İİK'nun 62/1. maddesinde; "İtiraz etmek isteyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. İtiraz, takibi yapan icra dairesinden başka bir icra dairesine yapıldığı takdirde bu daire gereken masrafı itirazla birlikte alarak itirazı derhal yetkili icra dairesine gönderir; alınmayan masraftan memur şahsen sorumlu olur" hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; borçlunun ileri sürdüğü hususlar genel haciz yolu ile takipte itiraz niteliğinde olup, İİK'nun 62/1. maddesi uyarınca bu itirazın ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra müdürlüğüne yapılması gerekir. İcra müdürlüğü yerine icra mahkemesine yapılan itiraz fuzuli olup, hukuki sonuç doğurmaz. O halde mahkemece, takip şekli itibariyle borçlunun isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
A.Ş., borçlusunun ... olduğu, takip çıkışının 5.332,79-TL olan ilamsız takip olduğu, düzenlenen örnek 7 nolu ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine yapılan itiraz ile takibin durdurulmasına karar verildiği ve yasal süre içerisinde mahkememizde menfi tespit davası açıldığı anlaşılmıştır. Antalya Genel İcra Dairesinin ... Esas sayılı takip dosyasının Uyap Çıktılarının İncelenmesinde; alacaklısının ... ... A.Ş., borçlusunun ... olduğu, takip çıkışının 10.119,87-TL olan ilamsız takip olduğu, düzenlenen örnek 7 nolu ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine yapılan itiraz ile takibin durdurulmasına karar verildiği ve yasal süre içerisinde mahkememizde menfi tespit davası açıldığı anlaşılmıştır....
İcra Müdürlüğü'nün 2018/22673 esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin müvekkiline 29/08/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, takip dosyasına yasal süre içerisinde itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, alacaklı vekilinin yetki ve borca itiraz dilekçesine istinaden dosyanın Develi İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, takibin durmuş olmasına rağmen Develi İcra Müdürlüğü tarafından müvekkili aleyhine yeniden ödeme emri gönderildiğini, dosyada vekil olması nedeni ile ödeme emrinin vekil olarak kendilerine çıkartılması gerekirken müvekkiline çıkartıldığını, müvekkilinin 15/10/2020 tarihinde durumu kendisine haber vermesi üzerine haberdar olduğundan bahisle ödeme emrinin tebliğ tarihinin 15/10/2020 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini belirterek yapılan usulsüz tebligat nedeni ile 15/10/2020 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesine, itirazın reddi ile takibin durdurulmasına, karşı tarafın % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine...
Davacı taraf dava dilekçesinde, icra takibinin ve icra emrinin iptalini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu, davanın kısmen kabulü ile, ödeme emri iptal talebinin reddine, icra emrinin düzeltilmesine dair karar verilmiştir. Davacı taraf istinaf başvurusunda, "kıdem tazminatına yönelik bir itirazlarının bulunmadığını, bu yönden ret kararı verildiğini, takip sonrası faizin düzeltilmesi için icra emri ve takibin iptali gerektiğini, davanın tam kabulünün gerektiğini, ayrıca kabule göre yargılama gideri ve vekalet ücretinin aleyhlerine hükmedilemeyeceğini" ileri sürmüştür. Ancak, dava dilekçesinde, işletilen faize itiraz talebi ile birlikte, brüt ücretler üzerinden takip başlatıldığı da ileri sürülerek açıkça, takibin ve icra emrinin iptal edilmesi talebinin de mevcut olduğu görülmektedir. Bu durum karşısında mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur....
DAVA Şikayetçi alacaklı şikayet dilekçesinde; davalı borçlu hakkında başlattıkları genel haciz yoluyla ilamsız takipte, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu tarafından İcra Müdürlüğüne verilen dilekçede borca itiraz beyanında bulunulmadığını, “... Karargahların Statüsüne dair Protokol”ün ilgili hükmünü dayanak göstererek takibin durdurulmasını talep ettiğini, dilekçe içeriğinde itiraz iradesinin bulunmadığını, bahsi geçen protokol hükmünün ... Karargahın malları ve parası hakkında haciz uygulanamayacağına ilişkin olduğunu, anılan protokol hükmü doğrultusunda davalı borçlunun mallarına ve parasına haciz işlemi uygulanmadığı müddetçe takip başlatılmasında bir usulsüzlük bulunmadığını, takip dosyasında uygulanmış bir haczin bulunmadığını ileri sürerek İcra Müdürlüğünün “takibin durdurulmasına ilişkin işleminin iptali" ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı borçluya, şikayet dilekçesi tebliğ edilmemiş, cevap dilekçesi sunulmamıştır. III....
İstinaf Sebepleri Alacaklı istinaf başvurusunda; borçlunun takibe itiraz dilekçesinde ödeme emrinden haberdar olduğunu belirttiğini, ödeme emri tebliğ edilmese bile borçlunun itirazı kabul edilerek takibin durdurulmasına karar verilebileceğini, takibin durdurulması ile zaten ödeme emrinin tebliğinden beklenen faydanın sağlanıldığını, borçlunun kötüniyetli olduğunu hem ödeme emrinden haberdar olduğunu bildirip hemde takibin kesinleşmediğinden bahisle şikayete gelmesinin kötüniyetli olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İİK 62/1 maddesi gereğince itiraz süresinin ödeme emrinin tebliği ile başlayacağını, davacıya ödeme emrinin tebliğ edilmemesi nedeniyle daha önce yapılan itirazın geçersiz olması nedeniyle takibin devamına yönelik Antalya 2....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince "Tüm dosya kapsamı incelendiğinde;davalının ikinci gönderilen ödeme emrinin tebliğinden itibaren süresinde itiraz ettiğinden takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüşse de, icra dosyasında alacaklının borçluya ikinci kez ödeme emrinin tebliğ edilmesine ilişkin talebinin bulunmadığı, bu hali ile ilk yapılan ödeme emri tebliği geçerli olup, davalının bu ödeme emrinin tebliğinden sonra süresinde itiraz hakkını kullanmadığı, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmesinin hatalı olup, icra müdürlüğünün ikinci bir ödeme emri çıkarmış olmasının davalıya yeni bir itiraz süresi ve hakkı tanımayacağı anlaşıldığından şikayetin kabulü ile, İstanbul Anadolu 22. İcra Müdürlüğünün 2020/14304 Esas sayılı icra dosyasından verilen 10/09/2020 ve 30/09/2020 tarihli müdürlük kararlarının kaldırılmasına, icra takibinin devamına" dair karar verildiği görülmüştür....
Kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takipte itiraz ve şikayeti düzenleyen İİK.'nun 172. maddesinde; “Ödeme emrine itiraz veya şikayet etmek istiyen borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde her türlü itiraz veya şikayetini sebepleri ile birlikte diğer tarafa tebliğ edilecek nüshadan bir fazla dilekçe ile icra dairesine bildirmeye mecburdur. Bu dilekçenin bir nüshası derhal alacaklıya tebliğ olunur.” denilerek itiraz ve şikayetin ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde icra dairesine bildirilmesi gerektiği açıklanmıştır. İİK.'nun 173. maddesinde de itiraz ve şikayet olunmaması hali düzenlenmiştir. Somut olayda; kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takipte borçlu mahkemeye başvurarak sair şikayeti ile birlikte imzaya itiraz iddiasında bulunmuş olup anılan itiraz ve şikayetlerin takip yoluna göre İİK.'nun 172. maddesi gereğince icra dairesine yapılması gerekir....
İİK'nun 62. maddesi gereğince; itiraz etmek isteyen borçlu, itirazını ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. Öte yandan itirazın süresinde yapılıp yapılmadığı ve geçerli bir itiraz olup olmadığı itirazın kaldırılması aşamasında mahkemece re'sen nazara alınmalıdır. İcra müdürlüğünce takibin durdurulmasına ya da devamına yönelik bir karar verilip verilmemesinin önemi yoktur. Ayrıca geçerli bir itirazdan söz edebilmek için başvurunun itiraz iradesini kapsaması gerekir. Başvurunun itiraz iradesini kapsamaması, dolayısıyla geçerli bir itiraz olmaması halinde, icra müdürlüğünce takip durdurulmuş olması, alacaklıya itirazın kaldırılmasını isteme hakkı vermez....
İİK’nun 269/2. maddesi hükmü gereğince ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde itiraz sebeplerini aynı Yasa’nın 62. maddesi hükümleri dâhilinde icra dairesine bildirmeye mecburdur. Somut olayda; icra takip dosyası içeriğinden anlaşılacağı üzere ödeme emrinin borçlu şirkete 10.02.2021 tarihinde tebliğ edildiği, itirazın 22.02.2021 tarihinde yapıldığı görülmekte olup, İİK’nun 62. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz yapılması gerekirken yasal süre geçtikten sonra yapılan itiraz takibi durdurmaz. Bu durumda icra takibi kesinleşmekle birlikte, geçerli bir itiraza dayalı olmadığından hukuki yarar bulunmayan itirazın kaldırılması talebinin kabul edilmesi doğru değildir....