Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tanıma ve tenfizi istenen yabancı mahkeme ilamına göre davacı T1 davalı Han-Yapı Ltd Şirketidir. Tanıma-tenfiz konulu iş bu davada ise davacı T1 davalı T3 Davaya konu tanıma- tenfiz talebinde, husumetin yabancı mahkeme ilamına göre davalı Has-Yapı Ltd Şti.ne yöneltilmesi gerekirken, ilamda taraf olarak gösterilmeyen T3 yöneltildiği, bu durumda tanıma-tenfiz kararının icrası ve infazının mümkün olamayacağı, davalı yönünden kararın adil yargılanma hakkına aykırı olduğu hususları dikkate alındığında, şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1- b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve düzeltilerek yeniden esas hakkında "davanın reddine" dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A)Davalı tarafın istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan KABULÜ ile, Ankara 21....

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/256 Esas KARAR NO : 2021/935 DAVA : Tanıma Ve Tenfiz DAVA TARİHİ : 27/04/2021 KARAR TARİHİ : 25/11/2021 Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılamasının sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... Mahkemesinin ... tarih ... karar sayılı ilamında taraflar arasındaki ticari ilişkinden dolayı yargılama yapıldığını, yargılama neticesinde davalının ......

    Cumhuriyeti Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasında karşılıklılık esasına dayanılarak, mahkeme kararlarının tanıma ve tenfiz kararlarının verilebileceği, davacı vekili tarafından sunulan yabancı mahkeme kararı ve diğer belgelere göre; Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kamu Düzenine aykırı bulunmayan dava konusu yabancı mahkeme kararının 5718 Sayılı MÖHUK nun 50. ve devamı maddelerinde aranan tanıma ve tenfiz koşullarının mevcut olduğu, davalı vekilinin tanıma ve tenfiz koşullarının gerçekleşmediğine ilişkin savunmasının yerinde olmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne dair aşağıda yazılı kararın verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davanın Kabulüne, ... Cumhuriyeti ......

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı tarafından açılmış iştirak nafakasına ilişkin yabancı mahkeme kararının tanıma ve tenfizi istemine ilişkindir. Her ne kadar Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş ise de; dosyada yapılan incelemede tanıma tenfize konu Almanya Devleti Wiesloch Sulh Hukuk (Aile) Mahkemesinin 13/03/2018 Tarih ve 2 F 157/07 sayılı tarihli nafaka kararının davacısının Tülin Gencer, davalının ise T3 olduğu görülmüştür. Bilindiği gibi müşterek küçük çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının alacaklısı velayet hakkına sahip olan ebeveyndir. İştirak nafakası küçüğe harcanmak üzere velayet hakkına sahip olan taraf lehine hükmedilir. Somut hadise de Almanya Devleti Wiesloch Sulh Hukuk (Aile) Mahkemesinin 13/03/2018 Tarih ve 2 F 157/07 sayılı tarihli kararında Tülin Gencer lehine hüküm kurulmuştur. Adı geçen kararın tanıma ve tenfiz istemi kararda adı geçen davacı ve davalıya aittir....

      Toplanan tüm deliller ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde açılan dava; davacı ile davalı şirket arasında akdedilen 16/03/2018 yürürlük tarihli "Müşteri Taşıt Tanıma Sözleşmesi' kapsamında başlayan taşıt tanıma sistemi kullandırılmasına ilişkin sözleşmenin 23/10/2018 tarihinde feshedilmesi üzerine taşıt tanıma aparatlarının sözleşmenin feshinden sonra süresiden teslim edilmemesi iddiası kapsamında davalının davacıdan tahsil ettiği ücretin iadesine ilişkin alacak davası olduğu görülmüştür. Davacı tarafından dosyaya ibraz edilen ve davalı tarafça inkar edilmeyen davacı tarafça yakıt tanıma aparatlarının 05/11/2018 tarihinde kargoya verildiği hususunda ihtilaf bulunmadığının kabulü ile davacı tarafından aparatların ilgili belgede yazıldığı üzere 06/11/2018 tarihinde iade edildiği, iade edilen aparatların davalı firmaca kabul edilmediği sonucuna ulaşılmıştır....

        Tanıma ve tenfiz kararının önemi dolayısıyla yabancı kararı veren mahkemenin hangi mahkeme olduğuna bakılmaksızın asliye mahkemelerinin görevli olması uygun görülmüştür. Burada, tanıma ve tenfiz davasının, yerel mahkeme içinde sulh hukuk mahkemesine göre daha üst düzey bir mahkeme olan asliye mahkemesi tarafından bakılması amaçlanmıştır (Nomer, E.: Devletler Hususi Hukuku, İstanbul 2013, s. 492).Yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizinde asliye mahkemeleri de görev ilişkisi çerçevesinde davaya bakar ( HGK 15.06.2016 tarihli ve 2014/19- 1090 E., 2016/819 K.). Görüldüğü üzere ilgili madde, asliye mahkemesini görevli kabul etmekte ve davanın konusunu teşkil eden ihtilafın niteliğini göz önünde bulundurmamaktadır. İhtilâfsız yargı alanında verilen mahkeme kararlarının tanınması da aynı hükümlere tabi tutulmuştur (MÖHUK m. 58/2)....

        Atılaşma m. 23/f.3'e göre "Kararların ittihaz olunduğu ------ kanunlarına göre, yajrgılamaya ---- ve davayı kaybeden taraf, usulüne uygun olarak yargılamaya--- savunma hakkından yoksun bırakılmışsa veya hukuki ehliyetsizliği halinde keindisine usulüne uygun olarak temsil edilme hakkı verilmemişse" Tanıma ve Tenfiz Talebi reddedilir. Yine ----. 58'e göre tanıma ve tenfiz talebinin kabul edilebilmesi için. kararın davalının savunma haklarına riayet edilerek verilmiş olması gerekmektedir. Davacı şirketin dayandığı --- 6100 sayılı HMK ve --- hükümlerine uygun olarak kesinleşmiş bir ilam olup olmadığının belirlenmesi, --- kararının Türk Kamu Düzenine aykırı olup olmadığının tespiti, MÖHUK 54.maddesi gereğince -------- karşılıklılık---- --- ve fiili uygulamanın bulunup bulunmadığının tespiti, ---- 50....

          Davaya konu taşınmazın yabancı mah.ilamında yer alan taşınmaz olduğu hususu taraflar arasında ihtilafsızdır.Davalılar cevap dilekçelerinde "...yabancı mahkeme ilamındaki ortak mallar kısmında tarif edilen ve adresi belirtilen taşınmazın dava konusu taşınmaz olduğunu" bildirmektedirler.Yabancı mah.karar tarihi ve hatta tanıma-tenfiz kararının kesinleştiği tarihlerde dahi taşınmazın tamamı davalılardan Ceylan adına kayıtlıdır ve bu davalının kendisi adına kayıtlı taşınmaz ile ilgili boşanma davası sırasında mal paylaşımı ile ilgili tasarrufta bulunmasına engel herhangi bir durum bulunmamaktadır.Bu şekilde bir anlaşma ile boşanmayı sağlayıp hatta tanıma-tenfiz davası açıp boşanma hükmü yanında taşınmaz ile ilgili kararın da tanınması-tenfizini isteyip bu doğrultuda verilen kararı temyiz etmeyen davalı Ceylan'ın sonradan 2017 tarihinde kendisinin ve davacının taşınmazda hiç bir hakkı bulunmadığını,tanıma-tenfiz kararının yok hükmünde olduğunu,yabancı mahkeme ilamının bu yönleri ile yerinde...

          ----arasında karşılıklı anlaşma olduğu, karar içeriğinin kamu düzenine aykırılık teşkil etmediği, davalıların savunmalarının kısıtlandığına dair bir savunmanın olmadığı karşılıklı anlaşma tanıma ve tenfiz şartlarına uyduğu anlaşıldığından mezkur kararın tanınmasına ve tenfizine karar verilmiştir....

            Davalı istinafında, dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun tebliğ edilmediği gibi, tensip zaptının da müvekkiline tebliğ edilmediğini, tanıma ve tenfizine karar verilen yabancı mahkeme ilamının gerekçe içermediği, bu kararın tanıma ve tenfizine karar verilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekilinin dosya içindeki vekaletnamesi her ne kadar yabancı ülkelerden verilmiş mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin yetki içerse de, genel vekaletnamedir. Boşanma davası açma ve açılmış olan davayı takip etme yetkisi bulunmamaktadır. Açıkça yetki verilmemiş ise vekil, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz ve takip edemez (HMK m. 74)....

            UYAP Entegrasyonu