Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma, Kaybolmuş eşya üzerinde tasarruf Hüküm : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu nedeniyle; TCK'nın 179/3-2, 62, 53. maddeleri gereğince mahkûmiyet Kaybolmuş eşya üzerinde tasarruf suçu nedeniyle; TCK'nın 160, 62, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkûmiyet Trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve kaybolmuş eşya üzerinde tasarruf suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1)Kaybolmuş eşya üzerinde tasarruf suçu nedeniyle kurulan hükmün temyizen incelenmesinde; Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 sayılı TCK'nın 50 ve 52. maddeleri ve 765...

    Mahkemece davacının alacağının tasarruf tarihinden sonra doğması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.Tasarrufun iptali davalarında kural olarak, tasarrufun iptal edilebilmesi için borcun doğum tarihinin iptali istenilen tasarruf tarihinden önce olması gerekir. Somut olayda alacaklı davacının icra takibine konu ettiği alacağın dayanağı çekin keşide tarihi 25.11.2007, dava konusu edilen tasarrufun tarihi ise 20.11.2007’ dir. Buna göre tasarruf tarihinin borcun doğumundan önce olduğu ortadadır. Ancak uygulamada çeklerin keşide tarihinden önce düzenlendikleri ve alacağın kaynağını oluşturan ticari veya hukuki işlemlerin daha önce olduğu da vakıadır....

      in ortağı olduğu şirket ile davacı şirket arasında tasarruf tarihinden önceye dayalı bir ilişki ileri sürülmüş ve ilişkinin ispatı sadedinde belgeler ve çekler sunulduğu, bu durumda dava konusu edilen tasarruf öncesinde ticari ilişkinin bulunup bulunmadığına yönelik olarak her iki şirket defterleri üzerinde karşılaştırmalı olarak inceleme yaptırılması, davacı alacağının tasarruf tarihinden önce doğup doğmadığı belirlenmesi, takibe konu bononun bu ilişkilerden dolayı verilmiş olup olmadığının belirlenmesi ve davanın diğer şartlarına dair araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davalı ...'in ortağı olduğu dava dışı ... Taşımacılık Turizm San ve Tic.Ltd.Şti'ne 17/12/2014 tebliğ tarihli mazbata ile ticari defterlerini ibraz etmek üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde taraflarca ticari defterlerin ibraz edilmediği, bu nedenle dava konusu tasarruf öncesinde davalı ...'...

        Mahkemece davalı karşı davacı adına kayıtlı .... taşınmaz ile ....sayılı taşınmazlardaki davalı-karşı davacının tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına karar verilmiş ise de; Toplanan delillere göre ailenin ekonomik varlığının tehlikede olduğu veya evlilik birliğinden doğan bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektiği ispatlanamamıştır. Ne var ki, davalı-davacı erkek temyizinde sadece adına kayıtlı .... taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasının kaldırılmasını talep etmiştir. Bu husus nazara alınarak davacı-davalı kadının ... nolu taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. .../......

          Olayda davalı erkeğin mal varlığının bir kısmını elden çıkarma yönünde girişimde bulunduğu toplanan delillerden anlaşıldığına göre, davalının tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasında gereklilik bulunduğu gerçekleşmiştir. Ne var ki sınırlandırma ölçülü olmalıdır. Mahkemece davalıya ait tüm taşınmazlar üzerindeki tasarrufun sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Taşınmazların sayı ve nitelikleri dikkate alındığında sınırlandırma ile ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olanın üstünde ve ölçüsüz olduğu görülmektedir. Bu husus dikkate alınarak ölçülülük ilkesine uygun sınırlandırma yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 2-Davacı davalı eşine ait olduğunu bildirdiği 13 adet taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasını istemiş, mahkemece istek kabul edilmiştir....

            Uyuşmazlık Mahkemesinin 20.12.2010 tarih ve 2010/156 E.-328 K .sayılı kararında tasarruf kesintilerinin ilgililerin iradeleri dışında, idarenin kamu gücü kullanılarak yapıldığı, konunun kamu hukuku alanına ilişkin olduğu gözetildiğinde; tasarruf kesintisi, kurum katkısı ve nemaların tahsili istemiyle, idareye karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, idari yargı yerinin görevli olduğu belirtilmiştir. Yine Hukuk Genel Kurulunun 26.12.2012 gün ve 2012/1363 E-1300 K sayılı ilamında Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı aleyhine tasarruf teşvik anapara ve nema alacağının tahsili talebi ile açılan davalarda ,kamuda çalışanlar yönünden doğan uyuşmazlıklarda idari yargı mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmektedir. Görev hususu dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında Mahkemece re'sen dikkate alınmalıdır....

              Taraflar arasında 28.05.2021 tarihinde sözleşme imzalanmış olunup akdolunan sözleşme 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanununun Kanun’un 39/A (Ek:4/3/2021- 7292/7 md.) maddesinin birinci fıkrasında; Tasarruf finansman sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Maddeye göre; Tasarruf finansman sözleşmesi, belirli bir tasarruf tutarı ve dönemine bağlı olarak önceden belirlenmiş koşulların gerçekleşmesi şartıyla konut, çatılı iş yeri veya taşıt edinimi için müşteriye finansman kullanma hakkı veren, şirkete ise müşteriye ait birikmiş tasarruf tutarını yönetme, geri ödeme ve finansman kullandırma yükümlülüğü ile organizasyon ücreti alma hakkı veren, faizsiz finansman esaslarına göre düzenlenen sözleşmedir....

              Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında somut olayda; davalı işyerinde 506 sayılı Kanun gereği sigortalı olarak çalışan işçilerden yapılan tasarruf teşvik kesintileri davalı işveren tarafından Ziraat Bankası şubesi nezdindeki tasarruf teşvik kesintileri hesabına süresinde ödenmediğinden Adana sigorta il müdürlüğü tarafından icra takibine alınmış olduğu anlaşılmaktadır. 4853 sayılı Kanunun 8.maddesi gereği, Kurum haciz yoluyla tahsil ettiği tasarruf teşvik kesintisi ile katkı payını ilgilinin T.C....

                Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Tüm dava dosyası kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece, eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlendiği, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü dikkate alınarak tasarruf miktarlarlarının da tespit edildiği, ancak her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranının değil de eşlerin tasarruf edebilecekleri miktarlarının birbirine oranlanarak katkı payı oranının belirlenmesi hatalı olmuştur. O halde, Mahkemece, yukarda açıklanan Dairemiz'in ilke ve uygulamalarına göre, eşlerin katkı payı oranının, mahkemece belirlenen her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı dikkate alınarak hesaplanması ve belirlenecek bu oran üzerinden katkı payı alacağına hükmedilmesi gerekirken katkı payı alacağının fazla hesaplanması hatalı olmuştur. 3....

                  Ancak, eşin aile konutuyla ilgili tasarruf işlemi,açık rızası alınmayan eş bakımından “yolsuz tescil” niteliğinde olacağından; daha sonra eşle işleme girişen kimseden ayni hak iktisap eden kimse olursa,bu kişi TMK.1023.maddesindeki iyiniyet karinesinden yararlanabilecektir. Somut davaya geldiğimizde; davalı eş ve davalı banka arasında yapılan tasarruf işlemiyle aile konutunun tapu kaydına konulan ipotek kaydı, ayni hakka ilişkin bir tasarruf işlemi olup; TMK.194/1 maddesi yönünden değerlendirilebilecek bir tasarruf işlemidir. İpotek işlemi sırasında davacı eşin açık rızasının varlığı konusunda,bu konuda ispat yükü kendisine düşen davalılar bir delil bildirmemiştir. Esasen açık rızanın alınmadığı hususunda da bir çekişme bulunmamaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu