Hukuk Dairesinin 22.10.2020 tarihli, 2017/4826 Esas, 2020/4565 Karar sayılı ilamıyla; “dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, ancak davacı ... tarafından tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak talepli olarak açılan terditli davada tapu iptali ve tescil talebi önceki tarihli hükümle reddedildiği ve bu hüküm temyiz incelemesi sonucunda kesinleştiği halde, Mahkemece bu husus gözden kaçırılıp hem kesinleşen dava dosyasındaki hem de birleşen dava dosyasındaki tapu iptali ve tescil talebi reddedilerek davalılar lehine iki kez vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsiz ise de, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün 5 numaralı fıkrasının (B) harfi ile gösterilen bendinin hüküm yerinden çıkarılmasına” denilerek hükmün düzeltilmiş bu şekliyle onanmasına karar verilmiştir. E....
Davacı vekili 05.03.2018 tarihli duruşmada aynen "dava dilekçesi terditli dava şeklinde hazırlanmıştır, tapu iptal ve tescil talebinden feragat ediyoruz, tapu kaydı taşınmazın bedelinin davacıya ödenmesi yönünde karar verilmesini ayrıca T3 karşı açılmış davadan feragat ediyoruz, talep artırımda bulunmak üzere süre talep ederiz". şeklinde beyanda bulunmuştur....
Somut olayda; takibe dayanak kararda dava türü olarak tapu iptali ve tescil- cezai şartın tahsili denildiği, davacı iddiasının özetlenmesinde ise ''...davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı müvekkil adına tescile, tapu iptal ve tescile karar verilmemesi halinde taşınmazın güncel bedelinin davalıdan faizi ile tahsiline...'' denildiği, mahkemece yapılan yargılama sonunda da davacının asli talebi tapu iptal ve tescil talebi yönünden davanın reddine karar verilerek feri talebi bedel yönünden kısmen kabulüne karar verildiği, dolayısıyla ilamın özünün tapu iptal ve tescile ilişkin olduğu anlaşılmakla, taşınmazın aynına ilişkin olduğundan kesinleşmeden icra edilmesinin mümkün olmadığı, davacı tarafından icra emrinin iptali talep edilmiş olup, mahkemece talep aşılarak takibin iptaline karar verilmiş olmasının usulsüz olduğu tespit edilmekle, talepten fazlaya hükmedilemeyeceğinden davalı-alacaklının istinaf talebinin HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesince...
Yapılan yargılama sonucunda, tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin davacının dayandığı sözleşmenin tarafı olan yüklenici ... yönünden kabulüne, diğer davalılar aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm Dairemizin 04.12.2008 günlü kararı ile de onanmıştır. Davalının karar düzeltme isteğine gelince; Davacı, yükleniciden temlik aldığı hakka dayanarak açtığı tapu iptal ve tescil davasında, davalı ...'yı muvazaalı olarak yaratılan borç ililşkisi sonucu yapılan icra takibi ve cebri ihale nedeniyle malik olduğunu ileri sürerek gerek tapu iptal tescil ve gerekse tazminata ilişkin isteminde davalı olarak göstermiş ise de eldeki davada davacı tapu iptali ve tescil davasının reddi halinde tazminata hükmedilmesi isteğinde de bulunmuş olduğundan terditli dava söz konusudur. Nitekim mahkemece de tapu iptali ve tescil davası reddedilerek kademeli istem hüküm altına alınmış, bu davada davalı ...'...
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazlar yönünden tescil imkanı bulunduğu, tapu iptal ve tescil davası olarak görülmesi gereken davanın tespit davası olarak dinlenilme olanağı bulunmadığı, kaldı ki dava konusu parsellere ilişkin mahkemenin başka bir esas numarasında, davalı aleyhine açılmış tapu iptal ve tescil davası bulunduğu, eldeki davanın tespit davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl ve birleşen davalarda davacı vekili temyiz etmiştir. 1) 6100 sayılı HMK 297/2. maddesi uyarınca “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”....
Alacağın temlikine dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davalarında yükleniciden bağımsız bölüm satın alan davacının arsa sahibine ve yükleniciye yöneltebileceği bir ayni hakkı bulunmakta olup yüklenicinin arsa sahibine karşı sorumluluğunu yerine getirerek bağımsız bölümün tapusunu almaya hak kazanmış olması koşuluyla davacının yükleniciye karşı olan edimini yerine getirmiş olması halinde davacıya dava konusu taşınmazın tapusunu kazanma hakkı vermektedir....
(gelini) ve ...’nin (torunu) banka hesaplarına yatırıldığını, bu hususların son kayıt maliki olan davalılar tarafından da bilindiğini ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptali ve tescil, terditli olarak alacak talep etmişler, davacılar ... terditli alacak taleplerini ıslahla 257.279,00 TL’ye çıkartmışlar; davacı ... vekili 26.03.2013 tarihli celsede, davanın vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayalı olduğunu beyan etmiştir. Davalı ..., mirasbırakanın iradesi doğrultusunda satış işlemini vekaleten gerçekleştirdiğini, satış bedelini mirasbırakana verdiğini, muvazaanın bulunmadığını, mirasbırakanın başkaca taşınmazlarının olduğunu, davacılara da kazandırmada bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur. Davalılar ... ve ..., vekalet ve alım satım ilişkisinin tarafı olmadıklarını, iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Davalılar ... ve İdo Otomotiv Tur. Emlak San. Tic. Ltd....
-KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, miras bırakanın, mirastan mal kaçırma amacıyla aslında bağış olduğu halde ara malik kullanmak suretiyle taşınmazları satış suretiyle temlik ettiği saptandığına, öte yandan; davacı vekilinin 15.09.2011 tarihli beyanı ile pay oranında iptal ve tescil isteyerek talebini daralttığı, kaldı ki daraltılan isteğin davacı tarafın terditli talebi olduğu anlaşıldığına göre; davalıların temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 312.75.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 04.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
SAVUNMA: Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra takibine konu Konya 1 Asliye Hukuk Mahkemesi davasında müvekkili tarafından tapu iptal ve tescil olmazsa bedel + sadece alacak + menfi tespit + menfi tespit + alacak davalarının birleştirilerek açıldığını, Yani Konya 1 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/634 esas sayılı dosyasında müvekkilinin farklı talepleri olan davaları davalıların aynı olması sebebi ile birleştirerek açtığını, ilamın birleşen davalara ilişin olduğunu, mahkemece müvekkilinin sadece alacak istemli olarak 200.000 TL alacak için açtığı dava kabul edilerek hüküm kurulduğunu ve müvekkilinin sadece alacak davası olarak açtığı dava sonucunda kurulan hükmü icraya koyduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Dayanak ilam incelendiğinde, dava konusunun tapu iptal ve tescil davası ile alacak talebi, birleşen davanın ise menfi tespitte bedelin ödenmesi nedeniyle istirdat davası olduğu, Yargıtay 12....
Mahkemece, tanık beyanlarına itibar ile taşınmazın davalı tarafından zamanında davacıya teslim edilmek istenmesine rağmen davacı yanca teslim alınmaktan kaçınıldığı ve teslim alınmadığı kabul edilerek tapu iptal tescil ve kira kaybı talebi red edilmiş,yalnızca davacı yanca ödenen miktarın iadesi gerektiği kabul edilerek davanın alacak talebi yönünden kabulüne karar verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 97. maddesinde "Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir" hükmü düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre somut olayda ifa önceliği, daireyi teslim etmek istemesine rağmen davacı yanca alınmadığını savunan davalı taraftadır. Ancak, mahkemece bunun aksine davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmiştir....