Yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından alınan ön lisans, lisans, yüksek lisans diplomalarının tanıma ve denklik işlemlerinde uyulacak usul ve esasları belirlemek amacıyla Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Tanıma ve Denklik Yönetmeliği hazırlanmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, tanıma ve velayetin tevdi istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 18.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 18.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 09.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Uyuşmazlık, nafaka ve velayet kararlarının tanıma ve tenfizine ilişkindir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 11.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Yukarıda da belirtildiği üzere davacının tanıma ve tenfiz talep ettiği hususun yabancı mahkeme ilamı olmayıp delil tespitine ilişkin olması nedeniyle tanıma ve tenfize konu edilmeyeceği anlaşıldığından tanıma ve tenfiz için yabancı mahkeme ilamı olması ve kesinleşmesinin HMK 114 Son fıkrasına göre "Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır." ibaresi dikkate alındığında davacı şartı olduğundan davacının davasının aşağıdaki şekilde dava şartı yokluğundan usulden reddine dair karar vermek gerekmiştir....
Anılan yasanın (e) bendindeki tanıma göre tüketici; bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek veya tüzel kişiyi, (f) bendindeki tanıma göre de satıcı; kamu tüzel kişileri dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetler kapsamındaki tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri ifade eder. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 23.maddesi hükmüne göre de bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir. Mahkemece, taraf delilleri değerlendirilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile dava dilekçesinin görev yönünden reddi doğru olmadığından karar bozulmalıdır.. SONUÇ: Temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 13.12.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Bu durumda tanıma ve tenfizi istenen kararda, 122.553,80 USD’nin davalıdan tahsiline karar verildiğinden kararda hükmolunan alacak miktarının TL karşılığı üzerinden tarifeye göre hesaplanacak nispi ilâm harcının dörtte biri oranındaki peşin harcın hesaplanıp maktu başvurma harcı eklenerek yatırılan başvurma ve maktu ilâm harcı da mahsup edildikten sonra kalan harcı tamamlamak üzere tanıma ve tenfiz davası davacısına Harçlar Yasası'nın 30. maddesine göre süre verilip, harç eksikliğinin tamamlanması halinde yargılamaya devamla davanın sonuçlandırılması, harcın tamamlanmaması halinde ise Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi ve 6100 sayılı HMK'nın 447/2 maddesi yollamasıyla 150. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken, kamu düzeninden olan harç hususu gözden kaçırılarak eksik harçla açılan davaya devamla davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : İşbu davanın yurt dışında verilen boşanma kararının tanıma ve tenfizine dair olduğu, Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4/2 Maddesi gereğince Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun'a göre Aile Hukuku'na ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizinin aile mahkemesinin görevinde olduğu anlaşılmakla, davacının istinafının kabulü ile HMK 353/1- a-3 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yargılamaya devam etmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Bu durumda, mahkemece yabancı mahkeme kararı bulunmayan tanıma ve tenfiz talebinin anılan kanunda gösterilen şartları taşımadığı göz önüne alınarak, davacıya usulüne uygun süre verilerek boşanma kararına ilişkin yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneğini ve bu kararın onanmış tercümesini ibraz etmesi için uygun süre verilmesi, eksiklik tamamlandığı takdirde, tanıma ve tenfiz talebinin 5718 sayılı Kanunun 58`inci maddesinin birinci fıkrasında gösterilen şartları incelenip, hasıl olacak sonucu uyarınca karar verilmesi, verilen süre içinde eksiklik tamamlanmaz ise, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, dosyaya sunulan uzlaşma ile düzenlenen boşanma sözleşmesine göre davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece eldeki davada vasiyetnamenin açılması ve onaylanmasına ilişkin tanıma ve tenfiz talep edildiğine göre , aynı yabancı mahkeme kararına dayalı olsa da veraset belgesine ilişkin tanıma ve tenfize ilişkin davanın derdestlik oluşturmayacağı düşünülerek taraf delilleri toplanarak esastan bir karar verilmesi gerekir iken yanılgılı değerlendirmeler ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir . SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Tanıma, yabancı mahkeme kararına kesin delil veya kesin hüküm vasfını kazındırır (MÖHUK m. 58). Tanıma halinde yabancı ilamın kesin hüküm ve kesin delil etkisi, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder (MÖHUK m. 59). Diğer bir ifade ile taraflar yabancı mahkeme kararının kesinleştiği anda boşanmış sayılırlar. Boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamında taraflara ilişkin bir kusur belirlemesi yapılmadığına ve artık yabancı mahkeme ilamı Türk Mahkemesi bakımından kesin delil ve kesin hüküm gücünü kazandığına göre, eldeki davada taraflara kusur yüklenmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, erkeğe yüklenen kusur temyiz edilmemiş olmakla erkek üzerinde kalmış ve bu yönüyle erkeğin kusuru kesinleşmiştir. Temyiz eden davacı kadına ise kusur yüklenemeyeceğinden; davalı erkek tam kusurlu, davacı kadın ise kusursuz hale gelmiştir....