Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

06/04/2017 tarih, 2017/1378 esas ve 2017/1193 karar sayılı kararı ile T5 T2 T4 ve T1 yönünden mirasın reddine, Bakırköy 1.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 17/04/2017 tarih, 2017/1402 esas ve 2017/1447 karar sayılı kararı ile de T3 yönünden mirasın reddine karar verildiğini, mirasın reddi nedeniyle artık müvekkillerine takibin yöneltilemeyeceğini belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

Somut olayda, ilk derece mahkemesince, takibin İİK'nun 53.maddesine aykırılık teşkil ettiğinden bahisle takibin iptaline karar verilmiş ise de, davacıların murisi Zafer YALÇIN'ın 08/06/2020 tarihinde öldüğü, ölüm tarihinin üzerinden 3 günlük takibin geri bırakılma süresinin ve 3 aylık mirası reddi süresinin geçmesinden sonra alacaklının 19/10/2020 tarihinde takibi başlattığı anlaşıldığından takibin iptaline karar verilmesi isabetsiz olmuştur. “İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir. Anılan itiraz, ödeme, borçlunun borcu olmadığı, takip konusu senedin karşılıksız olduğu (veya kaldığı), hatır senedi olduğu, teminat senedi olduğu, anlaşmaya aykırı doldurulduğu, kambiyo senedinde tahrifat yapıldığı, borçlunun senedin düzenlendiği tarihte temyiz kudretine sahip olmadığı, mirası reddetmiş olduğu veya mirasın hükmen reddedilmiş olduğu gibi sebeplere dayanır” (Prof. Dr. Baki KURU; İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.197, Kasım 2004- İstanbul)....

DAVA KONUSU : TAKİBİN TALİKİ VEYA İPTALİ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili aleyhine Anadolu 5 İcra Müdürlüğünün 2019/13037 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını asıl borçlunun eşi olduğunu ancak eşinin vefat ettiğini kendisinin reddi miras davası açtığını dava sonuçlanıncaya kadar takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İstanbul Anadolu 3. İcra Mahkemesinin 11/10/2019 tarihli 2019/673 E- 2019/900 K sayılı kararında;'' Davanın kabulüne, İstanbul Anadolu 5. İcra Müdürlüğünün 2019/13037 E sayılı dosyasında davacı mirasçı yönünden Takibin iptaline, " karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;davanın 5 günlük yasal süre içinde açılmadığını , davacı tarafından mirasın reddi davası açılmış ise de buna ilişkin sadece İstanbul 18....

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu takibin 10/03/2020 tarihinde başlatıldığını, müvekkilince açılan mirasın hükmen reddi davasının açılış tarihinin ise 05/01/2022 olduğunu, gerek söz konusu icra takibi gerekse açılan mirasın hükmen reddi davasına ilişkin dosya bilgileri mahkeme ile paylaşılmışsa da mahkeme tarafından dava ve icra takip tarihleri dikkate alınmadan eksik inceleme yapılarak, borca batık olma durumu söz konusu somut olayda borca itiraz olarak değerledirilerek süresinde itirazlarının sunulmadığı gerekçesi ile hukuka aykırı olarak şikayetin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nun, 19.11.2014 tarih ve 2013/12- 2240 Esas 2014/929 Karar sayılı ilamında; borçluların mirası reddetmeleri nedeniyle borçlu olmadıklarına yönelik iddialarının borca itiraz niteliğinde olup, ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süre içerisinde yapılması gerektiği kabul edilmiştir....

Öte yandan mirasın reddi nedeniyle borçtan sorumlu olunmadığına ilişkin iddianın, borca itiraz olduğu ve ödeme emrinin tebliği üzerine takibin şekline göre yasal süre içinde ilgili merciye yapılması gerektiği kabul edilmiş olup, bu ilke, murisin takipten önce ölmesi ve mirası ret süresi geçtikten sonra murisin borçları için mirasçıları aleyhinde takip yapmaları durumunda geçerli olup, mirasçılar ödeme emri tebliği üzerine mirası red nedeniyle borçlu olmadıkları itirazını takibin şekline göre icra müdürlüğüne veya icra mahkemesine süresi içinde yapmak zorundadırlar. Somut olayda, davacının murisi Mehmet Ali Yaman'ın 22/10/2013 tarihinde vefat ettiği, davaya konu takibin, 3 aylık mirası ret süresi geçtikten sonra, 17/02/2017 tarihinde başlatıldığı, ödeme emrinin, davacı borçlulara 28/02/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacıların Aydın 2....

Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; murisin vefatı üzerine müvekkilleri mirasçılarına takip yöneltildiğini, müvekkillerinin süresi içerisinde takibe itiraz ettiklerini ve takibin durmuş bulunduğunu, işbu dava için belirlenen yasal süre geçtikten sonra müvekkilleri aleyhine itirazın iptali, takibin devamı ve inkar tazminatına ilişkin talepler içeren dava açıldığını, öncelikle davanın süre yönünden reddi gerektiğini, alacaklı bankanın dava açmakta haklı olmadığı gibi iyiniyetli de olmadığını, müvekkillerinin murisinin terekesi borca batık olduğundan süresi içersinde mirasın reddi usulünü bilmediklerinden ve ayrıca terekenin borca batık olduğunu, tam anlamıyla kavrayamadıklarından yapmamış olsalarda bilahire mirasın hükmen reddine ilişkin dava açtıklarını, esasen davacının o davada da taraf olduğundan bu konuya vakıf olduğunu, yapılan incelemeler ve delillerin tespiti sonrası Ordu 2.Asliye Hukuk Mahkemesinde 2011/117 sayılı dosya ile süren davanın 12/11/2013 günü karara bağlandığını...

Davalılar vekili, sözleşme tarihi itibariyle talep edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, ayrıca mirasın borca batık halde olduğunu belirterek davanın öncelikle zamanaşımından aksi halde esastan reddine ve %20 oranında tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre muris ...'ın 03/02/2014 tarihinde vefat ettiği, davalıların muris ...'ın mirasçıları olduğu, davacınıın talep ettiği alacağa göre muris ...'ın terekesinin borca batık olduğu, davalı mirasçılarının da murisin terekesini kabul anlamına gelen davranışlarının olmadığı, mirasın hükmen reddi nedeniyle, davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir....

    Alacaklı tarafından seçilen takibin şekline göre uygulanması gereken İİK.'nun 168. maddesi hükmüne göre; her türlü itirazın, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde icra mahkemesine yapılması zorunlu olup, bu haliyle, borçlunun itirazlarını, icra mahkemesi yerine icra dairesine bildirmesi yasal olmadığı gibi, yanlış merciye başvurusu hukuki sonuç da doğurmaz. Somut olayda, borçlunun, usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte borçlu muris Şemsettin Suruç'un borca batık olarak vefat etmiş olması nedeniyle, TMK'nun 605/2. maddesi uyarınca mirası reddetmiş sayıldığını, mirasın reddedildiğinin tespiti için Van 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/153 Esas sayılı dosyası ile mirasın hükmen reddinin istendiğini, davanın derdest olduğunu, bekletici mesele yapılmasını, kendisine ödeme emri gönderilmesinin hatalı olduğunu, muhtıra gönderilmesi gerektiğini ileri sürerek, ödeme emrinin ve takibin iptali talebiyle icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmaktadır....

      İcra Müdürlüğü'nün 2021/2548 sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibin kesinleşmesinden sonra takibin devamı sırasında adı geçen borçlunun 22/06/2021 tarihinde vefat ettiğini, yasal mirasçılarına İİK'nun 53. Maddesi uyarınca muhtıra gönderildiğini, borçlu mirasçılarının muhtıra tebliğinden itibaren 7 gün içinde mirasın reddine dair mahkeme kararı sunmadıklarını, bu nedenle icra müdürlüğünce takibin devamı yerine durdurulmasına dair 15/10/2021 tarihinde verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, şikayete konu 15/10/2021 tarihli müdürlük işleminin kaldırılarak takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Bu durumda davacı yönünden takip yapılamayacağından mirasın red edilmiş olması nedeniyle ödeme emrinin iptali gerekmektedir. SGK iptal etmekle mahkemenin konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığı yönündeki kararı doğrudur. Kurumun mirasın red edildiğini bilmesi mümkün değildir. Öğrendiğinde de takibi iptal etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından Kurumun vekalet ücreti ve yargılama giderinden sorumlu tutulması doğru değildir. Davacının borçlu olmadığı yönündeki iddiası doğru olmakla birlikte, mirasın reddi nedeniyle davanın kabulü halinde Kurum aleyhine vekalet ücreti ve yargılama gideri verilemeyeceği dikkate alınarak (Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2017/3337 Esas 2019/7384 Karar sayılı kararı) davalı vekilinin istinaf talebi kabul edilerek, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden vekalet ücreti ve yargılama gideri kaldırılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      UYAP Entegrasyonu