Mahkemece, tapulu taşınmazların haricen satışının geçerli bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, harici satış ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu 536, 1229, 1618 ve 1730 parsel sayılı taşınmazlar, kadastro çalışmaları sırasında, 29.7.1959 tarih, 317, 318 ve 308 sıra numaralı tapu kayıtları uygulanmak suretiyle 31.10.1976 tarihinde davalıların miras bırakanı İbrahim Yeşil adına tespit edilmiş, 28.4.1977 tarihinde kesinleşen tutanağa istinaden aynı tarihte tapu kaydı oluşmuştur. Davacı, 1965 ve 1974 yıllarında düzenlenen satış senedine dayandığına göre kadastrodan önceki nedene tutunduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazların öncesi tapuludur. Bu gibi durumlarda 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-b maddesi gündeme gelir. Ne var ki kadastro tespiti 1977 yılında kesinleşmiştir....
Dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın satışının tespit sonrası kesinleşme öncesi, taşınmazın tapuya tescilinin ise 07/02/1997 tarihinde hükmen yapıldığı anlaşılmakta ise de, taşınmazın öncesinin tapulu olup-olmadığı, hükmen tescil dosyası ve tapulama tutanağı Yargıtay geri çevirme kararına rağmen temin edilemediğinden her türlü teredütten uzak bir şekilde tespit edilememiş olup, mahkemece de, bahsi geçen hükmen tescil dosyası ile taşınmazın öncesinin tapulu olup-olmadığı hususunda, hüküm kurmaya yeterli derecede araştırma ve inceleme yapıldığını söylebilme olanağı yoktur. O halde, mahkemece yapılacak iş; yukarıda bahsi geçen ... 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, miras payının temliki ve tapulu taşınmazın harici satımı sonucu doğan zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğundan, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 8. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 26.05.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptal Ve Tescil (Harici Satış) Ve Tazminat Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, duruşma istemi değerden reddedilmiş olmakla Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin dava konusu 308 ada 9 parsel (eski 1170 parsel) sayılı taşınmazın 200 m2’sini 1997 tarihinde, 150 m2’sini ise 2002 tarihinde davalının babasından harici olarak satın aldığını belirterek, tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, bu talebi kabul edilmezse satış bedelinin günümüz değerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir....
Davacılar ise, 04.04.1985 tarihli harici satış senedine dayanmaktadırlar. Ayrıca, 108 ada 3 parselin belediye encümen kararı ile davalılar adına tescil edildiği, encümen kararının iptali için davacılar tarafından idare mahkemesinde açılan davanın reddedildiği görülmüştür. Tapulu taşınmazın satışına dair sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. (TMK. 705, BK. 213, Tapu K. 26 ve Noterlik K.60 maddeleri) Resmi biçimde yapılmayan geçersiz sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil talep edilemeyeceğinden, davacıların tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
Davacı ile davalıların vekalet verdiği vekilleri olan ... arasında yapılan tapulu taşınmazın harici satışına ilişkin 21.06.2002 tarihli sözleşme resmi şekilde yapılmadığı için, MK’nun706, BK’nun 213 ve Tapu Kanununun 26. maddeleri gereğince geçersizdir. Geçersiz sözleşmede herkes verdiğini geri alır ve geçersiz sözleşme nedeniyle uğranılan zararın tazmini istenemez.(HGK 2011/13-744 E.2012/195 K. ) O halde mahkemece, davacının, taraflar arasında yapılan harici taşınmaz satım sözleşmesine dayanarak talep ettiği munzam zarar talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, bilirkişi tarafından belirlenen değerin hüküm altına alınması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Maddesi çerçevesinde, taşınmaz mülkiyetinin kazanılması ancak tescil suretiyle söz konusu olduğunu, tapulu taşınmazların tescil dışında harici satış sözleşmesi ile iktisap edilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca tapulu taşınmazların işgal suretiyle de kazanılmasının mümkün olmadığını, davacıların tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde güncel bedel ve yapılmış olan muhtesatların bedelinin ödenmesi yönündeki taleplerinin reddi gerektiğini, tapulu taşınmazda iyi niyetli iktisabın söz konusu olamayacağını, ayrıca tarafların murislerinin arasında satış sözleşmesi ve bedel ödemesi söz konusu olmadığından bu taleplerinin reddi ile davanın reddini dilemiştir. ISLAH: Davacılar vekili tarafından verilen dilekçe ile dava ıslah edilmiş ve harç tamamlanmıştır....
Yapılan keşifte dinlenen tanık beyanlarına göre Raziye Erdoğan mirasçılarının dava konusu yerde zilyetlerinin olmadığı ve davacıların zilyetlik olgusunu başka herhangi bir delille de kanıtlayamadığı anlaşılmaktadır. Birleşen dosya açısından dava konusu taşınmazın 24.04.1996 yılında tapulu hale geldiği gözetildiğinde davacının taşınmazı 23.02.2004 yılında harici satış sözleşmesi ile satın aldığı, taşınmazın o tarihte tapulu olduğu ve Hazine adına kayıtlı olduğu, davacının zilyetlikle kazanma koşulları oluşmadığı, davacının harici satın alma yoluyla eklemeli zilyetlik olgusu ve TMK'nın 996. Maddesindeki eklemeli zilyetlik hükümlerinin uygulanamayacağı, tapusuz taşınmaz için geçerli olan TMK'nın 762. maddesi hükmüne 763.maddesi uyarınca mülkiyetinin devri zilyetliğin karşı tarafa teslimi ile gerçekleşeceğine ilişkin durumun somut olaya uymadığı (Adana BAM 1.HD. 2019/1030E. 2019/1121K. 31.10.2019T.) anlaşılmaktadır....
Mahkemece, tapulu taşınmazın harici senetle satışının mümkün olmadığı, ancak bedelinin istenebileceği gerekçesiyle satım tarihindeki emsal bir taşınmazın tapudaki satım değeri esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Dosyaya sunulan, davanın dayanağı olan 15.10.1992 tarihli adi yazılı senet içeriğinde satış değerinin ve ödenip ödenmediği hususunun yer almadığı, dava dilekçesinde ve beyanlarında bedelin 90 milyon TL olup, bunun 38 milyon TL'sinin ödendiğini iddia eden davacı taraf satış değeri ile ödeme olgusunu usulünce kanıtlayamamıştır. Bedelin tapuda satışı yapılan diğer taşınmazın emsal alınması suretiyle saptanması da doğru değildir....
Mahkemece davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddedilmiş ise de, 07.06.1939 tarih, 1936/31 Esas ve 1939/47 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre tapulu taşınmazın harici satış sözleşmesine konu edilerek ödenen satış bedelinin, sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle iadesine ilişkin BK'nun 125. maddesine (6098 sayılı BK.nun 146.maddesine) göre 10 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi, sözleşme geçersiz olsa da satıcının rıza ve ihtiyariyle taahhüdünü her zaman yerine getirebileceği gözönüne alınarak bunun ifasını beklemek durumunda bulunan alıcı için ancak davaya konu taşınmazın tapuda ferağ ümidinin ortadan kalktığı veya ifanın imkansız hale geldiği tarihtir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmazın 31.12.2007 tarihinde dava dışı 3. kişi A.. B..'a satıldığı, daha sonra 23.06.2008 tarihinde yine dava dışı Ö.. İ.. S..'a satıldığı anlaşılmaktadır....