Somut olayda,tapu sicil müdürlüğünün, şikayete konu Borçlu adına kayıtlı ...,... parselde kayıtlı gayrimenkulün haczi için gönderilen haciz tezkeresine verdiği cevap ve mezkur yazıda borçlu adına kayıtlı gayrimenkul bulunmadığından bahisle haciz talebinin reddedildiği, Tapu Sicil Müdürlüğü ile yapılan yazışmalar neticesinde borçlunun baba adının tapu bilgisiyar kayıtlarına yanlış girilmiş olması nedeni ile haczin Tapuya şerh edilmemiş olduğunun anlaşıldığı, davacının Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından yapılan bu maddi hatanın düzeltilerek İstanbul 11....
Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesi 2644 sayılı Tapu Kanununun 26 ve TMK'nın 1009. maddeleri gereğince tapu kayıtlarına şerh verilebilir. Kişisel hak sağlayan satış vaadi sözleşmesi tapu kaydına şerh verilmekle o taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı da ileri sürülebilir....
Fıkrasında dava şartlarının düzenlendiğini, h bendinde " davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması" şeklinde hukuku yararın bulunması gerekliliğinin sayıldığını, İİK m 110/2 " haczedilen resmi sicile kayıtlı malların, icra dairesiyle yapılacak yazışmalar sonucunda haczinin kalktığının tespit edilmesi halinde, sicili tutan idare tarafından haciz şerhi terkin edilir ve işlem ilgili icra dairesine bildirilir" hükmünün haiz olduğunu, yasanın sözü edilen hükümleri uyarınca somut uyuşmazlıkta davacı tarafça mahkeme huzurundaki iş bu dava açılmadan önce tapu kaydındaki hacizlerin terkini için kesinleşmiş ilamı alan Tapu Müdürlüğünce önce tapu kaydındaki haciz şerhlerinin terkini için kesinleşmiş ilamı alan tapu müdürlüğünce ilgili icra müdürlüğüyle haciz terkinine ilişkin yazışmalar yapılması gerekirken icra müdürlüğünden her hangi bir talepte bulunulmadığını, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddedilmesini talep etmiştir...
Tapu kütüğüne esas itibarıyla mülkiyetin veya sınırlı ayni hakların iktisabına veya bunların kaybedilmelerine ilişkin tesciller yazılır. Geniş anlamda tescil ise kütüğe yazılan her husustur. Nitekim kütük sahifesinde mülkiyet, rehin ve irtifak hakları sütunları dışında bir de “şerh” ve “beyanlar” adı altında iki sütun daha vardır. Ancak bir hususun şerh veya beyanlar sütununa yazılması taşınmazın ayni hakka ilişkin statüsünde bir değişiklik meydana getirmez. Şerhten amaç; ilişkin bulunduğu hukuki durumu üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir hale getirmek, hukuki duruma aleniyet kazandırmaktır. Bu yönü ile şerh ayni bir etki özelliğini gösterir. Hangi hakların tapu kütüğüne şerh edileceğini kanun belirlemiştir. Dolaysıyla kanunun belirlemediği bir hak tapu kütüğüne şerh edilemez. TMK’nın 1009 ila 1011 ve Tapu Sicil Tüzüğünün 54 ila 66. maddelerinde düzenlenen şerhler, üç amaca yönelik bir tapu işlemidir....
Ancak; 1-) Dava konusu taşınmazın tapu kaydındaki davacılar murislerinden davacılara intikal eden payların yol olarak terkinine karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması, 2-) Tapu kaydındaki haciz şerhlerinin hükmedilen bedele yansıtılmaması, Doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının; a) 1. bendinde geçen (hisselerinden 122,00m2 iptali) ibaresinin çıkartılmasına, yerine (paylarının iptali ile) cümlesinin eklenmesine, b)1. bendinin sonuna (Tapu kaydında davacılar murislerinin payları üzerindeki haciz şerhlerinin hükmedilen bedele yansıtılmasına) cümlesinin eklenmesine, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 01.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
YASAL FAİZ İŞLETİLMESİNE, 5- Davacı kurum harçtan muaf olduğundan tahsil edilen harçların iadesine, 6- Dava konusu parselim tapu kaydındaki şerh ve takyidatlara kamulaştırma bedelinin yansıtılması için gerekli kurum ve bankalara MÜZEKKERE YAZILMASINA; 7- Davacı kurum kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.'...
Ancak; Tapu kaydındaki haciz şerhinin hükmedilen bedele yansıtılması gerekirken tapu kaydındaki tedbirden bahsedilerek infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması, Doğru değil ise de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1.bendinde yazılı (Tapu kaydındaki tedbir şerhi kalktıktan sonra Davalı ...'e) cümlesinin çıkarılmasına, aynı bendin sonuna (Davalı ... payındaki haciz şerhinin bu davalıya ödenecek bedele yansıtılmasına) cümlesinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.630,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya, 1.630,00-TL vekalet ücretinin de davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 13/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptal ve tescil davası ikame etmiş ve işbu dava, 18/11/2014 tarihinde karara çıkmıştır. Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesi halinde dahi, haciz tarihindeki mülkiyet durumunu etkilemeyeceğinden tapu üzerindeki haczimizin kaldırılmasına karar verilemez. 5.2.2. Yüksek Mahkeme kararları ile de sabit olduğu üzere, tarafımızdan yapılan icrai haciz işleminin yapılmasında herhangi bir usulsüzlük bulunmadığından, tapu iptal ve tescil davası devam ederken, takip yapılıp da bu taşınmazlar üzerine haciz konulmuşsa; daha sonra tapu iptali ve tescil davasının üçüncü kişi lehine sonuçlanması halinde dahi taşınmazların hacizle yükümlü olarak üçüncü kişiye intikal edeceği açık olduğundan, davaya konu gayrimenkul üzerindeki haczimizin kaldırılmasına karar verilemez. 5.2.3. Kabul manasına gelmemekle birlikte, İstanbul Anadolu 9....
Sayılı ilamında da bu hususa atıf yapılmıştır ve aynı Yargıtay ilamında ilgili tapu müdürlüğü dışında , haciz şerhi lehtarlarının da davada yer alması ve kendilerini savunmaları gerektiği belirtilmiştir.Anılı Yargıtay ilamında sadece tapu müdürlüğünün davalı gösterildiğini ,bunun yanında haciz şerhi lehtarlarının da davada yer alması gerektiğinden bahisle yerel mahkeme kararını bozmuştur.Yargıtay, anılı davayı husumet yokluğundan reddetmemiş, şerh lehtarlarının da davaya dahil edilmesi gerektiğini belirterek taraf teşkili sağlanması gerektiğini vurguladığından , hem ilgili tapu müdürlüğünün hem de haciz şerhi lehtarlarının davaya dahil edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2012/ 11473 E. 2012/ 13863 K . sayılı ilamında :(Ek1) ''....Kuşkusuz, taşınmaz kaydına satış vaadi şerhi işlenmeden evvel bu kayda konulan ihtiyati haciz şerhleri hüküm ve sonuç meydana getirir....
Vergi Mahkemesince işlemin iptali yönünde verilen kararın, tapu sicilinde herhangi bir düzeltme yapılmasına yönelik olmadığı, tapu siciline yönelik şerhlerin terkini için adli yargı mercilerinde dava açılması gerektiğinden hareketle davanın reddine karar vermiştir. Yukarıda belirtilen Yasa ve Tüzük hükümlerinden anlaşılacağı üzere, ilgililerin veya yetkili makamın istemi dışında tapu sicilinde yapılacak değişiklikler, mahkemenin bu konuda bir karar vermesine bağlı olup; tapu kayıtları üzerinde özel mülkiyete yönelik tescil, terkin ve tashih gibi işlemlere ilişkin davaların görüm ve çözümünün adliye mahkemelerinin görevi içinde olduğunda tereddüt bulunmamaktadır. Ancak, idari bir işlem üzerine ilgililere ait taşınmaz üzerinde şerh konulmuşsa, şerhin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi durumunda tapu kaydındaki değişiklik için adli yargı mercii kararının aranılması, idari işlemin iptali yolundaki yargı kararının uygulanmaması sonucunu doğuracaktır....