Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı alacağın davalı borçluya parça parça verilen borçtan kaynaklı olduğunu, bu borç verme işlemi neticesinde davalı borçlu aleyhine dava konusu 01.04.2009 tanzim, 30.06.2010 ve 15.12.2010 vadeli senetler düzenlendiğini beyan etmiştir. Senet borcunun ödenmemesi sebebi ile davalı borçlu aleyhine Eyüp 2. İcra Müdürlüğü’nün 2011/90 sayılı dosya ile icra takibi yapıldığı, davalı borçlu tarafından takibe itiraz edilmediği, takibin kesinleştiği, davalı borçlu tarafından söz konusu takip aleyhine menfi tespit davası da açılmadığı anlaşılmıştır. Bozma hükmünde davacı alacaklının ve davalı borçlunun ticari defterlerinin incelenmesi gereğine işaret edilmiştir....

    sayılı dosyası nedeni ile Davasının kabulü ile, takipten kaynaklı davalıya borçlu olmadığının tespitine, 1-B –Davacı tarafça mükerer takibin haksız ve kötüniyetle yapıldığı ispatlandığından takip konusu alacak olan 25.233,25 TL’nin %20 si oranında tazminatın İİK madde 72/5 gereğince davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-A-Davacının Kayseri ... İcra Dairesi’nin ... sayılı takip dosyası nedeni ile açmış olduğu davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, davacının söz konusu takip nedeni ile davalıya 16.835,68 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-B- Kayseri ......

      Diğer yandan birleştirilen menfi tespit davasında ise birleşen davacı dava dilekçesinde aleyhinde yapılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte borçlu olmadığının tespitini istemiş olup, talebin sonuç kısmında ise şimdilik 10.000,00 TL ile borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Bu durumda öncelikle birleşen davacıya davasındaki asıl talebi açıklattırılıp, takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep ediyor ise takip miktarı dikkate alınarak harç ikmali tamamlanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi de isabetsizdir.” gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir....

        -KARAR- Davacı vekili, davalı bankanın müvekkili aleyhine, haksız icra takibine giriştiğini, takibin dayanağı genel kredi sözleşmesini müvekkiline vekaleten ....'ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını oysa müvekkilinin kefil olarak yetkisini taşıyan bir vekaletname vermediğini ileri sürerek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile % 20 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, duruşmada davacı hakkındaki takipten feragat edildiğini, davanın konusuz kaldığını, davacının tazminat ve yargılama gideri talebinin yerinde olmadığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davalı dava açılmasına sebebiyet vermediğinden aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığı gerekçeleriyle taraf vekillerinin 28.04.2015 tarihli beyanları ve... İcra Müdürlüğü'nün ......

          -TL.sının tahsilini temin bakımından, 22.01.2021 tarihinde, davalı / borçlu taşıtan aleyhine icra takibine girişildiğini haksız itirazda bulunulduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin aynen devamına ayrıca icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiştir. İlgili yerlere müzekkereler yazılmış, cevabi yazılar dosya arasına alınmıştır. Dosya kapsamı itibari ile bilirkişi incelemesi yapılmış, alınan rapor ile 2020 tarihi itibarı ile davacı şirketin, davalı taşıtandan 185.547,24.-TL sı tutarında alacaklı olduğunu gösterir TABLO yapılmış, 29.01.2021 tarihinde 192.163,81.-TL sı tutarında icra takibine girişilmesine ilişkin muavin defter dökümü / hesap ekstresi ile aradaki 6.616,80.-TL tutarındaki farkın, davalı borçlu şirketin 01.10.2020 tarihinde yaptığı ödemeden kaynaklı olduğu beyan olunmuştur. GEREKÇE: Uyuşmazlığın konusunun itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, takibin dayanağının ise taşıma ücreti faturalarına ilişkin olduğu anlaşıldı....

            Sayılı dosyası ile itirazın iptali davasının açıldığını, işbu davanın davalı yanca takipsiz bırakıldığını, akabinde aynı faturalar işbu kez davalı şirket üzerinden İstanbul 30. İcra Müdürlüğü 2018/33616 E. Ve 2018/33617 E. Sayılı dosyaları ile takibe koyulmuş ve usulsüz yapılan tebligat sebebiyle müvekkili aleyhinde başlatılan haksız takibin kesinleştiğini, mükerrer olarak yapılan takibin iptaline, davalıya borçlu olmadığının tespitine, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir....

            İlk derece mahkemesince, iddia savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafından davanın ön inceleme aşaması tamamlanmadan önce kabul edildiği bildirilerek buna göre hüküm kurulmasının talep edildiği, duruşmada alınan davalı vekili beyanlarının cevap dilekçesindeki kabul beyanı ile tam olarak örtüşmediği, davacı aleyhine başlatılan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu, sehven davacı aleyhine takip başlatıldığının anlaşılması halinde takipten feragat edilebilecekken böyle bir uygulamaya gidilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne davacının icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatına karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

              Davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine devre tatil üyelik sözleşmesinin iptali, sözleşme kapsamında ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte geri ödenmesi, sözleşme kapsamında imzalatılan senetler yönünden borçlu olmadığının tespiti istemi ile açılan Eskişehir Tüketici Mahkemesinin 2021/532 Esasında kayıtlı davada yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile ... devre tatil sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile iptaline, bu sözleşme çerçevesinde ödenen 17.514,00 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davacıya ödenmesine, bu sözleşmeler çerçevesinde tanzim edilen senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiği, icra takibinin konusunu kararda hükmedilen alacak, yargılama gideri ile vekalet ücreti alacağının oluşturduğu, takibe dayanak kararın takip tarihi itibari ile kesinleşmediği tartışmasızdır....

              Sayılı 18/01/2012 tarihli; 'Davacı borçlunun borçlu olmadığını ileri sürerek ilamsız takibe itiraz etmesi, ancak takibin durmasını sağlamakta olup icra takibini ortadan kaldırmamaktadır. Takibin iptali ise eldeki davanın açılmasından sonra gerçekleşen bir sonuçtur. Bu nedenle davacının takibe konu icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti açısından dava açmakta hukuki yararı vardır.' şeklindeki kararı ile aynı doğrultuda Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 02/06/2016 tarih 2015/6218 - 2016/3416 E.K. Sayılı kararlarında da menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunduğuna işaret edilmektedir....

                E. sayılı dosyasında takipten sonra davalı yanca yapılan asıl alacağa yönelik ödeme nedeniyle asıl alacak dışındaki feri nitelikteki kalemlere ilişkin itirazın iptali talebi ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Borçlu tarafından takipten sonra ve davadan önce asıl borç ödenmiş olsa dahi; itiraz sonucu takip tamamen durmuş olmakla, icra giderleri, vekalet ücreti ve faiz vs. hususlar yönünden duran takibin devamı için itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar vardır. İcra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Dolayısıyla, takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödemeler yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır. Nitekim aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 12.11.2003 gün ve E:2003/19-589, K:2003/645 sayılı ilamında da benimsenmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu