Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" Dava, tapulu taşınmazın haricen satın alınması ve zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Dava konusu 4 pafta 1693 sayılı parselin özel parselasyon yapılarak ifrazı sonucu oluşan parseller muhtelif kişilere haricen satılmıştır. Davacı da dava konusu 106 sayılı özel parseli satış vaadi sözleşmesi ile bayilerinden satın almış ise de burada "satış vaadi sözleşmesi," zilyetlik devir senedi niteliğindedir. Taraflar adi yazılı senet yerine resmi şekilde satış vaadi sözleşmesi yapmayı tercih etmişlerdir. Dava dilekçesinde, kararın gerekçesinde ve temyiz dilekçesinde açıkça belirtildiği üzere davacının talebi satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil değil, TMK'nın 713. m. gereğince kazandırıcı zamanaşımına dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olup, temyiz incelemesi Yargıtay 8....

    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davacı adına tapuya tescilinin mümkün olmadığını, harici satışın taşınmazın tapulu olması sebebiyle resmi şekilde düzenlenmiş olması durumunda geçerli olduğunu, davacının bu dava ile tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat talep ettiğini, ancak harici satış iddiasının ispatı gerektiğini, tapu kayıtları incelendiğinde dava konusu taşınmazın müvekkili T3 9.840.000,00 TL bedelle satılmış olduğunu, davacının söz konusu arsa üzerine bina inşa etmeye başladığından müvekkilinin arsanın kaç metrekaresinin kendisine ait olduğunu tespit edemediğini, davacı vekilinin iddiaları doğrultusunda herhangi bir satış sözleşmesi yapılmadığını ve davacının müvekkiline 7.750.000.000,00 ödemediğini, müvekkilinin davacıdan para almadığını, dosyadaki belgeler incelendiğinde müvekkilinin Marsilya Başkonsolosluğundan tasdikli 01/05/1992 tarih 2081/575 sayılı vekaletname ile eşini yetkili kıldığını ve eşi Remziye Ordu tarafından tapuda düzenlenen...

    Tapusuz taşınmazların harici satışı menkul satışı hükmünde olması itibariyle taşınmazın zilyetliğinin de devri halinde harici satış sözleşmeleri geçerli ise de, tapulu bir taşınmaz malın mülkiyetinin başkasına devri ya da devir vaadini öngören sözleşmelerin geçerli sayılması, Borçlar Kanunu 213, Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanunu 60 ve Türk Medeni Kanunu’nun 706. maddeleri uyarınca resmi şekilde yapılmasına bağlıdır. Burada öngörülen şekil, sözleşmenin geçerlik koşulu olup, kamu düzenine ilişkindir ve doğrudan gözönünde tutulur. O halde harici satış sözleşmesinin konusu olan taşınmazın satış tarihi olan 26.10.2003 tarihi itibariyle tapulu olup olmadığı kesin olarak anlaşılamadığından, mahkemece öncelikle bu hususta araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil ... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 18.04.2012 gün ve 41/64 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı haricen düzenlenen 31.07.1989 tarihli gayrimenkul zilyetliğin satışı sözleşmesine tutunarak kadastro çalışmalarında ... adına tespit ve tescil edilen 329 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Kayıt maliki ... ölü olduğu için mirasçısı olarak husumet yöneltilen ... tapulama tespitinin 1984 yılında kesinleştiğini, harici satışın 1989 yılında yapıldığını, tapulu taşınmazın haricen satışının geçerli olmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi _ K A R A R _ Dava, satış vaadi sözleşmesine değil harici satış sözleşmesine ve buna bağlı zilyetliğe dayalı ... iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 09.02.2018 tarihli ve 2018/1 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle dosyanın sözü edilen görevli Yüksek Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 25.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          K A R A R Davacı, davalılarla birden fazla taşınmazlarını satın almak için harici satış sözleşmesi yaptıklarını ve kapora olarak da 20.000.00.TL verdiğini, taşınmazların satışının gerçekleşmemesi üzerine kaporanın iadesini istediğini fakat davalıların kaporayı iade etmediklerini bunun üzerine davalılar aleyhine icra takibinde bulunduğunu, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek davalıların takibe vaki itirazlarının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalılar, kapora olarak 15.150.00.TL' nın ödendiğini, taşınmaz satımının gerçekleşmemesi halinde kapora olarak verilen paranın iade edilmeyeceğinin kararlaştırıldığını beyanla davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında yapılan harici satış sözleşmesine konu taşınmazlar tapulu taşınmaz olup, TMK.' nun 706. maddesi, BK.'...

            Bu belirlemeye göre, mirasçılar arasındaki harici satış senedine değer verilerek davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık görülmediğinden davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün 535 parsele ilişkin bölümünün ONANMASINA, Davalılar vekilinin 407 ve 408 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Tapu kayıtlarına göre, söz konusu taşınmazlar harici satış sözleşmesinin düzenlendiği tarihte (19.3.1960) paylı mülkiyet şeklinde ..., ... ve dava dışı kişiler adına kayıtlıdır. TMK.nun 677.maddesinin paylı mülkiyete tabi tapulu taşınmazlarda uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Eş anlatımla; paylı mülkiyet hükmüne tabi tapulu taşınmazlarda paydaşlar arasındaki satış ve devrin geçerliliği TMK’nun 706.maddesi uyarınca resmi şekilde düzenlenmesine bağlıdır. Mahkemece, davanın bu parseller yönünden reddine karar verilmesi gerekirken geçersiz harici satış sözleşmesine değer verilerek kabul kararının verilmesi doğru olmamıştır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, tapulu taşınmazın harici satımı ve zilyetliğe ilişkin olup mahkemece de bu yönde hüküm kurulmuştur. Davanın açıklanan bu niteliğine göre, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.05.2011 tarihli ve 1 sayılı Kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 8.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 8.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 20.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Hukuk Dairesi'nin 26.06.2018 tarih ve 2018/449 Esas ve 2018/499 Karar sayılı ilamında "harici satış senedinin 2004 tarihli olması ve dava konusu taşınmaza ait kadastro tutanağının 2012 tarihinde kesinleşmesine göre tapu iptal ve tescil talebinin bu tarih dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiği, davaya konu harici satış senedine konu taşınmazın sınırlarının taşınmaz başında okunmadığı ve sınırların uygulanmadığı, bu nedenle davaya konu taşınmazı içerisine alan kadastro çalışmalarının hangi tarihte kesinleştiğinin, kadastro tutanağında kesinleşme tarihi olarak belirtilen 31.01.2012 tarihinin doğru olup olmadığının ve kadastro tespit tarihinin 2002 yılı olmasına rağmen kadastro tespit tutanağının kesinleşme tarihinin neden 31.01.2012 olduğunun kadastro müdürlüğünden sorulması suretiyle belirtilen tarihin doğru olduğunun tespiti halinde harici satış senedine konu taşınmazın sınırlarının, mahalli bilirkişi ve teknik bilirkişilerle taşınmaz başında okunmak suretiyle tespit edilmesi gerektiği...

                Dosyaya ibraz edilen 20.9.1990 tarihli noterde düzenlenen satış vaadi ve inşaat sözleşmesinde, satıcının davalılar murisi ... ve alıcının dava dışı ....ve Hasan ... olduğu, harici sözleşmeye konu taşınmazın satışının bu sözleşme ile vaad edildiği, sözleşmede; satış bedelinden bu arsa üzerine yapılan villaların satışından 250.000.000 TL.nin villa alıcılarından alındığı açıklandıktan sonra, üçüncü şahıslara satılan villa ve arsaların satış bedeli ile alınan paraların tek tek yazıldığı ve davacıdan alınan bedelin de 60.000.000 TL olup iki adet villa ( 4 villalık ) açıklamasının yazılı olduğu anlaşılmaktadır. O halde davalılar murisi tarafından sözleşmedeki bu açıklama, satış bedelinin davacı tarafından ödenip ödenmediğinin değerlendirilmesi açısından önem arzetmektedir. Bu nedenle, davacının diğer villa arsası için ödediği bedelin iadesi için açtığı ve kabulle sonuçlandığını bildirdiği ......

                  UYAP Entegrasyonu