Yabancı mahkeme kararının içeriğinde icra dairesine başvurulmasını gerektiren yani o devletin icra organlarının harekete geçmesini gerektiren bir durum varsa, açılacak dava tenfiz davası olacaktır. Ancak kararın böyle bir özelliği yoksa açılması gereken dava tanıma davasıdır. İçerdiği hükümler sebebiyle tenfiz davası açılması gereken bir yabancı mahkeme kararı hakkında tanıma davası açılabilmesi için, davacının tenfiz yerine tanıma istemesinde haklı bir menfaatinin bulunması gerektiği kabul edilmektedir. 4. Türk hukukunda yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin hükümler 5718 sayılı Kanun'un İkinci Kısmının İkinci Bölümünde düzenlenmiştir. Kanun'un 50 ilâ 57 nci maddeleri arasında "tenfiz", 58 ile 59 uncu maddelerinde ise "tanıma" hükümlerine yer verilmiştir. 5. Bilindiği üzere 5718 sayılı Kanun hükümlerine göre tanıma ve tenfiz şartları; ön koşullar ve esasa ilişkin koşullar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/840 Esas KARAR NO : 2024/382 DAVA : Tanıma Ve TenfizDAVA TARİHİ : 09/12/2022 KARAR TARİHİ : 06/06/2024 Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde,: ... Federasyonu’nda kurulu davacı müvekkil ... ile ...’nde kurulu davalı ..., 12.09.2018 tarihinde sözleşmede belirtilen ekipmanlar için ... nolu tedarik sözleşmesini kurmuşlardır. Davacı, sözleşme çerçevesinde yükümlü olduğu 38,000 Euro tutarındaki ön ödemeyi ve daha sonra akreditif ile yapılan ödemeler dahil toplam 76,000 Euro tutarındaki ödemeyi gerçekleştirmiştir. Ancak davalı sözleşme uyarınca yükümlü olduğu işleri yerine getirmediği için müvekkil sözleşmeyi feshetmek ve yaptığı ödemelerin iade edilmesi talebiyle ... Ticaret Mahkemesine başvurmuştur. ... Ticaret Mahkemesinde görülen ... esas numaralı davanın kesin hükmü 09.12.2021 tarihinde verilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dosyanın ve icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı tarafından tanıma tenfiz davasında alınan ihtiyati haciz kararına istinaden davacılara 89/1 haciz ihbarnamelerinin gönderildiği, şikayetçilerin 89/1 haciz ihbarnamelerine itirazları üzerine, davalı alacaklı vekilinin talebi üzerine icra müdürlüğünce 28.10.2020 tarihinde İİK 120/2 maddesi gereğince yetki belgesi verilmesi talebinin kabulüne karar verildiği, davalı alacaklı ve davacılar arasında arabuluculuk sürecinin 11.11.2020 tarihinde başladığı, 17.12.2020 tarihinde arabuluculuk görüşmesinin sonlandığı, davacıların 03.12.2020 tarihinde icra müdürlüğüne başvurarak alacaklı lehine düzenlenen yetki belgesinin iptalinin talep edildiği, 04.12.2020 tarihli müdürlük kararıyla talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır....
Kanunun 50 ilâ 57.maddeleri “tenfiz” e, 58 ile 59.maddeleri ise “tanıma”ya ilişkindir. 5718 sayılı Kanunun; “Tenfiz Kararı” başlıklı 50.maddesinin 1.fıkrasında:“Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.” “Tenfiz İstemi” başlıklı 52.maddesinin 1.fıkrasının 1.cümlesinde:“Kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir..”...
Yabancı ilamla ilgili tanıma veya tenfiz kararı verilmedikçe veya bu yönde açılan dava reddedildiği takdirde, o ilam, Türkiye’de hukuki sonuç doğurmaz ve taraflar boşanmış sayılamazlar. Tanıma tenfiz kararı verildikten sonra, eşler yabancı mahkemenin boşanmaya ilişkin verdiği kararın kesinleştiği tarihten itibaren boşanmış sayılırlar. Maddi hukuka ilişkin 5718 sayılı Kanun ile getirilen bu düzenleme, özellikle miras hukuk ve aile hukuku bakımından önemli haksızlığı gidermiş ve boşluğu doldurmuştur. Ancak unutulmaması gereken ayrıntı, yabancı mahkemelerce verilen hükümle sağlanan haklardan Türkiye'de yararlanmak için, tanıma tenfiz kararının alınmasının gerekliliğidir. Başka bir anlatımla yabancı mahkemenin verdiği kesinleşmiş kararla sağlanan haktan, ancak Türkiye'de tanıma tenfiz kararının alınmasından sonra yararlanılabilir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, vesayete ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi istemine ilişkindir. Davaya konu istem, yabancı mahkeme kararının tanınmasına ve tenfizine ilişkin bulunmaktadır. Yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)’un ikinci kısmının ikinci bölümünde düzenlenmiştir. Kanunun 50 ilâ 57. maddeleri tenfize, 58 ile 59. maddeleri ise tanımaya ilişkindir. 5718 sayılı Kanun'un; “Tenfiz Kararı” başlıklı 50. maddesinin 1. fıkrası uyarınca: “Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.” “Tenfiz İstemi” başlıklı 52. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesine göre; “Kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir.”...
Sözü edilen düzenlemede; yabancı mahkemelerce verilen boşanma kararları için Türk mahkemelerince tenfiz veya tanıma kararı verilip, tanıma ve tenfiz kararının kesinleşmesi halinde; boşanma tarihinin tanıma ve tenfiz kararının kesinleşme tarihi değil; yabancı mahkemece verilmiş olan kararın kesinleşme tarihi olacağı kabul edilmiştir. Aynı Yönetmeliğin 157.maddesinde: "(1)… ….Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun hükümleri uyarınca, yabancı devlet mahkemelerinden verilen ve ilgili devletin kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların işleme konulabilmesi için, yetkili Türk mahkemesince tenfiz edilmesi veya tanınması zorunludur. (2) Devletimizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin bu konudaki hükümleri saklıdır." düzenlemesi yer almaktadır. Bu hükme göre de, yabancı mahkeme kararlarının Nüfus Müdürlüklerince işleme konulabilmesi için, yetkili Türk Mahkemesince tenfizi veya tanınması gerekmektedir....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, mahkemenin yetkili olmadığını, dosyanın yetkili Ankara Mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, Alman Mahkemesinde görülen dava sırasında davalının cezaevinde hükümlü olarak kalmakta olduğunu, Türk Medeni Kanununa göre hükümlülere vasi tayini yapılmadan haklarında dava görülmesinin mümkün olmadığını, davalının Alman Mahkemesinde görülen davada vasi tayin edilmeden davayı devam ettirmek zorunda kaldığını, kendisini yeterince savunamadığını, Alman Mahkemesinin vermiş olduğu kararın Türk Medeni Kanununa aykırı olmasından dolayı, mahkeme kararının tenfizi ve tanınmasının mümkün olmadığını, tanıma ve tenfiz davasının şartları MÖHUK 54.maddede belirli olarak sayıldığını, tanıma ve tenfiz davasının şartlarının; mütekabiliyet, kamu düzenine aykırı olmamak, savunma hakkının ihlal edilmemiş olması, münhasır yetkiyi aşmamak şeklinde olduğunu, her ne kadar dava konusu olay, tanıma ve tenfiz davasının şartlarını...
tahkim kararında lehine hükmedilen tutara kadar davalıların mal varlığı ile üçüncü kişiler nezdindeki hak ve alacakları üzerinde ihtiyati haciz kararı tesis edilmesini talep ederek, davanın kabulüne tahkim kararının hüküm bölümünde tesis edilen 1.,2.,3.,4.,5.,6.,7.,8., ve 12 maddeleri ile tesis edilen kararların tenfiz edilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir....
Kanunun 50 ilâ 57.maddeleri “tenfiz” e, 58 ile 59.maddeleri ise “tanıma”ya ilişkindir. 5718 sayılı Kanunun; “Tenfiz Kararı” başlıklı 50.maddesinin 1.fıkrasında: “Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.” “Tenfiz İstemi” başlıklı 52.maddesinin 1.fıkrasının 1.cümlesinde: “Kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir..”...