DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; davacı aleyhine bono alacağından dolayı kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı, davacının takibe süresi içerisinde itiraz ettiği, yetki itirazında bulunduğu, davacının adresinin Yatağan/Muğla olduğu, her ne kadar takibe konu senette İstanbul icra müdürlükleri yetkili kılınmış ise de davacı takip borçlusunun tacir olmadığı, bu nedenle yetki sözleşmesinin geçersiz olduğu, davacı gerçek kişinin tacir olduğunu ileri süren davalının bu iddiasını ispatlaması gerektiği, ancak davacının gerçek kişi tacir olduğuna dair herhangi bir ticaret sicil kaydının dosyaya ibraz edilmediği, bu nedenle yetki sözleşmesi geçersiz olduğundan yetki itirazının kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı yasaya uygun olmakla istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin senet borçlusu Aydın Dağlı'dan almış olduğu senedi takibe koyduğunu, davacının borca ve takibe hukuka aykırı olarak itiraz ettiğini söyleyerek davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; ''Dosya incelendiğinde; davacı borçlu aleyhine alacaklı tarafından Gaziosmanpaşa 6. İcra Müdürlüğü’nün 2021/106667 E sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapıldığı, takibin dayanağını, 100.000,00 TL Miktarlı 26/06/2021 Tanzim Tarihli,26/07/2021 Vade Tarihli senedin oluşturduğu, ödeme emrinin borçluya 10.08.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlunun yasal süresi içinde mahkememize itiraz ettiği anlaşılmıştır....
İtirazın iptali davaları, yapılan takibe itiraz üzerine duran takibin devam etmesini sağlamak amacıyla açılan davalardır. Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK'nın) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. İcra takiplerinde yetki hususu, 2004 sayılı İİK’nın 50. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) hükümlerine göre yapılmaktadır. İİK’nın 50. maddesi; “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir. Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur....
Davalı borçlu vekili 14.08.2014 tarihli itiraz dilekçesinde, icra takibine konu borca itiraz ettiklerini, müvekkilinin böyle bir borcu olmadığını, takibe konu kira sözleşmesine de itiraz etliklerini bildirmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur. Davalı borçlu vekili, müvekkili ile davalı arasındaki 01.10.2006 tarihli kira akdinin 2013/Haziran ayı itibariyle sona erdiğini, müvekkilinin davacının kiracısı olmadığını, müvekkilinin kiracı olduğu döneme ilişkin kira borçlarının tamamını ödediğini, davacıya herhangi bir kira borcu olmadığını bildirerek davanın reddini talep etmiş ve dosyaya "protokol" başlıklı belgeyi sunmuştur....
Alacaklının takibe devam edebilmesi için itirazın icra mahkemesinden kaldırılmasının istemesi gerekir. İcra mahkemesi, takibe dayanak belgenin İİK'nun 68/1. maddesi kapsamında bir belge olduğunu tespit eder ise itirazın kaldırılmasına karar verir. Somut olayda takip konusu belge borçlu ... ile alacaklı olan avukat ... arasında düzenlenen vekalet sözleşmesi olup, sözleşmede "1500 TL peşin, 2500 TL ilk duruşmada 5000 TL, ikinci duruşmada 5000 TL, üçüncü duruşmada ödenecektir. Avukat tarafından başkaca ücret talep edilmeyecektir " şeklinde yazı bulunduğu, vekalet sözleşmesi başlıklı adi belgenin altının taraflarca imzalandığı, alacaklının 15000 TL asıl alacak üzerinden takibe geçtiği borçlunun icraya itirazında alacaklıya 5000 TL ödediğini başka bir borcunun bulunmadığını beyanederek borca itiraz ettiği görülmektedir. Anılan belge İİK'nun 68/1 anlamında, kayıtsız şartsız borç ikrarı içermemektedir....
Davalı borçlular vekili 11.08.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, öncelikle müvekkilinin adresinin Zeytinburnu olup, yetkili icra müdürlüğünün Bakırköy İcra Müdürlüğü olduğunu, bu nedenle yetkiye itiraz ettiklerini, yine İstanbul İcra Müdürlüğünün 2015/19646 Esas sayılı dosyasında da tarafları aynı olan ve aynı borç iddiası ile takip başlatıldığını, taraflarınca da itiraz edildiğini, bu nedenle derdestlik itirazında bulunduklarını, müvekkillerinin takip alacaklısına herhangi bir borcu bulunmadığını bildirerek takibe, borcun tamamına, faize ve fer'ilerine itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlular tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur....
İş sayılı kararıyla davacı borçlular aleyhine ihtiyati haciz kararı alındığı, davacı borçlular aleyhine 26.12.2018 tarihinde genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7 ödeme emrinin davacı borçlulara 27.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçluların 02.01.2019 tarihinde takibe itiraz ettikleri ve takibin durduğu, dosya içerisinde takibe itiraz edildiğine ilişkin alacaklıya yapılmış herhangi bir tebligatın mevcut olmadığı, alacaklı tarafından 05.11.2019 tarihinde itirazın iptali davası açıldığı, İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 10.02.2021 tarihli, 2019/1084 E, 2021/139 K. sayılı ilamıyla davanın reddine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği görülmüştür. İİK'nun 261. madde hükmü uyarınca alacaklı, takibe başlamadan önce ihtiyati haciz kararı almış ise ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesine başvurarak ihtiyati haciz kararının icrasını istemek zorundadır....
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinde takibe konu kambiyo senedine konu borcun karşılığı olarak müvekkili tarafından, alacaklı tarafa 6 adet çek verildiğini, takibe konu borcun söz konusu çekler ile alacaklı tarafa ödendiğini ve alacaklı tarafça 15.02.2019 tarih, 001257- 001258 numaralı tahsilat makbuzları düzenlenerek müvekkiline verilmesine rağmen, alacaklı tarafça kötü niyetli olarak icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinde avans ve ticari temerrüt faizi uygulandığının hukuka aykırı olarak belirtildiğini, faiz ve faiz oranlarına oranlarına itiraz ettiklerini, takibe konu borcun müvekkili tarafından tamamen ödendiğini, takibe, takip konusu borca, çek tazminatına, komisyona işlemiş ve işleyecek faize, fahiş faiz oranına ve takibin bütün fer’ilerine itiraz ettiklerini belirterek, takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Borçlu, imzaya itiraz ettikten sonra ,"imzanın bana ait olduğuna karar verilmesi halinde takas dermeyan ediyorum , çünkü ben de ondan (takip alacaklısından) alacaklıyım" şeklinde takas itirazında da bulunabilir.285"Buna karşılık borçlu , imzaya itiraz ile birlikte , borcu ödediğini bildiremez ; çünkü imzaya itiraz ile ödeme itirazı birbiri ile çelişme halindedir.Bununla beraber , bu halde , borçlunun imzayı inkar etmediği, yani, borca itiraz etmiş olduğu sonucuna varmak da mümkündür."(Prof.Dr.Baki Kuru-İcra ve İflas Hukuku El Kitabı-2.Baskı-Syf : 807,dn.285) Y.12.HD.nin 2010/4465 E. 2010/16766 K. Sayılı emsal içtihadında özetle;"Borçlu tarafından ödeme emri tebliğ tarihine göre beş gün içinde icra mahkemesine verilecek itiraz dilekçesiyle takibe konu senetle ilgili imza itirazıyla birlikte, imzaya itirazla çelişmeyen itiraz sebepleri de bildirilebilir (örneğin, zamanaşımı, yetki, derdestlik vb.). Buna karşılık borçlu, imza itirazıyla birlikte borcu ödediğini bildiremez....
İİK'nun 68/1. maddesi gereğince, talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenit ise, alacaklı icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Ancak, borçlu, borç doğuran ilişkiyi kabul etmişse, alacaklının artık İİK'nun 68/1. maddesinde belirtilen belgelere dayanmasına gerek yoktur. Somut olayda ise, borçlunun süresinde icra müdürlüğüne yapmış olduğu itirazında, “..borca, faize ve takibe itiraz ediyorum. Alcaklı..na benim herhangi bir borcum bulunmamaktadır. Takibe dayanak olan 26.09.2012 tarihli sözleşmeden dolayı karşı tarafa herhangi bir borcum yoktur...” şeklinde beyanda bulunduğu, itirazında ödeme olgusuna dayanmadığı gibi, yargılama aşamasında ve duruşmadaki beyanlarında da borcu kabulünün olmadığı görülmektedir....