Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için; öncelikle davacı ve müdahillerin dayanağını oluşturan tapu kayıtları Tapu Arşiv Dairesi Başkanlığından da istenmek sureti ile tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte dosyaya getirtilmeli, dosya tamamlandıktan sonra taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları huzuru ile dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı ile zemine uygulanmalı, uygulamada tapu kaydının haritası yoksa tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri esas alınmalı, tapu kaydında tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli...

    Soyadı almadan ölen bir kişinin sonradan tapu kaydındaki malik hanesine olmayan soyadının yazılması elbette mümkün değildir. Ancak tapu kaydında düzeltme yapılamayacak ve tespit hükmü de kurulamayacaksa sorun nasıl çözülecektir? Burada sorun, tapu kayıtları ile mülkiyet hakkına sahip oldukları halde tapu kayıtlarında intikal yaptıramadıklarından bu hakkı kullanamayan şahısların Anayasal mülkiyet haklarını kullanabilmelerinin sağlanmasıdır. Daha önce tapu idaresine başvurduğu halde düzeltme işlemlerini yaptıramayan mirasçılar tapu kayıtları ile mülkiyet hakkına sahip oldukları halde tapu kayıtlarında düzeltme veya intikal yaptıramadıklarından Anayasal mülkiyet haklarını kullanamayacak yani çaresiz kalacaklardır. O halde idari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak açılan bu tür davalarda düzeltme kararı verilemeyen hallerde tespit kararı verilmesi gerekli ve zorunludur....

      31.07.1936 tarih 26 sıra nolu tapu, 17.03.1937 tarih 15 sıra nolu tapu kayıtları; Şubat 1291 tarih, 41 numaralı tapu, Mart 1951 tarih 20 sıra nolu tapu, 16.03.1953 tarih, 33 numaralı tapu; 30.03.1990 tarih 8 sıra nolu tapu kaydı; Mart 1950 tarih 20 sıra nolu tapu kayıtları ilk oluşumundan itibaren tüm tedavülleri ile birlikte geldi ve gittileri birbirini takip edecek şekilde bilgisayar çıktılı takibi ve denetime elverişli olacak şekilde dosya içine alınmalı yine varsa krokileri ve revizyon görmüş iseler, revizyon gördükleri tüm parsel tutanakları ile birlikte ayrı ayrı getirtilmesi, 4) 31.07.1936 tarih 26 sıra nolu tapu kaydı 32175 m² iken miktar tahsisi yapılmak suretiyle, 17.03.1937 tarih 15 sıra nolu tapu kaydı adı altında 510 hektara çıkarılmış olup, miktar tahsisinin dayanağı mahkeme kararı ise bu karara ilişkin dava dosyasının dava dosyası yok ise kesinleştirme şerhli onaylı bir suretinin, şayet mahkeme ilamına dayanmıyorsa bu miktar tahsis işlemine dayanak yapılan tüm bilgi ve...

        Yargıtay İçtihatlarına göre; genel olarak gerekli dikkati gösteren herkesin kayıtlarda malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde tapu sicilinde yazılı olan malikin bilinmediğinin kabulü gerekir. Ayrıca, tapu kütüğünde malik sütununun boş bırakılması, malik adının müphem ve yetersiz gösterilmiş olması gibi durumlarda malikin kim olduğunun anlaşılamadığı kabul edilir. Halbuki, bozma ilamından sonra yapılan araştırmada tapu malikinin ... kızı 1333 doğumlu olduğu kadastro tutanağında açıklandığı gibi taşınmazın olduğu yerde “...” adında bir şahsın olduğu tanık beyanlarında açıklanmıştır. Taşınmazın kadastro tutanağı ve tapu kaydına göre, kayıt malikinin baba adı, doğum tarihi itibariyle tapu sicilinden kim olduğu anlaşılan bir kişidir. Tapu kütüğünden malikinin kim olduğu anlaşılan taşınmaz bakımından tapunun hukuki kıymetini yitirdiği de ileri sürülmediğine göre zilyetlikle kazanılması mümkün değildir....

          ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Davacı,1747 ada 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazlarda, davalı hissedarlar ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ... ve ...’ın hisselerini satın aldığını, ancak hisseleri almadan önce tapuda hisselerin veraset ilamına uygun olarak kayıtlara geçmemesi neticesinde hissedarlara ait tapu kayıtlarının yanlış hisselerle kendisine devrolduğunu, yanlışlığın Nizip Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen 2009/82 Esas 2011/283 Karar sayılı kararı ile düzeltildiğini, ancak mahkeme kararına göre tapu kayıtları düzeltildiğinden, kendisinin satın almış olduğu ve tescil edilen hisselerin hiç satılmamış gibi tapu kaydında 1/7 ve 1/14 olarak yazıldığı, tapu kayıtlarındaki yanlışlığın düzeltildiğini,ancak hisse satışlarının tapu kayıtlarının düzeltilmesinden önce olması nedeniyle tapu müdürlüğünün satın alınan hisselerin devirlerini yapamadığını ileri sürerek daha önce tapuda satışı ve hisse...

            den alınmasına, ...- Çekişmeli 166 ada ... parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; çekişmeli taşınmazın dayanak tapu kaydının Hazine'nin taraf olduğu tescil ilamıyla ........1956 tarihinde oluştuğu, hükmen kesinleşen tapu kayıt miktarının 3200 metrekare olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece taşınmazın tescil ilamı ile oluşan tapu kaydı kapsamında kaldığı gerekçesiyle kadastro tespiti sırasında ....493,01 metrekare yüzölçümü ile tespit edilen miktar ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir. Ne var ki, çekişmeli taşınmazın, tescil ilamıyla oluşan tapu kaydı ile birlikte, Hazine'nin Mart 1946 ve ... sıra numaralı dayanak tapu kaydı kapsamında da kaldığı mahkemece toplanan delillerle sabittir. Kural olarak çifte tapu kaydının varlığı halinde doğru temele dayanan eski tapu kaydına değer verilmesi zorunludur....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM Yanlar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi ve tapu kaydında malik gözüken kişi ile murisinin aynı kişi olduğunun tespiti isteklerine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, Tapu Müdürlüğü temyiz etmiştir....

                Bu durumda, davalılar/müdahil davacı tarafın taşınmazlar üzerinde zilyetliğinin (1916-1926 yılları arası, Arazi Kanunnamesi, madde 20) kanıtlanamamış olması nazara alındığında tapu kayıtlarının hukuki kıymetini kaybettikleri kabul edilemeyeceğine göre, bu kayıtların mahalline doğru şekilde uygulanıp 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. (B-C) maddesinde öngörülen şekilde tapu kayıtlarına kapsam tayin edilmesi gerekir. Dayanılan tapu kayıtlarına kapsam tayin edilmesinde izlenecek yöntem ise; öncelikle yukarıda bahsedildiği üzere tapu kayıtlarının 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/C maddesi uyarınca miktarı ile geçerli tapu kayıtları olduğu gözetilerek kapsamının belirlenmesidir....

                  "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Davacı tarafça genel kadastro ile oluşan tapu kaydının iptali ve tescil istemi ile tapu kaydına dayanılarak açılan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : 1- Davacı tarafın dayanağı olan 11.12.1986 tarih 5 no'lu tapu kaydı ile davalı tarafın dayanağı olan Aralık 1986 tarih 6 no'lu tapu kaydının tesisinden itibaren iktisap sebepleri belirtilerek okunaklı ve birbirini takip eder şekilde tüm tedavüllerinin mahalli Tapu Sicil Müdürlüğü ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığından getirtilerek dosyasına konulması, 2- Davacı tarafın dayanağı olan 11.12.1986 tarih 5 no'lu tapu kaydı ile davalı tarafın dayanağı olan Aralık 1986 tarih 6 no'lu tapu kaydının kadastro sırasında revizyon görüp görmediği, revizyon görmüş ise revizyon gördüğü parsellere ait kadastro tutanaklarının onaylı örneklerinin...

                    -KARAR- 07.07.2011 tarihli geri çevirme kararında; dosya arasında yeralan Ardeşen Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 11.03.1954 tarih, 1954/11 Esas, 1954/17 sayılı kararının 1. maddesi ile oluşan 26.04.1954 tarih, 23 numaralı tapu kaydının dosya arasında yeraldığı halde aynı ilamın 2. maddesine istinaden oluşan tapu kaydı dosya arasında yeralmaması sebebi ile sözkonusu ilam sonucu oluşan tüm tapu kayıtları ile kamulaştırma haritasında 35 parsel olarak gösterilen taşınmazın tapu kaydı ile varsa kroki ve dayanak belgelerinin ilgili yerlerden getirtilerek dosya arasına alınması istenildiği ve getirtilen 23 ve 24 sıra nolu tapu kayıtlarının gittisinin kadastro gösterdiği halde, gitti tapu kayıtlarının getirtilmeden dosyanın iade edildiği anlaşılmakla; Bu defa; 26.04.1954 tarih, 23 ve 24 sıra nolu tapu kayıtlarının hangi taşınmaza revizyon gördüğü ve kadastro ile oluşan gitti tapu kayıtları, kadastro tutanakları ve tüm eklerinin ilgili tapu sicil müdürlüğünden, bunun yanısıra komşularını da gösterir...

                      UYAP Entegrasyonu