Şti., ile ipotekli taşınmaz malikleri Muammer Erkan Eratalay ve T1 aleyhine, toplam 381.619,76 TL asıl alacak ve ferilerinin tahsili amacıyla, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığı, örnek no 6 icra emrinin davacıya 28/09/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafından 27/01/2020 tarihinde takibin ve icra emrinin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince davanın kabulü ile icra emrinin iptaline karar verildiği, davacı tarafından, davalının kabul beyanında bulunduğu ve dava dilekçesinde takibin iptali talep edildiğinden takibin iptaline karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın kaldırılması talep edilmiştir....
Hal böyle olunca, ödeme emri normal yolla tebliğ edilmemiş olsa bile, davalı vekilinin 16/07/2007 tarihinde ödeme emrinin içeriğini öğrendiğini ve bu tarihte itiraz hakkı doğduğunun kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamak amacıyla alacaklı tarafından dava açılmasında hukuki yarar bulunduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, dava konusu banka kredi kartı sözleşmesinin, ihtarın ve takibin 5464 sayılı yasanın yürürlük tarihinden önceki tarihleri taşıması ve anılan yasanın 24. maddesi hükmünün geçmişe şamil olacağı konusunda yasal bir düzenleme bulunmaması nedeniyle bu yöne ilişkin ret gerekçesi de kabul şekli itibariyle isabetsizdir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. Aslı gibidir. Karşılaştırıldı....
mahkemesince takibin iptali olarak yorumlanmasının doğru olmayacağını, bu nedenle mahkemece verilebilecek kararın ödeme emrinin iptali olduğunu, taraflarına karşı ikame edilen bir davada, İstanbul 22.İcra Hukuk Mahkemesi 2019/863 E....
İcra Müdürlüğü'nün 2017/18137 Esas sayılı Takip dosyası ile icra takibi başlattığı borçlu davalı T3'ye ödeme emrinin 30.09.2017 tarihinde, borçlu davalı T4'e ödeme emrinin 04.10.2017 tarihinde tebliği edildiği ve davalı Yeşim tarafından kendisine yapılan ödeme emrinin tebliğinden bir gün önce davacı yönetimin hesabına 03.10.2017 tarihinde 10.000,00 TL banka havalesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalıların dava konusu bağımsız bölümün maliki ve kiracısı olmaları nedeniyle sitenin ortak gider borcundan müştereken ve müteselsilen sorumlu olmalarından kiracı Yeşim'in yaptığı ödeme geçerlidir. Eldeki davada bahse konu alacağın davalı T4 tarafından ödendiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya ödeme emri tebliğ edilmesine rağmen ödeme emrine itiraz etmediğini ve mirasın reddi kararını dosyaya sunmadığını, davacı mirasçı hakkındaki takibin kesinleştiğini, mirasın reddi kararının ödeme emrinin tebliğinden ve takibin kesinleşmesinden önce alınmış bir karar olduğunu, ödeme emrinin tebliğinden ve takibin kesinleşmesinden önce miras reddedildiğinden takibin iptali şartlarının oluşmadığını, davacı aleyhinde birden fazla icra takibi olmasına rağmen davacının hiçbir dosyaya mirasın reddi kararını sunmadığını, bu durumda müvekkilinin mirasçıların mirası reddettiklerinden haberdar olmasının beklenemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
verildiğini belirterek, ödeme emrinin iptalini, takibe ve borca itirazlarının kabulüyle takibin iptaline karar verilmesini istemiştir....
Şti’nin idari para cezası borçlarından dolayı davacıya 506 sayılı Yasanın 89’nci maddesi kapsamında ödeme emri gönderildiği, 31.05.2012 tarihli Kurum yazısında da şirket ortaklarına ödeme emri düzenlendiğinin belirtildiği, davacının gönderilen ödeme emrini 28.06.2011 tarihinde tebliğ aldığı ve yasal süresi içerisinde ödeme emrinin iptali istemli iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. 5510 sayılı Yasanın 88’inci maddesinin 16’ncı fıkrasında “Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır.” hükmü kapsamında Kurumca idari para cezasının tahsili için takip başlatıldığı ve ödeme emri düzenlenerek davacıya gönderildiği anlaşılan davaya konu olayda, aynı maddenin 19’uncu fıkrasında belirtilen “Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların...
Bu nedenle İİK'nın 149. maddesi uyarınca alacaklı tarafça ibraz edilen belgeler çerçevesinde ödeme ya da icra emrinden hangisinin düzenleneceğini belirleme yetki ve görevi verilen icra müdürlüğünün dayanak belgelere aykırı şekilde icra emri düzenlemesi halinde takibin iptaline değil hatalı şekilde düzenlenen icra emrinin iptaline karar verileceğinden Mahkemece icra emrinin iptali ile yetinilmesi, takibin iptali talebinin reddi kararı usul ve yasaya uygundur. Diğer taraftan her ne kadar takip dayanağı belge ilamlı takip yapılmasına uygun değil ise de, neticede takip ilamlı takip olup takibin şekline göre alacaklının her yer icra dairesinde takip başlatması mümkün olduğundan Mahkemenin borçlunun icra dairesinin yetkisine itirazının reddine dair kararı yerindedir. Ayrıca icra emrinin iptalinden sonra borçluya bu kez ödeme emri tebliğ edilmesi zorunlu olup, az yukarıda yazılı olduğu üzere borçlunun icra dairesinin yetkisine yasal süresi içerisinde itiraz etmesi mümkündür....
İtirazın iptali davalarında, dava şartlarından biri de usulüne uygun ödeme emrinin tebliği üzerine borca itiraz edilmesidir. Somut olayda yetkisizlik itirazı ve alacaklı vekilinin talebi üzerine dosyanın geldiği ----- davalı borçluya davadan önce ödeme emri çıkarılmamıştır. İtirazın iptali davalarında HMK 114/2 gereği usulüne uygun gönderilmiş ödeme emri ve bu ödeme emrine karşı süresinde itiraz edilmiş olması dava şartıdır ve bu dava şartı giderilebilir bir dava şartı değildir....
Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde;konuya ilişkin Yargıtay 12.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2008/21479 E.2009/1633 K.sayılı ilamında ,"Takip talebine belge aslının onaylı örneği yada aslının eklenmesi ve icra dairesine sunulması gerektiğini,ancak alacaklının bu hükmü yerine getirmemesi halinde borçlunun şikayet yoluyla ödeme emrinin iptalini isteme hakkının olduğu,bu konuda borçlunun süresinde ilgili merciye şikayeti olmadığında artık bu eksikliğin itirazın kaldırılması davasında nazara alınamaz"şeklinde belirtildiğini,buna göre davada borçlunun ödeme emrinin iptali konusunda bir başvurusu olmadığı gözetilerek esas hakkında karar verilmesi gerekirken ,mahkeme tarafından davanın usulden reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir....