Davacının takas-mahsup talebi bakımından; Takas hakkı, doğduğu tarihten itibaren kullanılabilen ve karşı tarafa ulaştığı anda geriye yönelik olarak hukuksal sonuç meydana getiren ve yenilik doğuran, alacağı ve borcu küçük alacak oranında karşılıklı olarak ortadan kaldıran bir haktır. HGK'nun 12/10/1994 tarih ve 1994/251- 593 sayılı kararında da benimsendiği üzere, dar yetkili icra mahkemesinin yargılama usulü gözönünde tutulduğunda takip hukuku bakımından takas ve mahsup iddiası kural olarak; 1- Takasa konu alacağın İİK'nun 68. maddesindeki belgelere dayalı bulunması, 2- Bu alacakla ilgili olarak icra takibinin yapılmış ve takibin kesinleşmiş olması, 3- Alacağın ilama bağlanması hallerinde nazara alınabilir. Somut olayda, davacı idare tarafından, davalı hakkında uygulanan 28.01.2020 tarihli ve 20160400CK000305 sayılı para cezası kararı, takas-mahsup konusu yapılmaktadır....
Ancak, davalı dava konusu taşınmaza masraflar yaptığını belirterek dosyaya bir takım fatura ve vergi ödemelerine ilişkin makbuzları ibraz etmiş, mahkemece hükmün gerekçe kısmında ödeme belgelerinin bir kısmının dava dışı kişiler adına düzenlendiği, yapıldığı iddia olunan bir kısım tadilat ve ödemelere ilişkin belgelerin de mevcut olmadığından bahsedildikten sonra, takip eden paragrafta bu saptamayla çelişki oluşturacak şekilde takas mahsup talebinin ayrı bir dava konusu yapılabileceği belirtilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, davalının usulüne uygun takas mahsup talebi bulunmakla, eldeki davada dosyaya ibraz edilen makbuz ve dekontlardan faydalı ve zorunlu masraflara ilişkin olanların, tespit olunan ecrimisil miktarından mahsup edileceği açıktır. ./.....
İlk derece Mahkemesi; davacı idare tarafından, davalı hakkında uygulanan 04/12/2019 ,09/01/2020, 28/01/2020 tarihli para cezası kararının takas-mahsup konusu yapıldığı, idare tarafından tek taraflı uygulanan idari para cezasının takas mahsuba konu edilemeyeceği gibi takas mahsup koşullarının oluşmadığı, TBK'nın 139.maddesi gereği takas hakkının kullanılabilmesi için her iki borcun da muaccel olması gerektiği, yine Gümrük Genel Tebliği (Tahsilat İşlemleri)(seri No: 2)'nin "Geri verilecek verginin muaccel hale gelen borçtan mahsup edilmesi" başlıklı 39. maddesinde de, muaccel hale gelmiş ve kesinleşmiş borçların mahsubunun düzenlendiği, oysa mevcut olayda, söz konusu idari para cezaları hakkında davalı tarafından öncelikle idareye itirazda bulunulduğu, itirazın reddi kararı üzerine söz konusu para cezasının iptali için Bursa 1....
Borçlunun takas hakkını kullanma isteğini, alacaklıya bildirmesi gerekir. Takas bir sözleşme olmadığı için karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Takas aynı zamanda borcu sona erdirdiği için bir tasarruf işlemidir. Bu nedenle borçlunun takas edilecek alacak üzerinde tasarruf yetkisine sahip olması gerekir. Takas bir defidir. Taraflarca ileri sürülmedikçe kendiliğinden dikkate alınamaz. Takas, karşılık dava olarak ileri sürülebileceği gibi, defi olarak da ileri sürülebilir. Takasın defi olarak ileri sürüldüğü davada, takas ve mahsup sonucu kalan ve hüküm altına alınan miktar üzerinden yargılama harcı alınacak, takas ve mahsup defi nedeni ile reddedilen miktar üzerinden ileri süren yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine karar verilecektir. İlk derece mahkemesi tarafından takas mahsup koşularının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür....
nin 28.12.2016 tarih ve 2016/21166- 26327 sayılı kararında belirtildiği üzere "Takas hakkı, doğduğu tarihten itibaren kullanılabilen ve karşı tarafa ulaştığı anda geriye yönelik olarak hukuksal sonuç meydana getiren ve yenilik doğuran, alacağı ve borcu küçük alacak oranında karşılıklı olarak ortadan kaldıran bir haktır. Takip hukuku bakımından takas ve mahsup iddiası kural olarak; a-Takasa konu alacağın İİK'nun 68. maddesindeki belgelere dayalı bulunması, b-Bu alacakla ilgili olarak icra takibinin yapılmış ve takibin kesinleşmiş olması, c-Alacağın ilama bağlanması hallerinde nazara alınabilir. Bir alacağın ilama bağlanmış olması halinde takas ve mahsuba konu edileceği tartışmasız olup takas ve mahsup yapılabilmesi için ilamın kesinleşmesi de zorunlu değildir. İlama dayalı takas itirazı icra mahkemesinde her zaman ileri sürülebilir.'' 6098 sayılı TBK’nun 188./1....
Diğer yandan 1086 sayılı HUMK'nın 204 ve devamı maddeleri uyarınca takas ve mahsup talebi karşı dava niteliğindedir. Zaman bakımından uygulanması gereken 818 sayılı BK'nın 118. maddesi hükmünce takas definin sonuç doğurabilmesi için ayrı bir dava açılmasına veya karşı dava ile ileri sürülmesine gerek olmayıp, takas bildiriminin karşı tarafa ulaşmasıyla hukuki sonuç doğuracağı kabul edilmelidir. Mahsup talebi ise, bir itiraz olup yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemenin de görevi gereği bu itirazı dikkate alması gerekir (HGK. 05.07.1967 gün ve 234/320 15. HD. 25.06.2007 gün ve 2007/853 E.- 2007/4314 K. sayılı kararları). Dava konusu somut olayda davalının cevap dilekçesindeki fazla ödeme yapıldığı, iş bedelinin yapılan ödemeden düşülmesi halinde bile alacaklı oldukları biçimindeki savunması takas/mahsup niteliğinde olduğu halde, mahkemece bu savunma değerlendirilmeden hüküm kurulmuştur....
Somut olayda ise davacı vekili, davalı tarafın takas mahsup talebini içeren dilekçesinin kendilerine tebliğinden hemen sonra 29.03.2010 tarihli dilekçesi ile davalının takas mahsup definin savunmanın genişletilmesi nitelinde olduğunu, muvafakat etmediklerini bildirerek davalının takas mahsup talebine karşı çıkmıştır. Bu itibarla, mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde davalının takas mahsup definin dikkate alınmaması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. " denildiği yine Yargıtay 3. hukuk dairesinin 2015/16114 E, 2017/4393 K sayılı ilamında Bilindiği üzere, ilk itirazlardan (HUMK Md.187, HMK 117. mad.) farklı olarak, defilerin esasa cevap süresi içinde bildirilmeleri zorunlu değildir. Dolayısıyla, takas-mahsup defi, esasa cevap süresi geçtikten sonra dahi bildirilebilir....
a ödendiği, taşınmazın davacı adına tescil olduğu, bu durumda mahsup talebi gereği 70.000,00 TL'nin davalı payı olan 1/3'ü oranında takibe konu alacaktan düşülmesi gerektiği, davalı tarafından yapılan başka bir ödemenin de ispat edilemediği kanaati gösterilerek davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiştir. Davalı kendisinin de davacıdan alacaklı olduğunu bildirerek bu alacağı ile davacıya olan borcunun takas edilmesini Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 132. maddesi ( Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 204. mad.) ile hüküm altına alınan karşılık dava ile isteyebilir. Ancak, Türk Borçlar Kanununun 143/1 (BK.122.mad.) maddesi uyarınca, takas, borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle vaki olacağından, takasın sağlanması için mutlaka ayrı bir dava veya karşı dava açılması gerekmez. Borçlu, kendisine karşı açılmış olan bir dava içerisinde takas-mahsup talebinde bulunabilir ve böylesi bir talep, usul hukuku anlamında bir defi niteliği taşır....
Ayrıca, davalı karz sözleşmesi sunarak takas mahsup iddiasında bulunmuştur. Davacı ise, 09/05/2014 tarihli cevaba cevap dilekçesinde bu karz sözleşmesini kabul ederek 3.000-TL kısmi ödeme yaptığını savunmuştur. Bu savunma karşısında karz sözleşmesinin davacı tarafından kabul edildiği ve muaccel hale geldiğinin kabulü gerekir. Mahkemece, davalının takas mahsup talebi yönünden de bir karar verilmesi gerekirken bu istemin reddine karar verilmesi de doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte belirtilen sebeplerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 05/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Takasın def'i olarak ileri sürüldüğü davada, takas ve mahsup sonucu kalan ve hüküm altına alınan miktar üzerinden yargılama harcı alınacak, takas ve mahsup def'i sebebi ile reddedilen miktar üzerinden ileri süren yararına vekâlet ücreti ve yargılama giderine karar verilecektir. Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafından, davacının işvereni zarara uğrattığı gerekçesiyle işçilik alacaklarına karşılık cevap dilekçesinde süresi içerisinde takas def'i ileri sürülmüş ise de; Mahkemece bu hususta yeterli araştırma ve inceleme yapılmaksızın davalı tarafça davacı hakkında her hangi bir suç duyurusunda bulunulmadığı gerekçesi ile takas mahsup talebi reddedilmiştir. Mahkemece yapılması gereken iş; davalı tarafından ileri sürülen takas def'i kapsamında, davacının, cevap dilekçesinde ileri sürülen eylemleri ile işvereni zarara uğratıp uğratmadığı ve uğratmışsa zararın miktarı ile bu husustaki kusuru belirlenerek sorumluluğu tespit edilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir....