Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" Davacı, 5.8.1984 tarihinden itibaren kesintisiz olarak Bağ-Kur hizmetlerinin tespitine, karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R 1-Davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, davacının 05.08.1984 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının 05.08.1984 tarihinden itibaren dava tarihi olan 05.05.2010 tarihine kadar Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiştir....

    Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkemenin, davacının vade farkı yönündeki talebini reddetmesi usule uygun olduğunu, taraflar arasında vade farkına dair bir uygulama hiç olmadığını ve bu hususa dair bir sözleşme de olmadığını, Mahkemenin kur farkının kabulüne dair kararının isabetsiz olduğunu, zira taraflar arasında kur farkı ödeneceğine dair bir sözleşme olmadığını, ihtilaflı dönemden önce yalnızca bir kez kur farkı faturası tanzim edildiği, bir kere yapılan bir işe uygulama denilmesinin mümkün olmadığını, Davaya cevap dilekçesine izah edildiği gibi taraflar arasında bir vade ve kur farkı sözleşmesi olmadığı, bir kez tanzim edilmiş kur farkı faturası da münferit bir uygulama olduğu, bunun delili de davacı tarafından ibraz edilen 26/10/2015 tarihli e-posta olduğunu, bu e-postanın taraflar arasında mutabık kalınmış bir kur ve vade farkı sözleşmesi olmadığını ispat ettiğini, Kur farkındaki aşırı ve geçici dalgalanmalar ticaret erbabını münferit uygulamalara mecbur ettiğini, münferit...

      Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan husus cari hesap ve kur farkı alacağıdır. Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında sözleşme bulunması yahut faturaya konu malların döviz karşılığı satılması gerekir. Yabancı para üzerinden kurulan temel ilişkide fatura tarihindeki kur ile ödeme tarihindeki kur arasındaki farkın istenebilmesi için uygulama ya da teamül aranmaz ( Yargıtay 19. HD. 13/03/2019 tarih, 2018/1227 2019/1611 K.) Davacı tarafından düzenlenen faturaların Amerikan Doları cinsinden olduğu görülmekle kur farkı istenebilmesi mümkündür....

        Hükmün, davalı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 01.08.1985 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edilen, tescil öncesinde 15.03.1985 tarihinde başlayıp, kesintisiz olarak 31.03.1986 tarihine kadar devam eden zorunlu Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalılığı nedeniyle, başlangıçtan itibaren tarım Bağ-Kur sigortalılığı iptal edilen davacı, çakışan günler dışında tarım Bağ-Kur sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiş; Mahkemece, davacının, 01.04.1986 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine karar verilmiştir....

          Ancak Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri, Tarım Bağ-Kur sigortalısının kısa süreli olarak SSK’na tabi çalışmasının tarım faaliyetinin devamına engel olmayacağı ve dolayısıyla bu hizmetler dışında tarım faaliyetinin kanıtlanması durumunda sigortalığının kabulü gerekeceği yönündedir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının kısa süreli nitelikte olmayan SSK'na tabi çalışma ile kesilmesi halinde ise Kurumca tevkifat yolu ile prim kesilmesi halinde ilk tevkifat tarihini izleyen aybaşından itibaren tevkifat ve ürün teslimi bulunan yıllar için Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tesbitine karar verilebilir....

            Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının tarımsal faaliyeti nedeniyle 01.01.1987 tarihinde Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, ancak aralıklı olarak 506 sayılı Yasa'ya tabi zorunlu sigortalı olarak çalışmaya başladığı, bu nedenle davalı Kurumca Tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptal edildiği ve davacının prim ödemesinin olduğu 19.08.2003 tarihini takip eden aybaşı olan 01.09.2003 tarihinden itibaren Tarım Bağ-Kur sigortalılığının başlatıldığı anlaşılmaktadır. Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri, Tarım Bağ-Kur sigortalısının kısa süreli olarak 506 sayılı Yasa kapsamında çalışmasının tarım faaliyetinin devamına engel olmayacağı ve dolayısıyla bu hizmetler dışında tarım faaliyetinin kanıtlanması durumunda sigortalılığın devam ettiğinin kabulü gerekeceği yönündedir....

              Kur Farkları'' alt başlığında yer alan "Teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından faturada gösterilen kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle katma değer vergisi hesaplanır....

                Davalı,davanın Bağ-Kur Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini savunarak husumetten reddini dilemiştir. Mahkemece davanın husumetten reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, Bağ-Kur Genel Müdürlüğünü temsilen ... İl Müdürlüğü ile yapılan 11.2.2004 tarihli sözleşmenin feshi işleminin iptali talebi ile eldeki davayı açmış,Bağ-Kur ......

                  Davalı taraf, kur fark talebi ilgili olarak, davacıya ... yevmiye numaralı göndermiş olduğu ihtarnamede özetle; Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin Kur Farkları başlıklı bölümünde lehine kur farkı doğan KDV mükelleflerinin kur farkları için fatura düzenlenmesi gerektiği, kur farkına ilişkin KDV'nin sadece beyannamede gösterilmesinin yeterli olmadığı ve fatura düzenlenmesi gerekeceği, düzenlenen kur farkı faturalarında yer alan bedelin ödenmesinin söz konusu olmayıp, bu faturaların hesap düzenlenmesi ve KDV hesaplanması açısından önem arz ettiği belirtilmiştir ancak davalılar tarafından iddia edilen kur farkları üzerinden vergi düzenlemeleri hususu kamu alacağının nasıl hesaplanması yönünde konulan kurallar olup, kamu hukukunu ilgili kurallardır. Diğer taraftan taraftan özel hukuk kişileri açısında kur farklarının durumu ise Borçlar Kanunun hükümlerine tabidir. Bu nedenle tam olarak davalıların iddiaları somut olayla bağlantılı değildir....

                    Asliye Ticaret Mahkemesi'ne dava açtığını, her iki tarafın ticari defter ve belgelerinin incelendiğini, bilirkişi raporu ile defterlerin davacının lehine delil olmayacağı kanaatine varıldığını ve rapor doğrultusunda davanın reddine karar verildiğini davacının, davalıdan alacağı olmaması sebebiyle davası reddedilmesine rağmen, kur farkı nedeniyle alacaklı olduğu iddiası ile icra takibi başlattığını, itirazları üzerine takibin durduğunun, kur farkı alacağının bilirkişi incelemesi ve mahkeme kararına dayandığı iddia edilmekte ise de, taraflar arasında kur farkı istenebileceğine dair yazılı bir sözleşme olmadığının bilirkişi raporu ile açıkça ortaya konulduğunu, asıl talep ve davada kur farkına dair hiçbir talep olmadığını ticari defterlere göre davacıya borçlu bulunulmadığı sabit olan davalının kur farkı ödemesinin de beklenemeyeceğini bildirerek davanın reddini % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu