Tapu kütüğüne şerh edilmekle de o taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir. Başka bir deyişle, satış vaadi sözleşmesinin tapu kütüğüne şerh edilmekle lehine şerh konan kişi satış vaadi sözleşmesi ile edindiği kişisel hakkı güçlendirir ve bu şerhle kazandığı hakkını sonraki maliklere karşı da ileri sürebilir. Somut olayda; davacıların dayanak 18.11.1998 tarihli satış vaadi sözleşmesi tapu kütüğüne 24.11.1998 tarihinde şerh edilmiş, asli müdahil lehine konulan ipotek şerhi 20.8.2001 tarihinde tapu kütüğüne işlenmiştir. İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan icra takibi sırasında 17.4.2003 tarihli “Gayrimenkul açık artırma şartnamesi ve tutanağı “ başlıklı ihale tutanağında dava konusu taşınmazın ... lehine olan 24. 11.1998 tarihli satış vaadi şerhi ile yükümlü olarak satışa çıkarılacağı ilan edilmiş , asli müdahil 3.6.2003 tarihinde taşınmazı şerhle yükümlü olarak satın aldığından 25 .6.2003 tarihinde ......
Dolayısıyla taşınmaza konulan haciz şerhleri, tapu siciline şerh edildiği bu tarihler itibarıyla üçüncü kişiler tarafından bilinebilir hâle gelmiştir. Başvurucuya bu taşınmazın satışı ise 26/5/1998 tarihli sözleşme ile vadedilmiştir. Bu sözleşme ancak 6/4/1999 tarihinde tapuya şerh edilebilmiştir. Buna göre satış vaadi sözleşmesi ile bu sözleşmenin tapuya şerh edildiği tarihlerin haciz şerhlerinin tarihlerinden daha sonra olduğu açıktır. Bu durumda öngörülebilir, erişilebilir ve belirli nitelikteki 4721 sayılı Kanun'un 1020. maddesi hükmündeki "tapu sicilinin açıklığı ilkesi" de dikkate alındığında başvurucunun tapu sicilindeki haciz şerhlerini bilebilecek durumda olduğu kuşkusuzdur. Başvurucu bunun aksini gösterir herhangi bir olgu da gösterememiştir. Dolayısıyla başvurucu, tapu sicilindeki haciz şerhlerine rağmen satış vaadi sözleşmesinin tarafı olduğundan dolayı sonradan bu haciz şerhlerine dayalı olarak taşınmazın satılmasını öngörebilecek durumdadır....
Ancak; Tapu kaydındaki haciz şerhinin bedele yansıtılmasına karar verilmemesi, Doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının sonuna ayrı bir bent olarak (Tapu kaydındaki haciz şerhinin hükmedilen bedele yansıtılmasına,) cümlesinin eklenmesine, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davalıdan peşin alınan temyiz ve karar düzeltme harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 23/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; Tapu kaydındaki davacı ... hissesindeki haciz şerhlerinin hükmedilen bedele yansıtılmaması, Doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak (Tapu kaydındaki davacı ... hissesindeki haciz şerhlerinin hükmedilen bedele yansıtılmasına) cümlesinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
her türlü rehin, haciz veya ipotekten ari olarak davacı kurum adına tesciline, dava konusu taşınmazın tapu kaydındaki rehin, haciz veya ipotek'in bedele yansıtılmasına..." karar verilmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/404 Esas sayılı dosyası ile Ahmet Eskil ve Cengiz Eskil üzerinde bulunan tapu kayıtlarının iptali ile müvekkilleri adına miras hisseleri oranında tapuya tesciline karar verildiğini, davacı müvekkillerinin iş bu kararı tapuda infaz ettirmesine rağmen davalı tarafça dava dışı üçüncü kişiler üzerine konulan bir kısım hacizlerin tapu kaydında kaldığını, dava konusu taşınmazların şu an tekrar davacı taraf üzerine geçmesine rağmen dava dışı üçüncü kişiye tapunun geçtiği kısa zaman dilimi içinde davalı tarafça bu haciz işleminin bilerek uygulandığını, mülkiyet hakkıyla ilgili olması nedeniyle icra müdürlüğünün bu hacizleri kaldıramadığını, dava konusu taşınmaza ihtiyati tedbir şerhinin konulmasına rağmen bu tarihten sonra ve davalı taraf bunu bilerek haciz işlemini uyguladığını, vekaletin kötüye kullanılması sebebi ile açılan tapu iptal ve tescil davalarının geçmişe etkili sonuç doğurmaları nedeniyle mülkiyet intikalinin gerçekte üçüncü kişilere hiç geçmediğini,...
Tapuda devrin yapılması için ..., ...’e 19.09.1996 tarihli vekaletname vermiş ise de, tapu kaydında “Projeye uygun bina yapılmadıkça satılamaz” şeklinde şerh bulunması nedeniyle devir gerçekleşmemiş ve anılan şerh 19.10.2004 tarihinde terkin edilmiştir. Tüm bu işlemlerden sonra ...’den, davalı ... tapu kaydındaki satış vaadi sözleşmesi şerhinin kaldırılması ve satış yetkisini içerir 08.10.2007 tarihli vekaletname almış ve 10.10.2007 tarihinde tapu kaydındaki satış vaadi sözleşmesi şerhini terkin ettirerek aynı gün dava konusu taşınmazı davalı annesi ...’a vekaleten devretmiştir. Açıkça görüldüğü gibi, davalı ... tapu kaydındaki 24.02.1988 tarihli satış vaadi sözleşmesi şerhi nedeniyle taşınmazın üçüncü kişiye satışının vaad edildiğini bilmektedir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/07/2021 NUMARASI : 2021/41 ESAS 2021/265 KARAR DAVA KONUSU : Tapu Kaydındaki Şerhin Terkini KARAR : Tarafların İddia Ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Antalya ili, Serik ilçesi, Pınarcık Mahallesi’nde kain 114 ada 10 sayılı parselde müvekkilinin tapu hissedarı olduğunu, söz konusu parselin tapu kaydına davalı idarenin talebi neticesinde 05/03/2019 tarihinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 31/b maddesi gereği şerh konulduğunu, şerh nedeniyle taşınmazın 3. kişilere devri ve satışının yapılamadığını, müvekkilinin taşınmaz üzerinde herhangi bir tasarrufi işlem gerçekleştiremediğini, dava konusu taşınmaz üzerinden geçen enerji nakil hattı nedeniyle davalı kuruma karşı Serik 2....
Konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK’nun 1010. maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir. Tapuya işlenmesi, haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşır. Ne var ki 3. kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerekmektedir. Somut olayda, taşınmazların haczi için icra müdürlüğünce 05.01.2010 tarihli haciz müzekkeresi yazıldığı, tapu sicil müdürlüğü tarafından 249 yevmiye ile 15.01.2010 tarihinde haciz şerhinin verildiği, alacaklı tarafından 13.01.2012 tarihinde satış talebinde bulunulduğu ve satış avansının 13.01.2012 tarihli makbuzla yatırıldığı görülmektedir. Bu durumda, 05.01.2010 olan haciz tarihinden itibaren 2 yıl olan satış isteme süresi geçmiş olduğundan taşınmazlar üzerindeki hacizler düşmüş bulunmaktadır....
İcra Dairesi'nin 2014/1726 Talimat dosyası, tapu senedi, tapu kaydı, tapu kütük fotokopisi, yevmiye defteri fotokopisi, akit tablosu örneği tüm dosya kapsamı. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, dava konusu taşınmazların tapu kaydındaki haciz şerhlerinin terkini istemine ilişkindir. Haciz, kesinleşmiş icra takibinin konusu olan bir alacağın ödenmesini teminen borçluya ait ve haczi kabil bulunan mallara bir bakıma takibi yapan icra müdürlüğünün el koyması işlemidir. İİK'nın 91. maddesi hükmü gereğince gayrimenkulün haczi ile takip konusu borç ve eşya arasında ilişki kurulur ve tasarruf yetkisi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi anlamında kısıtlanmış olur. Bu tür kişisel haklar tapu kütüğüne şerh verilmekle hak sahibine eşya üzerinde dolaylı da olsa hâkimiyet kurma hakkı sağlamaz ise de tasarruf yetkisinin dar anlamda kısıtlanması sonucunu doğurduğundan taşınmaz üzerinde sonradan bu hakla bağdaşmayan hak kazanan kişilere karşı da ileri sürülebilir hale gelir....