Temyiz Sebepleri Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı şirketin tüm kıdem tazminatından sorumlu tutulması gerektiğini, hizmet alım sözleşmesinin 8. ve Teknik Şartnamenin 6/g maddesi uyarınca icra takibi sonucu ödenmek zorunda kalınan tazminat ve ücret kalemlerinden davalının sorumlu olduğunu, işçinin asıl işverenden alınan iş kapsamında ve değişen alt işverenlere ait işyerinde ara vermeden çalışması halinde işyeri devrinin kabul edilmesi gerektiğini, alt işverenlerin işçinin iş sözleşmesini ve doğmuş bulunan işçilik alacaklarını da devralmış sayılacaklarını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, hizmet alım sözleşmesinden kaynaklı rücuen tazminat talebine ilişkindir. 2....
V.. tarafından davalı İsmail sahte veraset belgesinin düzenlenmesi için rüşvet verildiğini, taşınmazın asıl mirasçıları tarafından alıcı Yeşim aleyhine Mudanya Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1996/550 Esas sayılı dava dosyasında açılan Tapu İptal ve Tescil davasının kabul edildiğini ve Yeşim adına olan tapu kaydının iptal edildiğini, bu defa Yeşim tarafından Hazine aleyhine Tapu Sicilinin hatalı tutulması nedeniyle Mudanya Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1999/407 Esas sayılı dava dosyasında açılan tazminat davasının kısmen kabul edildiğini ve Yeşim ödeme yapıldığını belirterek, ödenen bedelin davalılardan rücuen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar ise, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, alınan kusura ilişkin bilirkişi raporu doğrultusunda davalılardan M.. V..'ın % 60 oranında, diğer davalı S.. U..'un ise % 40 oranında kusurlu olduğu, diğer davalıların ise olayda kusurunun bulunmadığı benimsenerek, davalılar M.. V.. ve S.....
T.M.K.nun 1007 nci maddesi bu bağlamda yorumlandığında, tapu sicillerinin tutulmasından ve bundan doğan zararlardan devletin sorumlu olacağı ilkesinin benimsendiği anlaşılmaktadır. Yasanın bu açık hükmünün kaynak olduğu devletin sorumluluğu tapu sicilinin tutulması sırasında, sicil memurunun hukuka aykırı işlemi ile sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekli ise de eylem yada işlemin kusura dayanması gerekmez. Zira devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Anılan ilke 27.3.1957 tarih ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile benimsenmiş, Borçlar Kanununun 55. maddesindeki sorumluluğun kusura dayanmadığı 22.6.1966 tarih 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile de tekrarlanmıştır. Adam çalıştıran (somut olayda devlet) objektif özen eksikliğinin doğurduğu zarardan sorumludur....
davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir. 1-Dava rücu isteminden kaynaklı alacak davasıdır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/1009 KARAR NO : 2023/631 DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) DAVA TARİHİ : 23/06/2015 KARAR TARİHİ : 11/09/2023 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasında yapılan yargılaması sırasında davacı tarafından açılan iş bu davanın, HMK 150/1.maddesi gereğince işlemden kaldırıldığı 09/05/2023 tarihinden itibaren HMK 150/5. maddesi gereğince üç aylık yasal süre içinde yenilenmediği anlaşılmakla; davanın açılmamış sayılmasına karar verme gereği doğmuştur. HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Gerekçelerle; 1-Davanın H.M.K.'...
Bakanlığı vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 25/09/2013 gününde verilen dilekçe ile 2330 sayılı yasadan kaynaklı rücuen alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 12/04/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili Avukat ... tarafından istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylemden kaynaklı rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyanın tetkikinde; 05/02/2015 tarihli duruşmada davacı vekilinin dosyanın ... 2....
Davacı idarenin Türk Medeni Kanununun 1025. ve 1007. maddeleri ile Tapu Sicili Tüzüğünün 85. maddesi (17.8.2013 tarihinde yürürlüğe giren Tapu Sicili Tüzüğünün 74.maddesi) gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olacağı, TMK.nın 1007. maddesinde düzenlenen sorumluluğun kusursuz sorumluluk olup, bu madde kapsamında Hazinenin tazminat davasına muhatap ve tazminata mahkum olabileceği gözetildiğinde, eldeki davanın açılmasında ve sonuçlandırılmasında davacı idarenin hukuki yararının bulunduğu kuşkusuzdur. Öte yandan; Tapu Sicili Tüzüğü’nün 85. maddesi “ Kütük üzerinde belgelere aykırı tescil veya yazımın düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması ve yevmiye defterine kaydedilmesi gerekir. Belgeye aykırı yazımın veya tescilin düzeltilmesine, ilgililerden birisinin yazılı oluru olmazsa, müdür defterdarlık veya mal müdürlüğünden düzeltme için dava açılmasını talep eder....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, 243 ada 148 parsel sayılı taşınmazda ... 38859/510880 pay sahibi iken vekili ... tarafından 04.07.1979 tarihli akitle ...'ya, 06.07.1979 tarihli akitle ... ve ...'a pay satışları yapıldığını, ancak tescil işlemi yapılırken ...'...
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır....
İşte bu nedenle Devlet, ...... sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK'nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür....