tasarruf tarihindeki değerlerinden hangisi az ise o değer üzerinden belirlenmesi gerektiği gözden uzak tutulmadan harç ve yargılama giderlerinin ayrı olarak belirlenmemeside doğru değildir. 4-Kabule göre de hükmü temyiz etmeyen ... lehine bir tasarruf bulunmadığı halde adı geçen davalı ayırt edilmeden ... dışındaki davalılar hakkında dava kabul edilerek bu davalının yaptığı bir tasarruftan söz edilmese de yargılama gideri ile sorumlu olacak şekilde hüküm tesisi de isabetli değildir....
1 hükmü doğrultusunda, tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülükler 31.12.2007 tarihi itibarıyla Hazineye devredilmiş durumdadır....
Belediyesinin tasarruf teşvik kesintisine ilişkin borcunun icra takibine alınarak tahsil edildiği, ... ca ilgili banka şubesine ödendiği bildirilmiş ,yine ... nun 30.11.2010 tarihli yazısında ... Belediyesinin tasarruf teşvik borçlarının uzlaşma kapsamına alınarak bedelin ... Bankasının ilgili hesabına yatırıldığı ve borcun bittiği belirtilmiştir. Dairemiz 07.03.2016 tarihli bozması üzerine uzlaşma kapsamında tasarruf teşvik borcunun tahsil edilip edilmediği sorulması üzerine 02.06.2016 tarihli ... yazısında davacı belediyenin tasarruf teşvik borçları uzlaşma kapsamına alınmamış olup bu konuda davacı belediyeden tahsil edilerek hesaplara aktarılan herhangi bir ödeme bulunmadığı cevabı verilmiş olup, dosyada çelişki oluşmuş ve bu çelişkiler giderilmeden karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....
Hukuk Dairesi 23.06.2009 tarihli bozma ilamında: Tasarruf teşvik kesintisi, işveren katkı payı ve bunların neması işçiye ait bir hak olsa da, yasa gereği işverenden tahsil yükümü Sosyal Sigortalar Kurumuna ait olmakla, anılan kurum tarafından tasarruf teşvik kesintisinin yasalar uyarınca tahsil edilmiş olması halinde, işverenin yükümlülüğünün devam ettiğinden söz edilemez. Aksi halde davalı belediyenin aynı borç sebebiyle mükerrer şekilde sorumluluğuna gidilmiş olur. Tasarruf teşvik kesintisi ile katkı payını tahsil eden Sosyal Sigortalar Kurumunun, 4853 sayılı yasanın 7. maddesi gereği ilgilinin T.C. Ziraat Bankası nezdindeki hesaplarına yatırması gerekeceği, öte yandan 4853 sayılı Kanuna 26.12.2006 tarihinde 5568 sayılı eklenen ek madde 1 hükmü doğrultusunda, tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülükler 31.12.2007 tarihi itibarıyla Hazineye devredilmiş durumdadır....
Bu düzenlemeyle kanun koyucu, kazanç ve iratların Türkiye'de hesaplara intikal ettirilmemesinin iradesi dışındaki sebeplerden ileri geldiği tevsik olunan hallerde mükellefin bunlara tasarruf edebildiği yılda elde edilmiş sayılacağını kabul ettiğinden kazançların, elde edildiği tarihte Türkiye'ye getirilerek vergilendirileceği kuralının asıl kural olduğu, ancak mükellefin iradesi dışında gelişen istisnai durumlarda Türkiye'ye getirilemeyen gelirin tasarruf edilebildiği yılda vergilendirilmesi gerektiği açıktır....
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, taraf beyanları, tapu kayıtları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; tasarruf tarihi itibariyle kesinleşmiş vergi borcunun mevcut olduğu, taşınmazın tasarruf tarihi itibariyle gerçek değerinin 65.000,00 TL olduğu ve kurum borcunun tahsilini engellemek amacı ile devredildiği kanaatine ulaşıldığı, davalı ...'...
ın beraat hükümlerine yönelik o yer C.Savcısının, katılan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu vekilinin, katılan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu vekilinin, katılan ...Ş vekilinin temyizleri ile sanık ...’in beraat hükmüne yönelik o yer C.Savcısının, katılan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu vekilinin, katılan ...Ş vekilinin temyizleri ve sanık ... .... beraat hükmüne yönelik katılan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu vekilinin ve katılan ...Ş. vekilinin temyizlerine göre yapılan incelemede; Katılanlardan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu vekilinin süre tutum talepli 09/11/2012 tarihli temyiz dilekçesi başlığında haklarında hüküm kurulmayan Sinan Koçak ve Safiye Semra Çetin'in isimleri de sanıklar hanesinde gösterilmiş ise de, gerekçeli temyiz dilekçesinin içeriği dikkate alındığında bu kişilerin yazım yanlışlığı sonucu isimlerinin süre tutum dilekçesine yazıldığı kabul edilerek temyiz kapsamı dışında bırakılmıştır....
Bu kararlara konu olan olaylarda, mirasbırakanın ölümünden sonra, mirasçılar tarafından muris muvaazası nedeniyle tapu iptal davası açılmış ve murise bağlı nedenle tasarruf iptal edilmiş ve böylece muvaaza nedeniyle sonraki tasarruf yapıldığı tarihten itibaren geçersiz hale gelmiştir. Olayımızda ise, karşılığı olan (ivazlı) şekilde iki tarafa borç yükleyen ve geçerli olan ölünceye kadar bakma akdi ile yapılan tasarruf ile muris vasiyetten dönmüştür. Kısaca, muayyen mal vasiyetini ivazlı hale getirmiştir. Muris tarafından açılan dava sonucunda yapıldığı sırada geçerli olan tasarruf, davacının bakma edimini yerine getirmediği gerekçesi ile iptal edilmiştir. Tapunun iptal nedeni, muvazaa olmadığından, yukarıda yazılı... Kararlarına konu olan olaylarda olduğu gibi, geçersiz bir sözleşmeden (tasarruftan) bahsedilemez. Vasiyetnameden sonra yapılan bu tasarruf geçerlidir. Vasiyetname ve sonra yapılan tasarrufta asıl olan murisin iradesine saygı ve iradesinin yaşatılmasıdır....
Bu noktada sözü edilen kurum ve kuruluşlar bakımından S.G.K'na olan tasarruf teşvik kesintisi ve katkı paylarını da içeren borçların yeniden yapılandırılmasının gerçekleşip gerçekleşmediği ve bu konuda Hazine Müsteşarlığı ile uzlaşma yoluna gidilip gidilmediği hususu sorumluluğun belirlenmesi bakımından önemlidir. Uzlaşma kapsamında tahsil edilecek tasarruf teşvik kesintisi ile katkı payını tahsil eden tasarruf teşvik kesintisi, işveren katkı payı ve bunların neması işçiye ait bir hak olsa da; yasa gereği, işverenden tahsil yükümü Sosyal Güvenlik Kurumuna ait olmakla, Kurum tarafından tasarruf teşvik kesintisinin uzlaşma kapsamında tahsiline başlanmış olması halinde işverenin yükümlülüğünün devam ettiğinden söz edilemez. Aksi halde, davalı işverenin aynı borç sebebiyle mükerrer şekilde sorumluluğuna gidilmiş olacaktır....
Şöyle ki bilirkişi raporunda borçlu şirketin tasarruf tarihi itibariyle 182.000,00 TL. tutarında aktif malvarlığı bulunduğu bildirilmekle birlikte fiilen olmadığı düşünülen kalemlerin elimine edilmesi neticesinde tasarruf tarihinde özvarlık değerinin 59.317,18 TL. olduğunun da bildirildiği, borçlunun aktif malvarlğının vergi borcunu karşılamaya yetmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece işin esasına girilerek, borçlu ve diğer davalı ... arasındaki tasarrufun iptale tabi olup olmadığı araştırıldıktan sonra tasarruf tarihi olan 12.11.2010 tarihine kadar davacı alacağının (tasarruf tarihine kadar olan vergi borcunun ) tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir verilmesi gerekirken bilirkişi raporu yanlış değerlendirilmek suretiyle yazılı şekilde davanın reddine verilmesi bozmayı gerektirmiştir....