Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.11.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yol olarak terkini olmadığı takdirde geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptali ve yol olarak terkini talebinin reddine, geçit hakkı tesisi talebinin kabulüne dair verilen 21.05.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, yerel mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının diğer temyiz edenlere yükletilmesine 04.02.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.9.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, yol olarak terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne, yol olarak terkini isteminin reddine dair verilen 14.10.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, yerel mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 28.09.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

      Arazi niteliğindeki taşınmaz mallara gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazlardan 112 ada 72 parselin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.10.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, kadastro paftasında yol olarak gösterilen işaretin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.02.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı idare vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 30, 31 ve 129 parseller üzerinde bulunan ve fiilen kullanılan yol bölümünün tespiti ile bu yerin Hazine adına tescili, haritasında yol olarak işaretlenen ve fiilen olmayan yol işaretinin terkini, fiilen mevcut yol 30, 31 ve 129 parselleri ikiye böldüğünden taşınmazların ayrı ayrı parsel numaralı ile tapuya tescili istemiyle ve Tapu Sicil Müdürlüğüne izafeten Hazine hasım gösterilerek açılmıştır....

          Gerçekten, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu m.12/3’deki “bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” şeklindeki hüküm uyarınca şayet, taşınmazın tutanağının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçmiş ise, kayıt maliki belirtmenin terkini istemi ile kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz edemez ve dava açılması olanaklı değildir. Yasadaki 10 yıl olarak belirlenen dava açma süresinin hak düşürücü süre olduğu ve re’sen gözetilmesi gerektiği de kuşkusuzdur. Somut olayda; 50138 ada 8 parsel sayılı taşınmazın geldiği 8 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine miktar fazlası belirtmesi 10.8.1957 tarihinde 10 yıllık süre içinde yazıldığına, dava da 28.11.2005 tarihinde açıldığına göre, hak düşürücü sürenin varlığı nedeniyle davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır....

            Burada öncelikle üzerinde durulması gereken sorun, kayıt maliki olan davacının kayıttaki belirtmenin terkini için açacağı davalarda 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağıdır. Gerçekten, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu m.12/3’deki “bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” şeklindeki hüküm uyarınca şayet, taşınmazın tutanağının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçmiş ise, kayıt maliki belirtmenin terkini istemi ile kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz edemez ve dava açılması olanaklı değildir. Yasadaki 10 yıl olarak belirlenen dava açma süresinin hak düşürücü süre olduğu ve re’sen gözetilmesi gerektiği de kuşkusuzdur....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.08.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yol olarak terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.12.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, dava konusu yerin kadim yol olduğu halde kadastro tespiti sırasında davalılar adına tescil edildiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile yol olarak terkini isteminde bulunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı Hazine vekili temyiz etmiştir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388. ve 389.maddeleri gereğince hüküm fıkrasının açık olması gerekir....

                Gerçekten, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu m.12/3’deki “bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” şeklindeki hüküm uyarınca şayet, taşınmazın tutanağının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçmiş ise, kayıt maliki belirtmenin terkini istemi ile kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz edemez ve dava açılması olanaklı değildir. Yasadaki 10 yıl olarak belirlenen dava açma süresinin hak düşürücü süre olduğu ve re’sen gözetilmesi gerektiği de kuşkusuzdur....

                  Ne var ki, Kadastro tespitinin kesinleştiği 1985 yılından eldeki davanın açıldığı 2015 yılına kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen ve dava şartı olan 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle kadastro tespitinden önceki sebebe dayalı olarak açılan davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gibi; davanın tespitten sonraki sebeplere dayalı olması halinde ise; kadastro tespitinin kesinleşmesi ile birlikte tapuya tescil edilen taşınmazların kural olarak zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunmadığı, mera olarak sınırlandırılan ve özel siciline kaydolan taşınmazların da aynı şekilde zilyetlikle kazanılamayacağı, bilahare taşınmazın mera olan niteliğinin ağaçlandırma sahası olarak değiştirilmesinin ve idari yoldan Hazine adına tapu kaydı oluşturulmasının taşınmazın tapulu olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği göz önüne alınarak, davanın, bu gerekçe ile reddi gerektiği halde yazılı gerekçeyle reddedilmesi isabetsiz olup kararın, sonucu itibariyle doğru olması nedeniyle...

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.08.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yol olarak terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.03.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar taşınmazlarına giden kadim yolun kadastro tespiti sırasında davalılara ait taşınmazlara katıldığını,yol olan kısımların tapu kaydının iptali ile yol olarak terkini isteminde bulunmuştur Davalıların bir kısmı davayı kabul etmiş, bir kısmı ise dava konusu yerin kadim yol olmadığını, davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, 20 parsel sayılı taşınmazın 56,70 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar vermiştir....

                      UYAP Entegrasyonu