Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tarafların Zürih Yerel Mahkemesinin 31.08.2013 tarihinde kesinleşen yabancı mahkeme kararıyla boşandıkları, bu kararın tanındığı ve tanıma kararının 29.09.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Tanıma işlemi, bir yabancı mahkeme ilamının "kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi" sonucunu doğurur (5718 Sayılı MÖHUK m.58). Boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamında, tarafların anlaşmalı olarak boşanmaları nedeniyle taraflara ilişkin bir kusur belirlemesi yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı eşe kusur yüklenemez. Boşanma sonucu maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat yükümlüsünün kusurunun varlığı gerekir. Hal böyleyken davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadın lehine maddi ve manevi tazminata (TMK m.174/1-2) hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tanıma ve Tenfiz Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Tanıma davasında istenilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile manevi tazminat istekleri, boşanmanın eki niteliğinde bulunmadığından harca tabidir. Davalının tedbir, yoksulluk nafakası ve manevi tazminata ilişkin usulen harcı ödenerek açılmış karşı veya birleşen davası bulunmadığı dikkate alınmadan yazılı şekilde tedbir, yoksulluk nafakası ve manevi taminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tanıma-Tenfiz Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, tanıma ve tenfize ilişkin verilen kararların Yargıtay'da duruşmalı inceleneceğine ilişkin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde hüküm bulunmadığından duruşma isteğinin reddine, evrak üzerinde inceleme yapılmasına karar verildi: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı, dava dilekçesinde yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasını istemiştir. Vekalet ücreti de yargılama giderlerindendir. Buna rağmen davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tanıma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, 19.08.2014 tarihinde açılmış olup, tanıma ve tenfize ilişkindir. Yabancı mahkeme kararlarının tenfizi ve tanınması talepleri basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanır (2675 sayılı MÖHUK m. 39/1 ). Basit yargılama usulünde, yapılan ilk duruşmada dava hakkında hüküm verilmeyen durumlarda, mahkeme tahkikata başlar ve tahkikat duruşması için tarafları duruşmaya davet eder. Mahkemece ön incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verilerek, davalıya ön inceleme duruşmasına çağrı davetiyesi tebliğ edilmiş; ancak davalı taraf belirlenen ön inceleme duruşmasına gelmemiştir....

          Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunması tenfiz ve tanıma kararı verilmesine engeldir (5718 s.MÖHUK.m.54/c). O halde, ölümden sonra verilen bir boşanma kararı, Türkiyede tanınamaz ve tenfiz edilemez. Bu durum nazara alınarak tanıma ve tenfiz isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.26.05.2015(Salı)...

            Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Küçük ..., annenin evlilik dışı ilişkisinden doğmuş, baba ile soybağı 12.03.2013 tarihinde tanıma (TMK. md. 295) ile kurulmuştur. Türk Medeni Kanunu'nun 337. maddesine göre evlilik dışı doğan çocuğun velayet hakkı anneye aittir. Anne küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim çocuğun menfaatine göre çocuğa bir vasi atar veya velayeti babaya verir. Mevcut olayda küçük ...’ın annesi ... 26.11.1997 doğumlu olup küçüktür. Baba ile soybağı tanıma ile kurulduğuna göre, babanın velayeti alma hakkı mevcuttur. Aslolan velayet olduğuna göre, davanın babaya ihbar edilmesi, beyanının alınması, onun tarafından velayetin kendisine verilmesi yönünde dava açılması halinde sonucunun beklenmesi, velayeti baba talep etmediği takdirde işin esası incelenerek çocuğa vasi atanması gerekir....

              Davalı vekili istinaf dilekçesi ile MÖHUK'nun 51. maddesinde yer alan "Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir." şeklindeki hüküm gereğince görevli mahkemenin açıkça belirtildiğini, tanıma ve tenfiz davalarında mahkemenin, sadece tenfiz şartlarını incelediğini, diğer bir ifade ile tanıma ve tenfiz mahkemesinin içerik denetimi yapmadığını, dolayısı ile tanıma ve tenfiz davalarının asliye ticaret mahkemesi olarak ihtisas mahkemelerinde görülmesinin gerekmediğini, bu nedenle mahkemenin görevsiz olduğunu, somut uyuşmazlık kapsamında, tanıma ve tenfiz davalarında aranan "Kararın Kesinleşmiş Olması" ön şartının yerine gelmediğini, dava dilekçesinin ekinde sunulmuş olan deliller arasında Tunus Mahkemelerinin vermiş olduğu kararlar bulunduğunu, ancak, davacının Tunus Mahkemelerinde kararların nasıl kesinleştiğine ilişkin herhangi bir belge sunmadığı gibi kesinleşme şerhini de dilekçesine eklemediğini, dava dilekçesi ekinde yer alan Tunus Cumhuriyeti Temyiz Mahkemesi tarafından...

                Esasen tanıma ve tenfiz davalarında taraflar, maddi vakıaların yeniden tartışılmasını isteyemez ve tenfiz davasında mahkemece yapılacak inceleme, tanıma ve tenfiz engellerinin mevcut olup olmadığıyla sınırlıdır. Mahkeme, hakem kararının maddi hukuk yönünden isabetli olup olmadığı denetleyemez. Aleyhine tanıma ve tenfiz talep edilen taraf, ancak tenfiz şartlarının bulunmadığını (tenfiz engellerinin mevcut olduğunu) öne sürerek itiraz edebilir. Yani, uyuşmazlığın esasına ilişkin savunma sebeplerine dayanamaz ve bunlara ilişkin olarak delil gösteremez. Bu nedenlerle, davalı vekilinin hakem kararının esasına dair iddialarının dinlenmesi mümkün değildir....

                  Limited Şirketine diğer %2,5'erden toplam %5 hissesinin de kök dosyanın davalısı olan şirketlere ait olduğu, bu nedenle tanıma ve tenfizi istenen hükmün hem birleşen dosyanın davalısı tarafından hem de kök dosyanın davalıları tarafından tanınması gerektiği, zira her üçünün de bu hükümden sorumlu olacağı nazara alınarak, her ne kadar ... Limited Şirketi yetki itirazında bulunmuş ise de, kök dosyanın davalıları ile adi ortaklık hükümleri gereğince müteselsil sorumluluklarının bulunduğu, kök dosyanın davalılarının adreslerinin de mahkeme sahasında olması sebebiyle birden çok davalının bulunduğu taktirde davalılardan birinin ikametgahında dava açılabileceği kabul edilmek suretiyle mahkemenin yetkili olduğundan birleşen dosyanın davalısının yetki itirazına bu nedenle itibar edilmediği, tanıma ve tenfizi istenen hükmün de MÖHUK gereği tanıma ve tenfiz şartlarını taşıdığı gerekçeleriyle, asıl davanın ve birleşen İstanbul 9....

                    Davacı vekili, 26.06.2019 tarihli celsede ise davanın tanıma davası olarak ıslahını talep etmiştir. 2. GÖREVSİZLİK KARARI 2.1. Murise ait vasiyetnamenin Frankfurt am Main Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/01/2018 tarih 5 IV 133704/90 M Esas nolu kararı ile açılıp okunduğu, mahkememizden her ne kadar vasiyetnamenin açılıp okunması talep edilmiş ise de talebin, dava konusu vasiyetnamenin Frankfurt am Main Asliye Hukuk Mahkemesi (Tereke Mahkemesi) tarafından açılıp okunduğuna ilişkin kararın Türkiye'de geçerli sayılabilmesi için tanıma ve tenfizine ilişkin olduğu, davacı vekili tarafından da talebin tanıma ve tenfize ilişkin olduğunun son celse beyan edilmiş olduğu, tanıma ve tenfize ilişkin davalarında Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. 3. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI 3.1. İlk derece mahkemesi, davanın kabulü ile 30 Aralık 2003 tarihinde Frankfurt Main Noteri Dr....

                      UYAP Entegrasyonu