Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İŞ) Mahkemesi Davacı, 2009 ve 2010 yılları arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitiyle 1982 yılında eksik gözüken 35 günlük sigortalılığının süresine eklenmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava, davacının 2009 ve 2010 yıllarında Tarım Bağ-Kur sigortalılığının istemine ve Esnaf Bağ-Kur sigortalılığı kapsamında eksik bildirilen 35 gün hizmetinin istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacının 2009 ve 2010 yıllarında Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespitine karar verilmiştir....

    kur farkı faturasının --- olacağı ve bu tutar kadar davalının davacı firmaya borçlu olacağı, davalının davacı firmaya ---- takip tarihi itibarıyla ---- kur------- borçlu olacağının tespit edildiği, davalının davacı firmaya -----------borçlu olacağının tespit edildiği rapor edilmiştir....

      Sayılı kararı) Kur farkını faturaya tahakkuk ettiren tarafın tahakkuk ettirdiği miktar kadar kur farkı alacağını olduğunu ve kur farkının dayanağının ne olduğu ispatlaması gerektiğini, (Yargıtay 19. E. 2017/2595 K. 2018/6803 T. 25.12.2018 kararı) (Yargıtay 19. E. 2017/2595 K. 2018/6803 T. 25.12.2018 kararı) Bilirkişi raporunda açıkça, "müvekkil şirket tarafından davalı şirkete kesilen tüm faturaların döviz cinsinden kesildiği, faturalar üzerinde -işbu fatura döviz cinsinden kesilecektir- ifadesinin yer aldığı; fakat faturaların müvekkil şirketin imzasını içermediği, fatura üzerinde davalı tarafından tek taraflı olarak yazılan notlara istinaden de müvekkil şirkete kur farkı tahakkuk ettirilemeyeceği kanaatine varıldığı" tespit edildiğini, İstanbul Anadolu 2....

        Kurum tarafından verilen cevapta murisin Bağ-Kur hizmeti bulunmadığından askerlik borçlanması yapabilmelerinin mümkün olmadığının ve ölüm aylığı bağlanabilmesi için gerekli prim gün sayısı koşulunun oluşmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır. 1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 24. maddesi değiştirilecek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı...

          varıldığı; ancak davacı tarafından kesilen 29.03.2019 tarihli kur farkı faturasından sonra vadeli olan çekler yönünden ise bilirkişi raporunda, (davacı şirket tarafından, davalı şirkete ödeme olarak verilen vadeli TL kendi firma çekleri ve ciro çeklerle iligili talep ettiği kur farkı ile ilgili) hesaplamalar tablosunda belirtilen kur farkı alacağı hesaplamaları doğrultusunda toplam 1.705,65 TL kur farkını davacının talep edebileceği anlaşılmakla, mahkememizce davanın kısmen kabulü ile davalının Bursa 19....

            konu kur farkı faturası tutarını ve hesaplama dayanağını izah etmemiştir....

              İle yapılan yazışmalar sonucunda davacının SSK'lı çalışmalarına ara verdiğinin anlaşılması üzerine Bağ Kur'a girişinin 01.05.1993 olarak değiştirildiğini ve bu tarihten sonra Bağ Kur sigortalısı sayılması gerektiğini öne sürmüş ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İddia ve savunmaya göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının 01.05.1993 tarihinden sonraki çalışmalarının hizmet aktine göre mi yoksa kendi nam ve hesabına bağımsız bir çalışma mı olduğu noktasında toplanmaktadır. Başka bir anlatımla davacı, anılan tarihten sonra SSK'mı yoksa Bağ Kur sigortalısı mı sayılacaktır? Kimlerin SSK. Sigortalısı sayılması gerektiği SSK'nun 2 ve 3. maddelerinde, kimlerin Bağ Kur sigortalısı sayılması gerektiği ise Bağ Kur Kanunu'nun 24. maddesinde belirtilmiştir. Hem davacı hem de davalı davacının şirket ortaklığından söz etmişlerse de şirket ortaklığının hukuksal niteliği ile çalışmaların niteliklerinin yeterince ve gereğince araştırılıp incelenmediği görülmektedir....

                Mahkemece, davacının 01.07.2000 tarihinden itibaren SSK sigortalısı olarak yeniden çalışmaya başladığı, vergi kaydının sona erdiği 23.05.2006 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalılığının devam etmeyeceği, ancak isteğe bağlı sigortalı sayılacağı, hal böyle olunca, 01.07.2000 tarihinden itibaren SSK sigortalısı sayılması gerektiği belirtilerek, bu tarihten sonra Bağ-Kur kapsamında yatırılan 15.232,93 TL prim ödemesinin davalı Kurumdan yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir....

                  Uyuşmazlık davacının, Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu dönemde 5510 Sayılı Yasa'nın 4/a maddesi kapsamında zorunlu sigortalı olarak çalışmasının geçerli sayılıp sayılmayacağı, Tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptal edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Somut olayda davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılığı 01.10.2008 tarihinde başlamış olup, SSK'lı sigortalılığı ise 22.04.2009 tarihinden itibaren başlamıştır.Davacının önceden başlayan sigortalılığı Tarım Bağ-Kur sigortalılığı olduğundan 5510 sayılı Yasanın 53/1 maddesi uyarınca kaydın terkin edildiği 20.08.2009 tarihine kadar geçerli olan sigortalılık Tarım Bağ-Kur sigortalılığıdır. Davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptaline karar verilmesi doğru değildir. Mahkemenin kabulüne göre de Tarım Bağ-Kur sigortalılığı tamamen iptal edilmediğinden daha önceden gelen Tarım Bağ-Kur sigortalılığı geçerlidi....

                    Hukuk Dairesi 2022/4821 E. - 2021/65 K. ) Dava, cari hesap ve kur farkı alacağından kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya içerisindeki bilirkişi raporu incelendiğinde kur farkına esas olan faturalara yönelik ödemelerin bir kısmının çek ile yapıldığı görülmektedir. Çek ile yapılan ödemelerde kur farkı istenemeyeceği Dairemizce istikrar kazanmış uygulamalardandır. Bu durumda mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak çek ile yapılan ödemeler düşüldükten sonra bakiye ödemeler yönünden kur farkı hesaplanarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. ( Yargıtay 19....

                      UYAP Entegrasyonu