Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

arasında soy bağının 19.07.1996 tarihinde tanıma senedi (TMK mad. 295) ile kurulduğu, tanımanın 07.08.1996 tarihinde nüfusa tescil edildiği, tanımanın yapıldığı ve nüfus kayıtlarına tescil edildiği 1996 yılından, iş bu davanın açıldığı 26.12.2013 tarihine kadar 17 yılı aşkın süre geçtiği, TMK'nin 300/2. maddesinde belirtilen; 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Söz konusu Taşıt Tanıma sistemi şu şekilde çalışır; Taraflar arasında TTS için anlaşma yapılması akabinde Taşıt Tanıma Ünitesi bayi tarafından müşteriye gönderilir, Taşıt Tanıma Ünitesi ... tarafından araca monte edilir, Taşıt ön Saha elemanları tarafından arka camdaki TTS logosu sayesinde tanınır, ve TTS Pompalarına yönlendirilir, Sürücü TTS Pompasına yanaştığında ön saha elemanının tabancayı aracm deposuna soktuğunda aracm depo ağzına monte edilmiş olan akıllı halka ile pompa iletişime geçer, yapılan dolum pompadaki dallı sistem üzerinden ... Merkez Bilgisayarına aktarılır, Verilen Yakıtın türü, miktarı ve alım zamanı ......

      Somut olay incelendiğinde; ilk derece mahkemesince Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü'ne yazılan müzekkere cevabında, ülkemiz ile Libya arasında mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi konusunda ikili veya çok taraflı bir anlaşmanın ya da fiili uygulamanın olmadığı hususu bildirilmiş olduğundan, davanın reddine karar verilmişse de; MÖHUK 58/1 maddesinde belirtildiği üzere " Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz." hükmü bulunduğundan, tanıma talebinin, tenfizden farklı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre tanıma için, Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması şartı aranmamaktadır....

        HUKUKİ SÜREÇ: Dava; 17.12.2021 tarihinde, Azerbaycan Cumhuriyeti Bakü Devlet Üniversitesinden almış olduğu diplomanın denklik işlemi için Türkiye Cumhuriyeti Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının Tanıma ve Denklik Hizmetleri Daire Başkanlığına başvuru yapan davacı tarafından, Yükseköğretim Yürütme Kurulunun 22.03.2022 tarihli toplantısında söz konusu başvurunun reddine ilişkin karar ile bu kararın dayanağı olan 30261 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Tanıma ve Denklik Yönetmeliği’nin 7. maddesinin 5. fıkrasının (b) bendinin iptali istemiyle açılmıştır....

          İstinaf Sebepleri Davalı vekili; davacının asıl boşanma davasının ıslah ile tanıma tenfiz davasına dönüştürülmesinin usulsüz olduğunu, kendi boşanma davalarının bu iş bu dosyadan tefrikinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı vekili; erkeğin tanıma-tenfiz davasının kabulü ile kendi boşanma davasının tefrikine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın tüm yönlerden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1....

            . … DAVALI : … Başkanlığı - …/… Davanın Özeti : Yükseköğretim Kurulu Tanıma Denklik Hizmetleri Daire Başkanlığı'nın … tarih ve …-E. … sayılı işlemi ile bu işleme dayanak gösterilen 05 Aralık 2017 tarihli ve 30261 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Tanıma ve Denklik Yönetmeliği'nin ilgili hükümlerinin iptali istenilmektedir. Danıştay Tetkik Hakimi : … Düşüncesi : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3. maddesine uygun olmayan dava dilekçesinin reddi gerektiği düşünülmektedir....

              Mahkemesi'nin verdiği boşanma kararı 30.09.2009 tarihinde kesinleşmiş ve verildiği ülkede kesin delil ve kesin hüküm olarak kabulü sonucunu doğurabilmekte ise de, kararın Türkiye’de uygulanabilmesi ancak, bir tanıma kararı verilmesi halinde mümkün olabilecektir (MÖHUK. m.50). Dava tarihi itibarı ile yabancı mahkeme hükmünün tanınması hakkında açılmış bir dava yok ise de bozmadan sonra davacı vekili tanıma konusunda dava açıldığını bildirerek sonucunun beklenilmesini istemiştir. O halde; yukarıda açıklanan ilke ve esaslar ile usul ekonomisi dikkate alınarak HGK'nun 27.06.2012 tarih ve 2012/8-268 Esas, 2012/420 Karar sayılı kararı uyarınca, tanıma davasının sonucunun beklenmesi, ondan sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, tanıma davasının açılmış olduğu gözden kaçırılarak yazılı nedenlerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

                Tanıma işlemi, Türk Kanunu Medenisi yürürlükte iken (1.11.1999 tarihinde) yapılmış, iptal davası ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğünden sonra (22.7.2003 tarihinde) açılmıştır. Tanımanın iptalini isteyen davacı; tanınan çocuğa, sigortalı iken ölen babası Fevzi'den dolayı Sosyal Sigortalar Kurumunca (...gelir) bağlanmış olması sebebiyle kurumun rücuan tazminat talep ettiği kişidir. Kurum tanıma nedeniyle hak sahibi olmuş olan çocuğa gelir bağlandığına-ve bağladığı bu geliri, sigortalısının ölümüne sebebiyet veren davacıdan rücuan talep ettiğine göre, tanıma işleminin geçersiz kılınmasında, davacının hukuki yararı bulunmaktadır. Bu bakımdan davacının "..diğer ilgili" (TMK. 298) olarak dava açma hakkının mevcut olduğu kabul edilmiştir....

                  Yerel Mahkemesi’nin 16.01.2014 tarih ve 69 F 454/13 S Esas sayılı ve 09.05.2014 kesinleşme tarihli kararı ile boşandıkları bu kararın tanıma ve tenfizine karar verildiği ve kararın 07.12.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Tanıma, yabancı mahkeme kararına kesin delil veya kesin hüküm vasfını kazandırır (MÖHUK m. 58). Tanıma halinde, yabancı ilamın kesin hüküm ve kesin delil etkisi, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder (MÖHUK m. 59). Diğer bir ifade ile, taraflar yabancı mahkeme kararının kesinleştiği anda boşanmış sayılırlar. Boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamında davalı erkeğe ilişkin bir kusur belirlemesi yapılmadığına ve artık yabancı mahkeme ilamı Türk Mahkemesi bakımından kesin delil ve kesin hüküm gücünü kazandığına göre, eldeki davada yazılı şekilde davalı erkeğe kusur yüklenmesi ve buna bağlı olarak davacı kadın yararına maddi tazminata karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

                    Aile Mahkemesinin 2013/95 esas, 2013/796 karar sayılı kararı ile tanındığı ve tanıma kararının 03.01.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Tanıma, yabancı mahkeme kararına kesin delil veya kesin hüküm vasfını kazandırır (MÖHUK m. 58). Tanıma halinde, yabancı ilamın kesin hüküm ve kesin delil etkisi, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder (MÖHUK m. 59). Diğer bir ifade ile, taraflar yabancı mahkeme kararının kesinleştiği anda boşanmış sayılırlar. Boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamında davalı erkeğe ilişkin bir kusur belirlemesi yapılmadığına ve artık yabancı mahkeme ilamı Türk Mahkemesi bakımından kesin delil ve kesin hüküm gücünü kazandığına göre, eldeki davada yazılı şekilde davalı erkeğe kusur yüklenmesi ve buna bağlı olarak davacı kadın yararına yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminata karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 3-Yargılama gideri haksız çıkan taraftan alınır (HMK m.326)....

                      UYAP Entegrasyonu