Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

etmesi gerektiğini, takibe konu faturanın müvekkilinin bilgisi dışında düzenlenmiş ve kötü niyetli olarak takibe dayanak yapılmış olması nedeniyle ve takibin bu haliyle devam etmesi halinde müvekkilin telafisi imkânsız zararlarla karşı karşıya kalacak olması göz önünde bulundurularak HMK’nun 209.maddesi ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilerek takibin durdurulmasına karar verilmesini, aksi kanaat hasıl olması halinde uygun görülecek bir teminat karşılığında takibin durdurulmasına karar verilmesini, müvekkil firmanın takibe dayanak faturadan ve içeriğinden bilgisinin olmaması ve malın teslim edilmemiş olaması sebebiyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, haksız ve kötü niyetli takipten dolayı davalı taraf aleyhine, müvekkil lehine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini taleple dava ettiği anlaşılmıştır....

İşbu itirazın iptali davası feriler yönünden açılmış olup esasa girilmiştir. Yargıtay 19 HD . 12/03/2018 tarih 2016/20126 esas 2018/1165 karar sayılı ilamında'' Borçlu tarafından takipten sonra ve davadan önce asıl borç ödenmiş ise de itiraz sonucu takip tamamen durmuş olmakla, icra giderleri, vekalet ücreti ve faiz vs. yönünden duran takibin devamı için itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar vardır. Ne var ki, bu feri taleplere ilişkin hesaplamalar kararın infazı aşamasında icra müdürlüğünce yapılacak kapak hesabıyla yerine getirilir. Bu durumda mahkemece davaya konu borç fer'ileri ile ilgili rakam ve miktar belirtilmeksizin yalnızca alacak kalemlerinden bahisle itirazın iptali ve takibin devamına karar vermekle iktifa edilmesi gerekirken bilirkişiye hesap yaptırılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

"İçtihat Metni"Dava, davacının borçlu olmadığının tespiti ile hakkında yürütülen icra takibinin iptali ve kötüniyet tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir....

    . - K A R A R - Davacı, davalı banka ile akdedilen Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca kullandırılan kredi borcuna karşılık muhtelif tarihlerde ödeme yaptığını, davalı banka tarafından aleyhine kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun tahsili için icra takibine girişildiğini, takipten önce yapılan ödemelerin dikkate alınmadığını, icra takibinin kismi itiraz üzerine durduğunu, takibin itiraz edilmeyen kısım alacak yönünden devam ettiğini, faiz oranlarının fahiş olduğunu ileri sürerek icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı hakkında girişilen icra takibinin kısmi itiraz sonucu durduğunu, davacının müvekkil bankaya borcunun bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

      Özel Dairece, ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğünün borçlu tarafından ileri sürülmediği ve tebliğ işleminin de usulüne uygun yapıldığı kabul edilerek, yasal süre geçirildikten sonra yapılan itirazın süre aşımı nedeniyle reddi gereğine işaretle hüküm bozulmuş; Mahkeme ise, borçlunun takipten haricen haberdar olduğu yönündeki beyanının tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasını da içerdiği ve ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğu gerekçeleriyle önceki kararında direnmiştir. Görüldüğü üzere; borçlu tarafından borcun itfa edildiği gerekçesiyle takibin iptali istemiyle yapılan itirazda, tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin iddianın varlığı Mahkemece kabul edilmiş olmasına karşın, Özel Daire'ce ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğünün iddia edilmediği benimsenmiştir....

        Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki yararın bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir....

          Gerçekten de, esas haktan feragatın açık bir şekilde yapılması gerekli olduğundan, dava konusu olayda davacı Banka tarafından hakkın özünden değil, sadece takipten feragat edildiği anlaşılmakta olup, takipten feragat, asıl haktan da feragat anlamında değildir. Başka bir ifade ile, takipten feragate rağmen esas hak, hukuki varlığını korumaya devam ettiğinden, alacaklı, alacağının tahsili için dava veya yeniden icra takibi yoluna başvurabilir. Nitekim, bu halde, borçlu hakkında daha önce başlatılan takip, “takipten feragat” nedeniyle sona erdiğinden, ortada mükerrer bir takip söz konusu olmadığı gibi, böyle bir durumda alacağın tahsili için borçlu hakkında yeniden takip yapılmasını önleyen bir yasa hükmü de mevcut değildir....

          Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davalının davacıya kooperatif üyesi olmasından kaynaklı toplamda 9.561,68 TL borcu olduğu, davalının elektrik borcuna istinaden takip tarihinden sonra ancak dava tarihinden önce 05.10.2012 tarihinde kooperatif hesabına 2.750,00 TL ödeme yaptığı ve bu ödemenin kooperatif hesaplarında yer aldığı, ödenen bu tutarın düşülmesi neticesinde davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 6.811,68 TL yönünden iptaline, takibin bu yönden devamına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, alacak likit olmadığından ve şartlar oluşmadığından icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir....

            in itiraz ederek takibi durdurduğunuı itirazın kaldırılması veya iptali davası açılmadığını, ikinci kez takip başlatılamayacağını, diğer borçlu ... yönünden ise, ödeme emri tebliğ edilmeyen ilk takibin halen derdest olduğunu onun hakkında da yeni bir takip başlatılamayacağını ileri sürmüştür. Mahkemece, ... hakkındaki ilk takip durmuş olup, ilk takibe ilişkin itirazın kaldırılması veya iptali istenirse derdestlik veya ödeme itirazında bulunulabileceğinden, ...'e ise tebligat yapılamayıp dosya işlemden kaldırılmış olduğundan davanın reddine karar verilmiştir. İlk takipten açıkça feragat edilmeksizin aynı alacak için yeni bir takip yapılamaz. Borçlulardan ...'e ilk takipte ödeme emri tebliğ edilememiş ise de yeniden ödeme emri tebliği istenilip takibe devam olunması olanaklıdır. Bu durumda birinci takipten açıkça feragat edilmeden yapılan ikinci takip mükerrerdir....

              Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, davalının ticari defter ve kayıtları ve dosya incelenerek taraflar arasındaki ticari ve akdi ilişkinin tespiti, cari hesap alacağının konusunu oluşturan davacı faturalarının davalının defterlerinde kayıtlı olup olmadığının tespiti ile davacının davalıya borçlu olup olmadığı konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, ... 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin ...Talimat dosyasında Mali Müşavir ...'...

                UYAP Entegrasyonu