Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: tanıma tenfizi istenen kararın yabancılık unsuru taşımadığını, iş bu davada her iki şirketin Türk şirketi olduğunu, aralarındaki doğabilecek her türlü hukuki ilişkide de Türk hukuku yetkili olduğunu, hakem kararında davalının imzası bulunmadığından bağlayıcılığının olmadığını, davalı şirketin yetkilisinin imzası bulunmadığından geçersiz olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir. Davada, Türkiye'de kurulu yabancılara ait şirketler arasındaki hakem kararına istinaden tanıma ve tenfiz talep edilmiştir. Tenfiz yabancı mahkeme kararının Türkiye'de icra edilebilmesini temin eden mahkeme kararıdır....

Tanıma ve tenfiz davalarında; Tanıma davası, yabancı bir mahkemeden bir hukuk davasına ilişkin olarak verilen ve verildiği mahkemenin tabi olduğu hukuk sistemi uyarınca kesinleşmiş olan mahkeme kararlarının Türkiye'de de kesin delil ve kesin hüküm teşkil etmesini sağlamaya yönelik davalardır. Tenfiz davası ise; icra kabiliyetine sahip olan mahkeme kararlarının Türkiye'de de icra edilebilirliğini sağlamaya yönelik davalardır. Diğer bir deyişle tanıma davaları; yalnızca kesin delil ve kesin hüküm niteliği kazandıran davalar olup icra kabiliyeti kazandırma gücüne sahip değildir. Oysa tenfiz davaları; tanıma davalarının sağladığı etkilerin yanı sıra icra kabiliyetine de yol açar. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'da kabul edilen sisteme göre, tenfiz hâkimince, yabancı mahkeme kararı esastan incelenemez ve hukuka uygunluğu denetlenemez....

Diğer taraftan, 5718 sayılı Kanunun 52. maddesinin, "Tenfiz İstemi" başlığı altında düzenlenmiş olması karşısında, maddede yer alan unsurların "tanıma" için de uygulanıp uygulanmayacağı konusu da ayrı bir tartışma konusu yapılmış; aynı Kanunun 58. maddesinde bulunan, yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesinin yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlı olduğu, düzenlemesi karşısında 52. maddenin "tanıma" için de geçerli olduğu sonucuna ulaşılmıştır....

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından 28.05.2013 Tarihinde davalı firmadan '24.682,20 TL bedelli Faturayla Plaka Tanıma Yazılı Lisansı' satın alınmıştır....

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından 28.05.2013 Tarihinde davalı firmadan '24.682,20 TL bedelli Faturayla Plaka Tanıma Yazılı Lisansı' satın alınmıştır. Fatura bedeline mahsuben banka aracılığıyla 18.000,00 TL ve şirket yetkilisi ...'...

      Dava Konusu Yönetmelik Hükümlerinin Birlikte İncelenmesi: Dava konusu Yönetmelik maddelerinin incelenmesinden, bir ülkede faaliyet gösteren yükseköğretim kurumuna bağlı olarak başka bir ülkede faaliyet gösteren yükseköğretim kurumundan alınan diplomalar için yapılan tanıma ve denklik başvurularının, öğrenim görülen ülke tarafından düzenlenen tanıma ve denklik belgelerinin aslı ya da onaylı tercümesiyle yapılacağı, ayrıca başvuruların incelenebilmesi için diplomayı veren yükseköğretim kurumunun faaliyet gösterdiği ülke yetkili makamlarınca kendi yükseköğretim sistemi içinde yer aldığının kabul edilmesi ve Yükseköğretim Kurulunca tanınması ya da bir ülkede faaliyet gösteren yükseköğretim kurumuna bağlı olarak başka bir ülkede faaliyet gösteren ve menşe ülke ile Yükseköğretim Kurulu tarafından tanınan yükseköğretim kurumundan alınmış diplomalar için öğrenim görülen ülkenin yetkili makamları tarafından tanıma veya denklik belgesi düzenlenmiş olması şartlarının aranacağı anlaşılmakta olup 06.11.2010...

        Yerel Mahkemesinin ... sayılı ve 03.11.2015 tarihli kararında, kendisi hakkında verilen iflas kararı nedeniyle davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek tanıma ve tenfiz talebinde bulunmuştur. Tanıma ve tenfiz hususları 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 50. vd maddelerinde düzenlenmiştir. Tanıma, yabancı mahkeme kararının kesin hüküm etkisinin yabancı bir ülkeye teşmilini ifade eder. Tenfiz ise; yabancı mahkeme ilamının icrai etkisinin /kuvvetinin kabul edilmesidir. Dava dilekçesinde tanıma ve tenfiz istemlerinde birlikte bulunulmuştur. Bir yabancı mahkeme ilamının tenfizine karar verilebilmesi için öncelikle tanınması gerekir. Yani tenfiz zaten tanımayı da içerir. Somut olayda, davacı tenfizini istediği ... Yerel Mahkemesinin ... sayılı ve 03.11.2015 tarihli ilamında kendisi hakkında verilen iflas kararı nedeniyle davalıya borçlu olmadığını ileri sürerek tanıma ve tenfiz talebinde bulunmuştur....

          Doğan arasında soy bağının 19.07.1996 tarihinde tanıma senedi (TMK mad. 295) ile kurulduğu, tanımanın 07.08.1996 tarihinde nüfusa tescil edildiği, tanımanın yapıldığı ve nüfus kayıtlarına tescil edildiği 1996 yılından, iş bu davanın açıldığı 26.12.2013 tarihine kadar 17 yılı aşkın süre geçtiği, TMK'nin 300/2. maddesinde belirtilen; 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir....

            Tarafların boşanmalarına ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması ve tanıma kararının kesinleşmemiş olması boşanmanın eki niteliğindeki maddî ve manevî tazminat taleplerinin incelenmesine engel değildir. Tanıma, yabancı mahkeme kararına kesin delil veya kesin hüküm vasfını kazandırır. Tanıma halinde, yabancı ilamın kesin hüküm ve kesin delil etkisi, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder. Diğer bir ifade ile, taraflar yabancı mahkeme kararının kesinleştiği anda boşanmış sayılırlar. Yabancı mahkeme ilamının 30.08.2021 tarihinde kesinleştiği tanıma ve tenfiz davasında ileri sürüldüğüne göre Avanos Asliye Hukuk mahkemesinin 2023/122 esas sayılı davasının sonuçlanması halinde tarafların 30.08.2021 tarihinde boşanmış sayılacakları, eldeki davanın ise 29.12.2022 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. O halde bu davanın açıldığı tarihte yabancı ilam kesinleştiği tarih gözetilerek dava şartı mevcut kabul edilmelidir....

            (borçlu)'ın 03.05.2006 tarihinde Almanya'da boşandığı, Tanıma (tenfiz) kararının ise 13.01.2011 tarihinde kesinleştiği, davacı ise Tanıma kararı kesinleşmeden, 20.12.2005 tarihinde mal rejimi davası açtığı, açılan dava ise evlilik birliği devam ettiği gerekçesiyle rededildiği boşanma dosyasında davacı lehine herhangi bir alacağa hükmedilmediği, ayrıca 2011 yılından sonra mal rejimi davası açılmadığı gözetildiğinde davacının hiç birisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Yasanın 442. maddesi uyarınca 520,95 TL para cezasının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydettirilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 31,10 TL kalan red harcının karar düzeltme isteyen davacıdan alınmasına 17/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu