Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

KARAR Davacı, 10.000-ABD Doları depozitonun tahsili için davalı tarafından hakkında yapılan takibe süresinde itiraz edemediğinden takibin kesinleştiğini, kira sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, %40 tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının kiracısı olduğunu, taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesine dayanarak depozitonun tahsili için takip başlattığını, yapılan takibe süresinde itiraz edilmeyerek imzanın kabul edildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, ... Kriminal polis raporu ve Adli Tıp raporu birlikte değerlendirildiğinde sözleşme altındaki imzanın davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm , taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Davacı, takibe dayanak kira sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır....

    Mahkemece, muris tarafından itiraz edilmeyip kesinleşen takibe yönelik mirasçıların itiraz haklarının bulunmadığını, mirasçılara bildirim yapılmasının yeni bir ödeme emri tebliği gibi değerlendirilmemesi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Yine mahkemece, yargılama aşamasında davacıların, takip konusu belgelerdeki imzaların, murise ait olmadığı gerekçesi ile inceleme yapılması taleplerine yönelik, davanın mahiyeti gereği talebin reddi kararı verilmiş ise de; davacıların imzaya itiraz hakları mevcut olup, mahkemece imza itirazının reddi kararı yerinde değildir. Davacılar tarafından ibraz olunan veya getirtilmesi talep edilen murisin imzasını havi belgeler ile takip konusu belgelerdeki imzaların, alınacak bilirkişi raporu ile değerlendirilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

      Mahkemece, dosya kapsamı ve toplanan delillere göre; davalının davacı tarafça başlatılan ilamlı takipte borcunu ödemediği, iflas yoluyla adi takibe ilişkin ödeme emrine itiraz etmediği ve takip konusu borcunu da ödemediği, takibe konu alacak ilama dayandığı için depo emri gerekmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, İİK'nun 177/4. maddesince davalı şirketin iflasına karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1)Dava, iflas istemine ilişkindir. Davalı şirket hakkında başlatılan ilamlı takip, borcun ödenmemesi üzerine iflas yoluyla adi takibe çevrilmiş, İİK'nun 155. maddesi hükmü uyarınca düzenlenen iflas yoluyla adi takiplere ilişkin ödeme emrine itiraz edilmemesi üzerine, davacı tarafça iflas istemli işbu dava açılmıştır....

        Ne ki; davalı, takibe konu işlemiş faize de itiraz etmiş olup; Mahkemenin, bu yönde bir inceleme yapmadan karar vermiş olması, isabetsiz bulunmuştur. 3- İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Öte yandan, alacağın likit ve belli olması gerekir. Başka bir ifade ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir. Borçlu ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur....

          İİK'nun 68/1. maddesi gereğince, talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenit ise, alacaklı icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Ancak, borçlu, borç doğuran ilişkiyi kabul etmişse, alacaklının artık İİK'nun 68/1. maddesinde belirtilen belgelere dayanmasına gerek yoktur. Somut olayda ise, borçlunun süresinde icra müdürlüğüne yapmış olduğu itirazında, “..borca, faize ve takibe itiraz ediyorum. Alcaklı..na benim herhangi bir borcum bulunmamaktadır. Takibe dayanak olan 26.09.2012 tarihli sözleşmeden dolayı karşı tarafa herhangi bir borcum yoktur...” şeklinde beyanda bulunduğu, itirazında ödeme olgusuna dayanmadığı gibi, yargılama aşamasında ve duruşmadaki beyanlarında da borcu kabulünün olmadığı görülmektedir....

            Borçlunun ileri sürdüğü tahrifat iddiası da niteliği gereği borca itiraz kapsamında değerledirilmesi gerekir. Mahkemece yapılan inceleme sonucunda tahrifat iddiasının olmadığından bahisle itirazın reddine karar verilmesi doğru ise de, borçlu icra mahkemesine başvurusunda, takibe konu alacağın tamamı üzerinde değilde bir kısmı üzerinde tahrifat iddiasında bulunmuştur. Başka bir değişle borçlu taraf takibe konu asıl alacağın 10.000 TL'lik kısmına itiraz etmiştir. O halde mahkemece, borçlu tarafından itiraz edilen 10.000 TL'lik kısım üzerinden İİK.'nun 169/a maddesi gereğince %20 oranında tazminata hükmedilmesi gerekirken, asıl alacağın tamamı üzerinden %20 oranında tazminata karar verilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir. SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile yukarıda açıklanan nedenle Konya 1....

              Davalı borçlular vekili 11.08.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, öncelikle müvekkilinin adresinin Zeytinburnu olup, yetkili icra müdürlüğünün Bakırköy İcra Müdürlüğü olduğunu, bu nedenle yetkiye itiraz ettiklerini, yine İstanbul İcra Müdürlüğünün 2015/19646 Esas sayılı dosyasında da tarafları aynı olan ve aynı borç iddiası ile takip başlatıldığını, taraflarınca da itiraz edildiğini, bu nedenle derdestlik itirazında bulunduklarını, müvekkillerinin takip alacaklısına herhangi bir borcu bulunmadığını bildirerek takibe, borcun tamamına, faize ve fer'ilerine itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlular tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur....

                İş sayılı kararıyla davacı borçlular aleyhine ihtiyati haciz kararı alındığı, davacı borçlular aleyhine 26.12.2018 tarihinde genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7 ödeme emrinin davacı borçlulara 27.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçluların 02.01.2019 tarihinde takibe itiraz ettikleri ve takibin durduğu, dosya içerisinde takibe itiraz edildiğine ilişkin alacaklıya yapılmış herhangi bir tebligatın mevcut olmadığı, alacaklı tarafından 05.11.2019 tarihinde itirazın iptali davası açıldığı, İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 10.02.2021 tarihli, 2019/1084 E, 2021/139 K. sayılı ilamıyla davanın reddine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği görülmüştür. İİK'nun 261. madde hükmü uyarınca alacaklı, takibe başlamadan önce ihtiyati haciz kararı almış ise ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesine başvurarak ihtiyati haciz kararının icrasını istemek zorundadır....

                İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinde takibe konu kambiyo senedine konu borcun karşılığı olarak müvekkili tarafından, alacaklı tarafa 6 adet çek verildiğini, takibe konu borcun söz konusu çekler ile alacaklı tarafa ödendiğini ve alacaklı tarafça 15.02.2019 tarih, 001257- 001258 numaralı tahsilat makbuzları düzenlenerek müvekkiline verilmesine rağmen, alacaklı tarafça kötü niyetli olarak icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinde avans ve ticari temerrüt faizi uygulandığının hukuka aykırı olarak belirtildiğini, faiz ve faiz oranlarına oranlarına itiraz ettiklerini, takibe konu borcun müvekkili tarafından tamamen ödendiğini, takibe, takip konusu borca, çek tazminatına, komisyona işlemiş ve işleyecek faize, fahiş faiz oranına ve takibin bütün fer’ilerine itiraz ettiklerini belirterek, takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

                Borçlu, imzaya itiraz ettikten sonra ,"imzanın bana ait olduğuna karar verilmesi halinde takas dermeyan ediyorum , çünkü ben de ondan (takip alacaklısından) alacaklıyım" şeklinde takas itirazında da bulunabilir.285"Buna karşılık borçlu , imzaya itiraz ile birlikte , borcu ödediğini bildiremez ; çünkü imzaya itiraz ile ödeme itirazı birbiri ile çelişme halindedir.Bununla beraber , bu halde , borçlunun imzayı inkar etmediği, yani, borca itiraz etmiş olduğu sonucuna varmak da mümkündür."(Prof.Dr.Baki Kuru-İcra ve İflas Hukuku El Kitabı-2.Baskı-Syf : 807,dn.285) Y.12.HD.nin 2010/4465 E. 2010/16766 K. Sayılı emsal içtihadında özetle;"Borçlu tarafından ödeme emri tebliğ tarihine göre beş gün içinde icra mahkemesine verilecek itiraz dilekçesiyle takibe konu senetle ilgili imza itirazıyla birlikte, imzaya itirazla çelişmeyen itiraz sebepleri de bildirilebilir (örneğin, zamanaşımı, yetki, derdestlik vb.). Buna karşılık borçlu, imza itirazıyla birlikte borcu ödediğini bildiremez....

                UYAP Entegrasyonu