Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Davacılar tarafından ilk derece mahkemesince verilen kararın, davalılar T6 T5 ve T7 hakkındaki yargılama giderleri yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuş olup hükmün diğer yönlerine ilişkin bir istinaf bulunmamaktadır. Kural olarak muhdesat aidiyeti davalarında her bir davalı için dava değeri arzın değerinden ari muhdesat bedelinin taşınmazdaki paylarına isabet eden kısmıdır. Bilirkişi kurulunca 55.500 TL olarak hesaplanan toplam muhdesat değerinin davalılar payına düşen kısmının toplamı 2601 TL olup bu dava değerine göre vekalet ücreti dahil yargılama giderinden paylarına düşen yargılama gideri ise 914,69 TL’dir Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341/(2) maddesi; «Miktar veya değeri dört bin dörtyüz (5.880,00 TL) Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.» düzenlemesini içermektedir....

No:146 Akhisar adresindeki bu binalarda ve taşınmazda ikamet etmekte olduğunu, müvekkilinin dava konusu taşınmaz ile ilgili olan ortaklığın giderilmesi davasında 14/01/2020 tarihli celsede bu derin su kuyusu ve binalar ile muhdesat iddiasında bulunduğunu, müvekkilinin bu muhdesat iddiasının davalı T5 tarafından aynı celsede kabul edildiğini, mahkemenin aynı celsede davalı T3 Şirketi'ne bu konuda beyanda bulunması için iki haftalık süre verdiğini, ancak bu davalının kendisine verilen bu süre zarfında bu konuda beyanda bulunmadığını, bu nedenle muhdesat iddiaları ile ilgili iş bu davanın açılmasının zaruret teşkil ettiğini, davalı Ali ihsan Kıldıroğlu'nun Akhisar Sulh Hukuk Mahkemesi'ne 2019/2012 Esas sayılı ortaklığın giderilmesi davasının 14/01/2020 tarihli celsede muhdesat iddialarını kabul ettiğini, işbu davaya sebebiyet vermediğini, ancak dava konusu taşınmazda hissedar olduğu için zorunlu dava arkadaşlığı nedeniyle davalı olarak gösterildiğini, bu nedenle yargılama giderleri ve avukatlık...

Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir. Ayrıca paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir....

    Köyiçi Mevkii 446 parselde kayıtlı arsa niteliğindeki taşınmazın müvekkilinin ve davalılar ile dava dışı mirasçıların murisinden intikal ettiğini, taşınmaz üzerinde ev, ahır, kuruluk, ekmek evi, vs niteliğinde yapılar bulunduğunu, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan ev ve ahır, kuruluk, ekmek evi vs niteliğinde yapıların 2008 yılında diğer mirasçıların onayı ile müvekkili tarafından yaptırıldığını, dava konusu taşınmazla ilgili Bozüyük Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2019/810 Esas sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, halen devam ettiğini, söz konusu davanın 05/02/2020 tarihinde görülen ilk celsesinde müvekkilinin muhdesat iddiasının dava dışı mirasçı T7 tarafından kabul edildiğini, ancak davalı mirasçılar T3 vekilinin muhdesat iddiasını kabul etmiyoruz şeklindeki, T6 vasisinin ve T5 muhdesat iddiası hakkında bilgimiz yoktur şeklindeki beyanları ile kabul edilmediğini, Bozüyük Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2019/810 Esas 05/02/2020 tarihli 1 nolu ara kararı ile muhdesatın davacı...

    Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır....

      Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Olayımıza gelince Dava konusu ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar ile ilgili davacı ve davalı ... tarafından açılan mülkiyetin tespiti davası sonucu bir kısım ağaçların ve artezyen kuyusunun aidiyeti hakkında hüküm kurulmuş ve karar kesinleşmiştir. Hükme dayanak yapılan 19.3.2009 tarihli ziraat mühendisi bilirkişi raporunda belirlenen ağaçlar ile bu mülkiyetin tespiti kararında belirtilen muhtesatların farklı sayıda olduğu görülmektedir. Üstelik raporda belirtilen ağaçların sadece değeri toplam olarak bildirilmiş tek tek ağaç değerleri belirtilmediği gibi yukarıda belirtildiği şekilde bir oranlama da yapılmamıştır....

        Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; Dava konusu taşınmaz üzerinde bir kısım davalılara ait muhdesatlar mevcut olup, muhdesatların aidiyeti konusunda bir ihtilaf bulunmadığına göre, mahkemece hükümde, taşınmazın toplam bedeli üzerinden, bedelin ne kadarının arza ne kadarının muhdesatlara isabet ettiği yüzdelik oran kurulmak suretiyle gösterilip bu oranlar doğrultusunda muhdesatlara bedelin isabet eden kısım ayrı ayrı muhdesat sahibi paydaşlara, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken, bu usule uyulmadığı anlaşılmıştır....

          Davalı vekili, davalının vasisinin taşınmaz üzerindeki binanın aidiyeti hususunda bir bilgisi olmadığını belirterek mahkemece bu hususun araştırılarak karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazdaki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir....

            Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; dava konusu taşınmaz üzerinde muhtesatlar mevcut olup muhtesat aidiyeti konusunda bir ihtilafın bulunmadığı bilirkişi raporunda muhdesatların her birinin sahibinin belirlenerek tevzi tablosunda gösterildiği halde mahkemece, hükümde, taşınmazın toplam bedeli üzerinden, bedellin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik oran kurulmak suretiyle gösterilip bu oranlar doğrultusunda veya bilirkişi kurulunca hazırlanmış dağıtım tablosuna göre bedelin dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken satış bedelinin dağıtımına ilişkin hüküm kurulmamıştır....

              Bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, iyileştirici nitelikteki giderlerden payına düşenden fazlasını yapan kişinin ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanunu'nun 61 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açacağı eda nitelikli bir alacak davası ile bu miktarı isteyebileceği kuşkusuzdur. Somut olaya gelince; dava konusu taşınmaz üzerindeki konteyner niteliğindeki yapının sökülebilir ve kaldırılabilir nitelikte olduğu açıktır. Bu yapının bilirkişi raporu da nazara alınarak mahkemece muhdesat niteliğinde sayılmamasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Sonuç olarak, istinaf eden davalı vekillerinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu