Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemenin davacının fazladan ödediği primlerin iadesine ilişkin kararına gelince ;İhtilaflı dönemde yürürlükte bulunan 2926 sayılı yasanın 6/b maddesi uyarınca davacının tarım Bağ-Kur sigortalılığı esnaf bağ-Kur sigortalılığının başladığı 22.8.2001 tarihinden 1 gün önce sona ermiş ve davacı 22.8.2001 tarihinden itibaren Esnaf bağ-kur sigortalısı olmuştur.Davacının bu tarihten itibaren geçerli sigortalılığı 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalılık tır.Bu nedenle 2006 yılına kadar tarım Bağ-kur sigortalılığından ödediği primlerin iadesi gerekirken esnaf Bağ-Kur sigortalılığının iptali sonucunu doğuracak şekilde önceden başlayıp devam eden sigortalılığı tarım Bağ-Kur sigortalılık sayarak bu sigortalılığa üstünlük tanıyan yanılgılı bilirkişi raporu esas alınarak davacının esnaf Bağ-Kur sigortalılığından ödediği primlerin iadesine karar verilmesi doğru değildir....

    Davada öncelikle çözülmesi gereken hukuksal sorun; tescil ya da tevkifata dayalı olarak başlayan Tarım Bağ-Kur sigortalılığının devamı sürecinde devreye giren ve bir yıl ve daha fazla süreyle davam eden başka bir zorunlu sigortalılık nedeniyle, Tarım Bağ-Kur sigortalılığının sona erip ermeyeceği, başka bir anlatımla; Tarım Bağ-Kur sigortalılığı devam eden kişinin 506 veya 1479 sayılı Kanunlar kapsamında zorunlu sigortalı olması ve bu sigortalılığının bir yıl ve daha fazla sürmesi halinde, yeniden tescil başvurusu yapmayan, prim ödemesi ya da ürün teslimatı nedeniyle tevkifatta bulunmayan boşlukta geçen dönemde devam eden tarımsal faaliyete rağmen Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılıp sayılamayacağı noktasında toplanmaktadır....

      Mahkemece, davalının iptal edilen 2 yıl 11 ay 2 gün Bağ Kur sigortalılığı ile yaşlılık aylığı gün hesabında kabul edilen Bağ-Kur tescil tarihi öncesi 2 yıl 5 ay 27 gün SSK sigortalılığı dikkate alınarak davalının Bağ-Kur tescil tarihi olan 22.03.1985 tarihi itibariyle ilk basamağının tespit edilerek, basamak farkı oluşması halinde tahsis tarihi itibariyle Bağ-Kur prim borcu bulunup bulunmadığı tespit edilmeden, davalının tahsis şartları oluştuğu kabul edilerek 01.09.1998 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı alması gerektiğinden bahisle davanın reddine dair kurulan hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır....

        Davacı takibin dayanağı olarak 14 adet kur farkı faturasını göstermiştir. Davalı cevabında davacının taraflar arasında kur farkının ödeneceği idiiasının doğru olmadığını, kur farkı doğuran bir borcunun olmadığını belirtmiştir.Mahkemece alınan bilirkişi raporunda tarafların ticari defterlerinin incelenmesinde takip dayanağı 14 adet kur farkı faturasının 11 adedinin her iki tarafın defterinde kayıtlı olduğu ve davacı kayıtlarına göre bunların ödendiği saptanmıştır. Takip dayanağı üç adet ve toplamda 28.110,27 TL tutarındaki üç adet kur farkı faturası davacı defterinde kayıtlı olmakla beraber davalı defterinde kayıtlı değildir....

          Mahkemece, taraflar arasında mal alım satımına dair sözleşmenin bulunduğu, davalının faturaların bedelini USD üzerinden ödediği, ancak davacının davalı ile arasında kur farkı ödeneceğine ilişkin sözleşme veya teamül bulunduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın ve davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı, davalı ile aralarında ticari ilişkiden kaynaklanan kur farkı alacağının tahsili için icra takibi başlatmış, itiraz üzerine iş bu dava açılmıştır. Mahkeme, kur farkı alacağına ilişkin yazılı sözleşme olmadığından bahisle davanın reddine karar vermiştir. Kur farkı istenebilmesi için ticari satımın yabancı para ile yapılmış olması, taraflar arasında kur farkı istenebileceğine ilişkin yazılı bir sözleşme veye teamül bulunması gerekir. Davacı, davalı şirketin de kaşesi ve yetkili temsilcisinin imzasını taşıdığını ileri sürdüğü 14.08.2008 tarihli kur farkı istenebileceğine ilişkin belge sunmuştur....

            - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında faktoring sözleşmesi imzalandığını ve 3 adet bono toplamı 191.382,62 USD'lik faktoring işlemi yapıldığını, bonoların davalı tarafından tahsil edildiğini, kur artışı ile kur farkından dolayı müvekkilinin alacaklı hale geldiğini belirterek 35.922 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında ıslahla talebini 38.327,46 TL'ye yükseltmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında yapılan görüşmelerde kurun sabitlenmesi konusunda mutabık kalındığını, sözleşmedeki hüküm nedeniyle kur artışında dahi bu kur farkının ödenmesinin gerekmediğini, müvekkili tarafından faktoring işleminin fonlanması için DEK kredisi kullanılmış olması nedeniyle herhangi bir kur farkı kazancının da oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....

              Bağ-Kur sicil numaralarının ve bu sicil numaralarındaki hizmetlerin birleştirilmesini, 23.01.1986 - 03.07.1995 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Kanuna tabi Bağ-Kur sigortalılığının tespiti ile 01.01.1996 tarihinden itibaren 2926 sayılı Kanuna tabi Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespitine dair karar verilmesini talep etmiştir. II-CEVAP Davalı SGK Başkanlığı vekili; tevkifat primine istinaden davacının 01.07.1998 - 31.12.1998, 01.06.2000 - 31.12.2001 ve 01.05.2003 tarihinden itibaren 2926 sayılı Kanun kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalılığının belirlendiğini, 5510 sayılı Kanunun Geçici 17. Maddesine istinaden sigortalılık süresinin tescil tarihi itibariyle durdurulduğunu ve 01.05.2008 tarihi itibariyle yeniden başlatıldığını, davacının, talebi halinde durdurulan sigortalılık sürelerini ihya edebileceğini beyan etmek suretiyle; davanın reddini talep etmiştir....

                edilen çekler) hesaplanan kur farkının 110.986,77 TL olduğu, davalı tarafından davacı şirkete yapılan tüm ödemelere göre (davalı tarafından keşide edilen çekler hariç) hesaplanan kur farkının 56.291,99 TL olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir....

                  Davalı vekili, davalının, davacıdan fatura karşılığı mal satın aldığını ve malların bedelini ödediğini, taraflar arasında kur farkı ödeneceğine ilişkin yazılı bir anlaşma veya teamül bulunmadığını, davacının fatura bedellerini tahsil ederken, kur farkı alacağı olduğuna dair ihtirazi kayıt koymadığından, sonradan kur farkı talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, davacı tarafından gönderilen kur farkı faturalarını, davalının ihtarname ekinde iade ettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

                    '"kur farkları" başlıklı bölümünde yapıldığını, Tebliğde kur farklarına ilişkin olarak; bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğundan, matrahın bir unsuru olarak vergilendirmesi gerektiğini, bu nedenlerle tebliğ hükmünde de açıklandığı üzere bedelin sonradan ödenmesi durumunda alıcı ve satıcının lehine kur farkı oluşması durumunda fatura düzenlenmesi, ve işlemin geçerli olduğu oranda KDV uygulanması gerektiğini, burada lehine kur farkı oluşan firmanın karşı tarafa kur farkının içinden iç yüzde ile KDV hesaplamak suretiyle toplamda kur farkı kadar fatura düzenlemesi gerektiğini,bildirerek davanın reddine, Yargılama harç ve masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu