Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2021/47 Esas 2021/430 K. sayılı, 10/12/2021 tarihli ilamı ile 11/04/2022 tarihinde başlatılan ilamlı icra takibi olduğu, icra emrinin borçlular vekiline 17/04/2022 tarihinde tebliğ edildiği, takibin derdest olduğu anlaşılmıştır. İİK'nın 363. ve sonraki maddelerinde, icra mahkemesince verilecek kararlardan kanun yoluna başvurulabilecek olanlar belirlenmiş, bunların infaz edilebilmesi için kesinleşmesi gerektiğine ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. Bir başka deyişle, icra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesi zorunlu değildir. Somut olayda, dava konusu Salihli 1. İcra Müdürlüğü'nün 2021/23409 Esas sayılı takibinin Salihli İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/411 E. 2022/121 K. sayılı kararı ile iptal edildiği tartışmasızdır. İcra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesi zorunlu olmadığından, Salihli 1. İcra Müdürlüğü'nün 2021/23409 Esas sayılı takibinin iptaline karar verilmesi karşısında, alacaklının Salihli 1....
Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklının, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat konulu ilama dayalı olarak, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak üzere Yargıtay bozma ilamı sonrasında verilen ilamdan kaynaklanan alacaklarının tahsili için icra müdürlüğüne yaptığı 05.08.2019 tarihli taleple; borçluya icra emri gönderilmesini talep ettiği, icra müdürlüğünün aynı tarihte verdiği kararla 2972 sayılı Kanunun 14. maddesi gereğince ilamın kesinleşmesi gerektiğini belirterek istemi reddettiği, alacaklının icra mahkemesine başvurusunda icra müdürlüğünün söz konusu ret kararının iptalini istediği, İlk Derece Mahkemesi’nce takibin dayanağının imar...
Bir başka ifadeyle, meskeniyet şikayeti, şahsi hak niteliğinde olup; iddiada bulunan kişinin ihtiyacı ve haczedilen meskenin bu şahsın haline münasip olup olmadığı araştırılarak sonuçlandırılması gerekir. Bu nedenle, haczedilmezlik şikayetinin incelenmesi sırasında şikayetçi borçlunun ölümü halinde mirasçılarının yargılamayı sürdürmeleri mümkün değildir. Öte yandan, borçlunun ölümü ile İİK'nun 53. maddesi uyarınca; alacaklı tarafından takibin mirasçılara yöneltilmesi ve bu konuda muhtıra tebliğinden sonra, mirasçılar haczin kendilerine tebliğ tarihinden ya da öğrenmeleri halinde bu tarihten itibaren İİK'nun 16/1. maddesinde ön görülen yasal yedi günlük sürede İİK'nun 82/12. maddesi uyarınca kendileri adına haczedilmezlik şikayetinde bulunabileceklerdir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;Davacının davasının KABULÜNE, Takibe dayanak çekin takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımına uğramış bulunması nedeniyle davacı yönünden İCRANIN GERİ BIRAKILMASINA, Maaş haczinin kaldırılması TALEBİNİN REDDİNE, karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, takibin kesinleşmesi sonrası zamanaşımı hukuki nedenine dayalı icranın geri bırakılması istemine ilişkindir. Karar yalnızca davalı tarafından istinaf edilmiş olup, istinaf incelemesi istinaf edenin sıfatına göre istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılacaktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine karşı borçlunun, ödeme emri tebligatının usulüne uygun yapılmadığını ve anılan tebligattan 25.11.2014 tarihinde haberdar olduğunu iddia ederek, usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte takibin kesinleşmesinden önceki döneme ait zamanaşımı itirazında bulunduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, borçlu adına çıkarılan örnek 10 numaralı ödeme emrinin ''muhatabın yazılı adresine gidildi, adreste ikamet etmesine rağmen yazılı adresin o an kapalı olması nedeni ile komşusu ... Soruldu....
İstinafa konu kararın takibin iptaline dair olduğu, takibin kesinleşmesinden sonraki evrede zaman aşımı iddiasında yapılan incelemede 09/06/2010 ile 26/12/2013 tarihleri arasında hiçbir işlem yapılmadığı, alacaklının talebiyle bile olsa akıbetin sorulmasının zaman aşımını kesmeyeceği, istinaf başvuru dilekçesinde davacı hacizlerin kaldırılıp kesilen paranın da kendisine verilmesini talep etmiş ise de icranın geri bırakılması kararının sonucu olan işlemlerin yargılama sürecinde verilecek kararla değil, kararın kesinleşmesi ile olacağı nedenle ilk derece mahkemesince verilen şikayetin kısmen kabulüne dair kararın doğru olduğu anlaşılmıştır. O halde, istinafa konu kararın usul ve yasaya uygun olduğu, aksi yöndeki istinaf sebep ve gerekçelerinin yerinde olmadığı görülmekle, istinaf başvurusunun HMK.' nın 353/1- b-1 md gereğince esastan reddine, karar verilerek aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur....
Bütün bu yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı tarihte hangi yasa yürürlükte ise o yasada öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir. Buna göre, çek hakkındaki zamanaşımı süresi, ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağına göre, çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin nazara alınması zorunludur. Bu nedenle zamanaşımı süresi, 6762 Sayılı TTK'nun 726. maddesini değiştiren 6273 Sayılı Kanun'un 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde 6 ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise 3 yıldır. Somut olayda, ödeme emrine konu çek 18.01.2012 tarihinde keşide edilmiştir. İbraz süresinin bitim tarihi, 03.02.2012 tarihinden önce olduğundan, eski yasa yürürlükte olup uygulanacak zamanaşımı süresi 6 aydır....
olmadığını; takibe, türüne, borca ve ferilerine hiçbir itirazı olmadığını, yasal itiraz ve şikayet sürelerinden kendi hür iradeleri ile vazgeçtiğini, bu talep üzerine; öncelikle takibin kesinleştiğini, takibin kesinleşmesi sonrasında ise borçlunun vermiş olduğu ayrı 1/08/2021 tarihli yazılı talep dilekçesi ile (ikinci ayrı dilekçe saati 11.38) dosya borcu bitesiye kadar emekli maaşının tamamının (4/4) kesilmesine açık bir şekilde muvafakat verdiğini, borçlunun bu talep dilekçesinin altında da; kendi el yazısı ile metni okuduğuna dair 2 defa şerh ve imzasının mevcut olduğunu, görüldüğü üzere; yerel mahkemenin kararının aksine olayda tebligatın PTT'den borçlu tarafından başvuru ile alınmasından sonra, ayrı bir dilekçe ile itiraz sürelerinden feragat edilmesi ve takibin kesinleşmesinin sonrası verilen ayrı bir dilekçe ile takibin kesinleştiğini, takibin kesinleşmesi sonrası muvafakatın 1 dakika sonra ve aynı gün içerisinde verilmesinin bir önemi olmadığını, ayrıca şikayetin haksızlığının...
Geçerli bir haczin varlığı için öncelikle takip borçlusu hakkındaki takibin kesinleşmesi gerekmektedir. Somut olayda, her ne kadar takip dosyasındaki ödeme emrinin borçluya 26.6.2009 tarihinde tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği kabul edilerek dava konusu araç üzerine 17.12.2009 tarihinde haciz şerhi işlenmiş ise de dava dosyası içerisinde mevcut olan ... 4.İcra Hukuk Mahkemesinin 19.10.2010 gün ve 2010/958-1196 sayılı kesinleşmiş kararına göre, borçlunun ödeme emri tebliğine yönelik şikayeti üzerine, mahkemece şikayetin kabulüne ve takip dosyasındaki 26.6.2009 tarihli usulsüz ödeme emrinin iptali ile borçlunun ödeme emrine 24.6.2010 tarihinde muttali olduğuna karar verilmiştir. Bu durumda, davanın açıldığı 16.3.2010 tarihi itibariyle takibin kesinleşmediği, buna bağlı olarak takip kesinleşmeden konulan dava konusu haczin geçersiz hale geldiği ve hüküm tarihinden önce asıl ve karşılık davalar yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır....
Geçerli bir haczin varlığı için öncelikle takip borçlusu hakkındaki takibin kesinleşmesi gerekmektedir. Somut olayda, her ne kadar takip dosyasındaki ödeme emrinin borçluya 26.6.2009 tarihinde tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği kabul edilerek dava konusu araç üzerine 17.12.2009 tarihinde haciz şerhi işlenmiş ise de dava dosyası içerisinde mevcut olan ... 4.İcra Hukuk Mahkemesinin 19.10.2010 gün ve 2010/958-1196 sayılı kesinleşmiş kararına göre, borçlunun ödeme emri tebliğine yönelik şikayeti üzerine, mahkemece şikayetin kabulüne ve takip dosyasındaki 26.6.2009 tarihli usulsüz ödeme emrinin iptali ile borçlunun ödeme emrine 24.6.2010 tarihinde muttali olduğuna karar verilmiştir. Bu durumda, davanın açıldığı 16.3.2010 tarihi itibariyle takibin kesinleşmediği, buna bağlı olarak takip kesinleşmeden konulan dava konusu haczin geçersiz hale geldiği ve hüküm tarihinden önce asıl ve karşılık davalar yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır....