Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ye, şikayet konusu taşınmaz hisselerinin satışını vadettiği ve bu satış vaadi sözleşmesinin tapu kaydına 23.09.2013 tarihinde şerh verildiği, şikayetçi tarafından 06.02.2014 tarihinde ve 5 yıllık süre içerisinde tapu maliki takip borçlusu tarafından şikayetçiye devredildiği, 21.10.2013 tarihinde haciz konulduğu görülmüştür. Bu durumda, satış vaadi şerhinden sonra konulan haciz lehine şerh konulan kişiye karşı ileri sürülemeyeceğinden ve şerh sonrası 5 yıllık süre içerisinde tapuda taşınmazı devreden şikayetçinin haczin kaldırılması yönündeki şikayetin mahkemece kabulü ile icra müdürlüğünce tapu kaydına konulan haciz şerhinin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir....

    Bu yönü ile şerh ayni bir etki özelliğini gösterir. Hangi hakların tapu kütüğüne şerh edileceğini kanun belirlemiştir. Dolayısıyla kanunun belirlemediği bir hak, tapu kütüğüne şerh edilemez. TMK’nun 1009 ila 1011 ve Tapu Sicil Tüzüğünün 54 ila 66. maddelerinde düzenlenen şerhler, üç amaca yönelik bir tapu işlemidir. Şahsi hakların kuvvetlendirilmesini, malikin tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasını ve muvakkat (geçici) tescilin tapu kütüğüne yazılmasını sağlar....

      Ancak; Dava konusu taşınmazın tapu kaydında mevcut haciz ve ipoteklerin tespit edilen bedele yansıtılması gerekirken gerekçeli kararda "tespit edilen bedelin tapu kaydında mevcut haciz ve ipoteklere yansıtılmasına" karar verilmesi doğru görülmemiş ise de bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden gerekçeli kararın (l) nolu hüküm fıkrasındaki "tespit edilen bedelin tapu kaydındaki mevcut haciz ve ipoteklere yansıtılmasına" sözleri yerine "tapu kaydındaki mevcut haciz ve ipoteklerin tespit edilen bedele yansıtılmasına" sözleri yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 02.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        İcra Müdürlüğüne, Kadıköy İcra Müdürlüğünden devredilen 1955/342 esas sayılı dosyasından, evkaf Baş Müdürlüğü T6 lehine, Hasan Hüsnü evlatları Ahmet Cemalettin, Ali Kemal, Ahmet Şevket, Yusuf Ekrem, Ali Şefik, Hilmi, Rüştü, Mustafa, Fazıl, Zehra Naile, Fatma Nazime, Emine Nimet hisseleri üzerine denilmek suretiyle 1955 senesinde haciz şerhi işlendiğini, tapu kaydındaki haczin üzerinden 63 yıl geçtiğini, icra iflas kanununda satış için öngörülen 2 yıllık sürenin geçtiğini ve yasal sürede satış talep edilmediğini, müvekkillerine ait taşınmazların kaydındaki haczin terkinin gerektiğini, paylarına haciz konulan şahısların söz konusu parsellerin makili olmadıklarını, taşınmazların tapu kayıtlarının incelenmesinde hisselerine haciz konulan kişilerin haczin konulmasından sonra geçen 63 yıllık süreçte taşınmazlar üzerinde hisselerinin kalmadığını, müvekkillerine ait parselde belirtilen taşınmazlar için DSİ Genel Müdürlüğünce kamulaştırma işlemi yapıldığını, mahkemece tespiti yapılan ve müvekkilleri...

        Davacılarca, yüklenici kooperatif hakkında açılan tapu iptali ve tescil davasında davanın kabulüne dair verilen 17.04.2008 tarih 2007/267 esas- 2008/190 karar sayılı karar, sonuçlarını kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yüklenici kooperatife tapu devrinin yapıldığı tarihten, yani tapuya haciz şerhi konulmasından önceki bir tarihten itibaren doğurmaktadır. Neticede, borçlu/yüklenici kooperatif, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yapılan tapu devri ile dava konusu bağımsız bölüm üzerinde ayni hak kazanamadığından, yapılan tescil yolsuz olduğundan, mahkemece verilen tapu iptali ve tescil kararı haciz öncesine etkili bulunduğundan davalı alacaklı/üçüncü kişiler tarafından dava dışı borçlu/yüklenici kooperatif aleyhine girişilen icra takibinde dava konusu bağımsız bölümün tapu kaydına haciz şerhi konulması davacı arsa sahiplerini bağlamaz....

          Hükmü, davalı tapu müdürlüğü vekili temyiz etmiştir. Dava, şerhin terkini isteğine ilişkindir. Tapu kaydındaki şerhin kaldırılmasına ilişkin davalarda husumetin kural olarak şerh lehtarına yöneltilmesi, şerh lehtarı belirlenemediği takdirde kayyım tayin edilerek davanın kayyım huzuruyla görülmesi gerekir. Dosya içerisindeki tapu kayıtlarına göre dava konusu taşınmaz üzerine ... yararına 16.10.2001 günlü 10562 yevmiye no'lu şerh konulduğu anlaşıldığından davada husumet şerh lehtarı ...'a yöneltilmelidir. Bu nedenle mahkemece şerh lehtarı olmayan tapu müdürlüğü hakkında açılan davanın husumet yönünden reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı idare lehine BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.04.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.08.2015 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki şerhin terkini talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 14.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu kaydındaki şerhin terkini istemine ilişkindir. Davacı vekili, 2942 sayılı Kanun'un 19. maddesinde yapılan değişiklikle 113 ada 3 parsel ve 115 ada 5 parsel sayılı taşınmazların beyanlar hanesinde bulunan zilyetlik şerhinin hukuki sebebinin kalmadığını belirterek taşınmazların tapu kayıtlarında davalı ... lehine bulunan zilyetlik şerhinin terkinine karar verilmesini talep etmiştir....

              Davaya konu ve satışına karar verilen ... ada ... nolu parselin tapu kaydında toplulaştırmaya tabi olduğuna ilişkin şerh bulunmaktadır. Taşınmazın tapu kaydındaki bu şerh üzerinde durularak gerektiğinde 3083 Sayılı Kanunun 13. maddesine göre uygulamanın halen devam edip etmediğinin ilgili Tarım Müdürlüğünden sorularak alınacak cevaba göre bir karar verilmesi gerekir. Önceki bozma ilamında bu hususa değinildiği halde mahkemece gerekli araştırma yapılmadan karar verilmesi hatalı olmuştur. Öte yandan; davaya konu ... ada ... nolu parsel tapuda “... oğlu ...” adına kayıtlı olup bu kişi ile tarafların miras bırakanı “... oğlu ...” arasında irtibat kurulamamıştır. Tapu kaydındaki bu durumun düzeltilmesi mümkün maddi hatadan ileri gelip gelmediği üzerinde durularak gerektiğinde ilgisine tapuda isim tashihi davası açmak üzere süre verilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazıl şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir....

                Davalıların Tapu kaydındaki paylar ve pay sahipleri arasında vefat eden varsa vefat edenin mirasçılarına çıkartılmış veya çıkartılacak veraset ilamı uyarınca miras payları oranında üzerindeki varsa hak, haciz, şerh, ipotek ve sair takyidatlar göz önünde bulundurularak kararın kesinleşmesi beklenilmeksizin ÖDENMESİNE, ödeme yapılması için Türkiye Halk Bankası Yusufeli Şubesine müzekkere YAZILMASINA, A- Mahkememizin 2018/187 Esas 2018/707 Karar sayılı kararı ile belirlenen 89.981,49 TL bedel davalılara ödenmiş ise fark bedel olan 37.082,74 TL’nin Davalı/Davalılara Tapu kaydındaki paylar ve pay sahipleri arasında vefat eden varsa vefat edenin mirasçılarına çıkartılmış veya çıkartılacak veraset ilamı uyarınca miras payları oranında üzerindeki varsa hak, haciz, şerh, ipotek ve sair takyidatlar göz önünde bulundurularak davalılara ÖDENMESİNE, B-Mahkememizin 2018/187 Esas 2018/707 Karar sayılı kararı ile belirlenen 89.981,49 TL bedel davalılara ödenmemiş ise; 127.064,23 TL’nin Davalı/Davalılara...

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.2.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki haciz şerhinin kaldırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.10.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ..., ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yerel mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun olduğu gibi özellikle dava konusu taşınmazların 28.9.1997 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayanılarak açılan cebri tescil davası sonucu hükmen davacı adına tescil edilmesine ve bu hükmün derecattan geçerek 31.5.2002 tarihinde kesinleşmesine, davalı ... Denetleme ve Düzenleme Kurulu ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (......

                  UYAP Entegrasyonu