Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bunun da nedeni sözü edilen maddelerde mahiyeti itibarıyla sağlanan gelirler olarak para ile temsil edilebilen menfaat kalemleri yer almasına karşın kur farkının ekonomik konjonktör gereği negatif de olabileceğinden sadece gelir değil icabında gider de sayılabilmesidir. Bu değerlendirme ve tespitler ışığında kur farkının Kanunun hizmetin tanımının yapıldığı 4. maddesi kapsamında müstakil bir hizmet olarak kabul edilemeyeceği, 24/c maddesinde düzenlenen vade farkı ile aynı anlama gelmeyeceği ve kanun koyucunun kur farkının katma değer vergisine tabi olmasını amaçlamadığı sonucuna varılmaktadır. Bu durumda kur farkı gelirleri için katma değer vergisi hesaplamadığından bahisle yükümlü şirket adına yapılan kaçakçılık cezalı tarhiyatta ve bu tarhiyatı onayan vergi mahkemesi kararında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının bozulmasına 26.5.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

    . - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında kumaş alım satımına ilişkin sözleşme bulunduğunu, sözkonusu sözleşme uyarınca alım satımın döviz cinsinden yapıldığını, faturaların teslim tarihindeki kur karşılığı düzenlendiğini, davalının teslim aldığı fatura bedelini gecikmeli ödemesi nedeniyle gecikme süresinde kur farkı oluştuğunu, sözleşme uyarınca fatura ile ödeme tarihi arasındaki kur farkının da fatura edileceğinin kararlaştırılmasına istinaden kur farkı ile ilgili olarak 31.12.2008 tarihli ve 189620 seri nolu, 8.656,31 TL. tutarındaki faturanın düzenlenerek davalıya gönderildiğini, borcun ödenmemesi üzerine faturaya dayalı alacağının tahsili amacıyla yapılan takibe davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Dava kur farkından kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Davacının kur farkı talep edebilmesi için taraflar arasındaki sözleşmede açık bir hüküm bulunması ya da asıl faturada açıkça döviz karşılığının yazılması gerekmektedir. Mahkemece kur farkına dayanak teşkil eden asıl faturalar getirtilip bilirkişi incelemesine sunulmadan cari hesap ekstresi üzerinde yapılan yorumla yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının 04.10.2000 tarihinden itibaren sigortalılık hak ve mükellefiyetinin başlatılması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir. 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 24. maddesi değiştirilecek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden...

          Kur farkı faturalarının davacının işleyen hesabına kayıt edilmesi nedeniyle bu alacak kaleminin de işleyen hesapta görülmesi nedeniyle cari hesaptan kaynaklanan bakiye alacak için takip başlatılması yerindedir. Uyuşmazlık, davacının kur farkı alacağı bulunup bulunmadığı ve bu miktarın talep edilip edilemeyeceğine ilişkindir. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, taraflar arasında kur farkına ilişkin bir sözleşme bulunmamakla birlikte, davalı tarafından 13.01.2017 tarihinde yapılan 38.499,00 TL tutarındaki kur farkı ödemesi nedeniyle teamül oluştuğu belirtilmiştir. Mahkemece taraflar arasındaki sipariş formlarında ticari ilişkinin döviz cinsinden kurulduğu belirtilmesi nedeniyle kur farkı alacağı bulunduğu belirtilmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi KARAR Kurumun yaşlılık aylığı hesabı sırasında davacının Bağ-Kur hizmetinin 2150 gün olarak değerlendirildiği, dosya arasındaki 13.04.2012 tarihli Bağ-Kur hizmet cetvelinde ise 2167 gün Bağ-Kur prim ödemesinin olup Bağ-Kur sigortalılığının devam etmiş olduğu, bu günlerin hangi tarihler arasını kapsadığının ve tahsis talebinden önce kaç gün prim ödemesinin olduğunun sorularak, alınacak yazı cevabı ve buna ilişkin belgeler eklendikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 18/12/2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

            Yevmiyeli İhtarname ekinde davacı şirkete iade edildiğinden iş bu Kur Farkı Faturasının Davalı kayıtlarında kayıtlı olmadığı anlaşılmıştır. “Kur farkı” alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede hüküm bulunması ya da faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapılmış olması gerekir. Kur farkında vade farkı istemleri gibi teamülün olup olmadığı önemli değildir. Taraflar arasında kur farkı alacağını öngören sözleşme bulunmamakla birlikte dosyada bulunan satış faturalarının incelenmesinde malların döviz karşılığı satıldığı ve TL karşılığınında gösterildiği görülmektedir. Bu durumda davalı kur farkı alacağından dolayı sorumlu olacağından, davacının kur farkı alacağının ödeme tarihindeki kurun dikkate alınarak hesaplanması gerekir....

              alışverişin devam etmekte olup, geçmişte de davalı tarafından ödemelerin yabancı para cinsi üzerinden yapıldığını ve müvekkilce faturaların usulüne uygun şekilde o günkü döviz kuru belirtilerek Türk Lirası üzerinden kesildiğini, fatura tarihi ile ödeme günündeki kurun farklı olması nedeniyle kur farkı oluştuğunu ve taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde müvekkil tarafından kur farkı faturası kesilmek durumunda kalındığını, Vergi Usul Kanunu gereğince zorunlu olarak TL üzerinden faturalandırılıp, ödeme günü yerine daha sonraki bir günde ödenmesi halinde fiili ödeme günündeki kur ile ödeme tarihindeki kur farkına ilişkin kesilen faturada hukuka aykırı bir durumun söz konusu olmadığını, kur farkı oluştuğu takdirde kur faturası kesilebileceğinin karşı tarafın kabulünde olduğunu; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari alışveriş uzun yıllardır devam etmekte olup müvekkil şirket tarafından önceden 11.06.2015 tarihli kesilen kur farkı faturasının da mevcut olduğunu, işbu sebeple...

                İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilgili fatura içeriğinde vade farkının talep edileceğinin açıkça düzenlenmiş olup katma değer vergisi genel uygulama tebliğinde açıkça kur farkının, vade farkı mahiyetinde olduğunun düzenlendiğini, buna göre ilgili tebliğin Kur Farkları başlıklı 5.3. maddesinde; "Kur Farkları; Bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğundan, matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerekmektedir" dendiğini, kur farkı hususunda kanunen herhangi bir eksikliğin bulunmadığı ve alacağın sabit olduğunu, ödeme günündeki T.C.M.B. döviz satış kuru belirlenmeli ve kur farkı oluşup oluşmadığının tespit edilmesi gerektiğini, huzurdaki dosya kapsamında taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu ve bilirkişi raporu ile kur farkının...

                  İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilgili fatura içeriğinde vade farkının talep edileceğinin açıkça düzenlenmiş olup katma değer vergisi genel uygulama tebliğinde açıkça kur farkının, vade farkı mahiyetinde olduğunun düzenlendiğini, buna göre ilgili tebliğin Kur Farkları başlıklı 5.3. maddesinde; "Kur Farkları; Bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğundan, matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerekmektedir" dendiğini, kur farkı hususunda kanunen herhangi bir eksikliğin bulunmadığı ve alacağın sabit olduğunu, ödeme günündeki T.C.M.B. döviz satış kuru belirlenmeli ve kur farkı oluşup oluşmadığının tespit edilmesi gerektiğini, huzurdaki dosya kapsamında taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu ve bilirkişi raporu ile kur farkının...

                  UYAP Entegrasyonu