Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

I-İSTEM Davacı 01.12.1998-31.12.2013 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini talep etti. II-CEVAP Davalı Kurum vekili, davacının Tarım Bağ-Kur sigortalısı olmadığını iddia ederek, davanın reddini savunmuştur. III-MAHKEME KARARI A-İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk derece mahkemesi, davacının 01.12.1998 tarihinden 2013 yılına kadar tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar vermiştir B-BAM KARARI ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yerine, davanın kabulü ile davacının 01.12.1998-31.12.2013 tarihleri arasında tarım bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitine karar vermiştir. IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ: Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili, kurum işleminin yerinde olduğu, davacının Tarım Bağ-Kur sigortalısı olmadığını beyanla kararın bozulmasını istemiştir....

    geç yapması nedeniyle müvekkilimi kur farkı zararına uğrattığını, kur farkının tahsili için İst.Anad.6.İcra Müdürlüğünün 2017/20856 Es....

    (KK-3) Sayılı kararında kur farkına esas olan faturalar incelendiğinde, satılan malların döviz karşılığının gösterildiği ve bu nedenle ödeme tarihlerine göre kur farkı istenebileceği anlaşılmaktadır ancak malın geri iadesi suretiyle yapılan ödemeler ile çek keşide edilmek suretiyle yapılan ödemelerde kur farkı istenemez....

      CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davaya konu faturalara karşılık davacıya 50.000,00 TL, 80.000,00 TL ve 100.000,00 TL tutarlı 3 adet çek keşide ederek 19/06/2018 tarihinde davacıya teslim ettiğini, dolayısıyla borcun artık kambiyo senetle bağlandığını, keşide edilen çeklerin henüz vadesinin gelmediğini, vadesi gelmeyen bir borç için ödeme talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının kur farkı isteyebilmesi için sözleşmede açık hüküm bulunması gerektiğini, somut olayda taraflar arasında kur farkına ilişkin bir sözleşme bulunmadığını, davacının kur farkı talep edebileceği kabul edilse dahi ödemeyi TL üzerinden çek ile kabul eden davacının sonradan kur farkı talep hakkının bulunmadığını, ayrıca faturaların bir kısmının üzerine sadece davacı tarafından vurulan bir kaşeye dayanılarak kur farkı talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının talebinin ticari teamüllere ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu belirterek davanın reddi ile %20 oranında tazminata davanın...

        CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davaya konu faturalara karşılık davacıya 50.000,00 TL, 80.000,00 TL ve 100.000,00 TL tutarlı 3 adet çek keşide ederek 19/06/2018 tarihinde davacıya teslim ettiğini, dolayısıyla borcun artık kambiyo senetle bağlandığını, keşide edilen çeklerin henüz vadesinin gelmediğini, vadesi gelmeyen bir borç için ödeme talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının kur farkı isteyebilmesi için sözleşmede açık hüküm bulunması gerektiğini, somut olayda taraflar arasında kur farkına ilişkin bir sözleşme bulunmadığını, davacının kur farkı talep edebileceği kabul edilse dahi ödemeyi TL üzerinden çek ile kabul eden davacının sonradan kur farkı talep hakkının bulunmadığını, ayrıca faturaların bir kısmının üzerine sadece davacı tarafından vurulan bir kaşeye dayanılarak kur farkı talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının talebinin ticari teamüllere ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu belirterek davanın reddi ile %20 oranında tazminata davanın...

        Davacı tarafından düzenlenen sipariş teyit formları ile faturalarda satış bedeli USD cinsinden gösterilerek, döviz ile yapılan vadeli satışlarda fatura tarihi ile ödeme tarihi arasında doğacak kur farkının ayrıca fatura edilerek peşin olarak tahsil edileceğinin yazılı olduğu, davacının bir kısım borca mahsuben davalı tarafından verilen Türk Lirası üzerinden düzenlenmiş çeki alarak bedelini tahsil ettiği tespit edilmektedir. Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede hüküm bulunması ya da faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapılmış olması gerekir. Kur farkında vade farkı istemleri gibi teamülün olup olmadığı önemli değildir. Taraflar arasında kur farkı alacağını öngören sözleşme bulunmamakla birlikte dosyada bulunan satış faturalarının incelenmesinde malların döviz karşılığı satıldığı ve TL karşılığınında gösterildiği görülmektedir....

          - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında mevcut olan ticari ilişki ve düzenlenen sözleşmeye göre yapılan satışlar sonucunda ödenen satış bedelinin ödeme günündeki kur karşılığı dikkate alınarak oluşan kur farkının ayrıca alıcı firma tarafından ödenmesi gerektiğini, bu bağlamda müvekkili lehine oluşan 142.540 ... Yeni’nin ödeme tarihindeki kur üzerinden davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davaya süresinde cevap vermemiş, yargılama aşamasında; müvekkili şirket tarafından borcun tamamının ödendiğini, kur farkının talep edilebilmesi için davacı şirket tarafından fatura düzenlenmesi gerektiğini fatura düzenlenmediğine göre böyle bir alacağında doğmadığını ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

            Mahkemesi Davacı, 7171039643 Bağ-Kur numarasıyla 02/03/2010 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava, 3.3.2010 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasanın 4/a maddesi kapsamında sigortalı olarak çalışan davacının aynı dönemde çakışan 2926 sayılı Yasa kapsamındaki Tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulü ile davacının 2.3.2010 tarihinden sonraki 2926 sayılı Yasa kapsamındaki Tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptaline karar verilmiştir....

              SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1.bendinin silinerek, yerine “Davanın kısmen kabulü ile, davacının ilk Bağ-Kur prim kesintisinin yapıldığı 21.04.1995 tarihini takip eden aybaşı olan 01.05.1995 tarihi ile 18.04.1996 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur tarım sigortalısı sayılması gerektiğinin tespitine, fazla istemin reddine” tarih ve sözcüklerinin yazılmasına, hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, 01.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının 01/06/1995-30/06/1996 ve 31/05/2008-31/12/2009 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 01/07/1996 tarihi itibariyle Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı, 01/07/1996-31/12/2009 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalılığının bulunduğu, ve 5 yılı aşkın prim borcunun bulunması nedeni ile 5510 sayılı Yasanın geçici 17. maddesi uygulanarak sigortalılığının tescil tarihi itibari ile durdurulduğu anlaşılmaktadır. Davacı durdurulan sigortalılığa ilişkin olarak prim borçlarını ödemek suretiyle sigortalılığı her zaman elde edebileceğinden bu dönem yönünden sigortalılığın tespitinde hukuki yarar bulunmamaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu