Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunması tenfiz ve tanıma kararı verilmesine engeldir (5718 s.MÖHUK.m.54/c). O halde, ölümden sonra verilen bir boşanma kararı, Türkiyede tanınamaz ve tenfiz edilemez. Bu durum nazara alınarak tanıma ve tenfiz isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.26.05.2015(Salı)...
Bu sebeple tanıma veya tenfiz dosyası bulunup bulunmadığının gerektiğinde taraflardan da sorularak araştırılması, var ise dava dosyasının veya onaylı örneğinin bulunduğu yerden, 2- Dava konusu 2729 ada 3 parseldeki binanın 8 numaralı dairesinin 15.09.1999 tarihinde satışı ile ilgili akit belgesi ile tedavüllü tapu kaydının Tapu Sicil Müdürlüğünden istenerek eldeki dosya arasına alınması, ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere geri çevrilmesi için dosyanın yerel mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, 22.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
NHK. md.36), babasının davacı olduğuna ilişkin istek ise, tanıma beyanı (TMK. md.295) niteliğindedir. Davanın açıklanan niteliğine göre, nüfus kaydının düzeltilmesine ve iptaline ilişkin davaların Cumhuriyet savcısının huzuru ile görüleceğine ilişkin yasal düzenleme (5490 s. NHK. md.36/a) gözetilerek; 1- Kararın, Tebligat Kanununun 43. maddesinde gösterilen usul çerçevesinde o yer Cumhuriyet savcısına tebliği ile yasal temyiz süresinin beklenmesi, 2- 17.11.2004 doğumlu...’ün, davalılar ...ve...’nin üzerine tesciline ilişkin tescil dayanağı belgenin onaylı örneğinin ilgili nüfus müdürlüğünden istenerek dosyaya alınmasından sonra gönderilmek üzere, dosyanın yerel mahkemesine İADESİNE, oybirliğiyle karar verildi. 28.05.2009...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Kasten yaralama HÜKÜMLER : Düşme Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü: Sanıkların Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Mahkemesinin 20.05.2011 tarihinde kesinleşmiş olan 224/10 Karar sayılı ilamıyla boşandıkları, yabancı mahkemede verilmiş olan bu kararın 19.04.2017 tarihinde kesinleşen Bodrum Aile Mahkemesinin 2017/243 Esas, 2017/336 Karar sayılı ilamıyla tanıma ve tenfizine karar verildiği, sanıklar hakkında verilmiş olan bu tanıma/tenfiz kararının 5718 sayılı Milletlerarası Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 59. maddesinin "yabancı ilamın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder" şeklindeki hükmü uyarınca yabancı mahkeme kararının kesinleştiği 20.05.2011 tarihinden itibaren hüküm ve sonuç doğurmaya başladığı, tarafların o tarihte boşanmış kabul edilmesi gerektiği, bu haliyle suç tarihi olan 28.08.2013...
Aile Mahkemesince, davalının tanıma yoluyla değil Af Kanununa göre nüfusa tescil edildiği, bu nedenle davanın soybağının reddi Af Kanununa göre yapılan tescile itiraz davası olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk mahkemesi ise, babanın başvurusu olmadan sahte belge ile nüfusa kayıt edildiği iddiası bulunmadığı, davanın nesebin tespitine ilişkin olduğundan bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda; davacılar tarafından, babalarının tanıma yoluyla davalıyı kendi nüfusuna kaydettirdiği, ancak bu tanımanın zorba, tehdit, yanıltma ve aldatma ile yapıldığı, davalının babalarının gerçek oğlu olmadığı iddasıyla davalının babasının çocuğu olmadığının tespiti ile soybağının reddi ve tanımanın iptali talep edilmiştir. Davanın ,Türk Medeni Kanununun 282 ve devamı maddelerinde düzenlenen soybağı hükümleri ile ilgili bulunduğu anlaşılmıştır. Bu durumda uyuşmazlığın Aile Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/1017 Esas KARAR NO : 2021/1201 DAVA : Tanıma Ve Tenfiz DAVA TARİHİ : 07/12/2021 KARAR TARİHİ : 30/12/2021 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/0/2022 Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasında dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilince 07/12/2021 tarihinde davanın yatırılması gereken harçları tamamlanarak davanın açıldığı, 13/12/2021 tarihinde kendisine usulüne uygun dava dilekçesini hazırlayıp mahkeme kalemine sunması için ihtarlı tebligat çıkarıldığı, usulüne uygun tebligata rağmen davacı taraf dava dilekçesini hazırlayıp dava dosyasına sunmamıştır. GEREKÇE Davacıya dava dilekçesini sunması için ihtarlı tebligat çıkartıldığı ancak 1 haftalık kesin sürede bildirilmediği anlaşıldığından davacının davasının HMK 119/2 maddeleri gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmiş olmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tanıma ve Tenfiz Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Tanıma davasında istenilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile manevi tazminat istekleri, boşanmanın eki niteliğinde bulunmadığından harca tabidir. Davalının tedbir, yoksulluk nafakası ve manevi tazminata ilişkin usulen harcı ödenerek açılmış karşı veya birleşen davası bulunmadığı dikkate alınmadan yazılı şekilde tedbir, yoksulluk nafakası ve manevi taminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir....
Tarafların Zürih Yerel Mahkemesinin 31.08.2013 tarihinde kesinleşen yabancı mahkeme kararıyla boşandıkları, bu kararın tanındığı ve tanıma kararının 29.09.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Tanıma işlemi, bir yabancı mahkeme ilamının "kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi" sonucunu doğurur (5718 Sayılı MÖHUK m.58). Boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamında, tarafların anlaşmalı olarak boşanmaları nedeniyle taraflara ilişkin bir kusur belirlemesi yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı eşe kusur yüklenemez. Boşanma sonucu maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat yükümlüsünün kusurunun varlığı gerekir. Hal böyleyken davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadın lehine maddi ve manevi tazminata (TMK m.174/1-2) hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tanıma-Tenfiz Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, tanıma ve tenfize ilişkin verilen kararların Yargıtay'da duruşmalı inceleneceğine ilişkin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde hüküm bulunmadığından duruşma isteğinin reddine, evrak üzerinde inceleme yapılmasına karar verildi: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı, dava dilekçesinde yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasını istemiştir. Vekalet ücreti de yargılama giderlerindendir. Buna rağmen davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Küçük ..., annenin evlilik dışı ilişkisinden doğmuş, baba ile soybağı 12.03.2013 tarihinde tanıma (TMK. md. 295) ile kurulmuştur. Türk Medeni Kanunu'nun 337. maddesine göre evlilik dışı doğan çocuğun velayet hakkı anneye aittir. Anne küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim çocuğun menfaatine göre çocuğa bir vasi atar veya velayeti babaya verir. Mevcut olayda küçük ...’ın annesi ... 26.11.1997 doğumlu olup küçüktür. Baba ile soybağı tanıma ile kurulduğuna göre, babanın velayeti alma hakkı mevcuttur. Aslolan velayet olduğuna göre, davanın babaya ihbar edilmesi, beyanının alınması, onun tarafından velayetin kendisine verilmesi yönünde dava açılması halinde sonucunun beklenmesi, velayeti baba talep etmediği takdirde işin esası incelenerek çocuğa vasi atanması gerekir....