Davalı vekili davanın kooperatife üye olarak alınmadığını, sadece ücreti karşılığında kendisine daire tahsis edildiğini, birlikte çalışma imkanı kalmadığından vekillik görevinden azledildiğini, bu nedenle dairenin tahsis işleminin iptal edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı kooperatifin davacıyı vekillikten azlinin haklı nedene dayanmadığı, davacının davalı kooperatife üye olduğunun kabulu gerektiği, davacı hakkında ana sözleşmede yer alan kurallarla usulüne uygun verilmiş bir ihraç kararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, ihraç kararının iptali ile dava konusu dairenin tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....
Yönetimi, ... köy sınırları içindeki 421, 423 ve 610 parsel sayılı taşınmazların, kesinleşerman orman sınırları içinde kaldığı halde il mera komisyonun 14/10/2005 gün ve 303 sayılı kararı ile mera olarak tahsis edilmesi üzerine açılan dava sonucunda ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/5-2009/165 sayılı kararı ile tahsis işleminin iptali ile dava konusu taşınmazların orman niteliğiyle tesciline karar verildiğini ve kararın derecattan geçerek kesinleştiğini, ancak dava devam ederken il mera komisyonunun 08/05/2009 tarih, 433-7 sayılı yeni bir karar ile taşınmazları yeniden mera olarak tahsis ettiğini belirterek tahsis eşleminin iptali ile taşınmazların orman niteliğiyle tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulü ile 08/05/2009 tarih 433-7 sayılı il mera komisyonu kararının iptaline, tescil talebi konusunda .......
Hukuk Genel Kurulu’nun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsise konu yerde 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar planı veya 3290 Sayılı Yasa ile değişik 2981 Sayılı Yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması gerekir. Somut olayda; davacı tapu tahsis işleminin iptalini değil, bu işleme dayanılarak davalı adına olan tapunun iptali ve adına tescilini talep etmektedir. Bu iddia şekline göre davanın görülme yeri Adli Yargı Mahkemeleridir. Bu nedenle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi doğru değildir....
Hukuk Genel Kurulu’nun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsise konu yerde 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar planı veya 3290 Sayılı Yasa ile değişik 2981 Sayılı Yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması gerekir. Somut olayda; davacı tapu tahsis işleminin iptalini değil, bu işleme dayanılarak davalı adına olan tapunun iptali ve adına tescilini talep etmektedir. Bu iddia şekline göre davanın görülme yeri Adli Yargı Mahkemeleridir. Bu nedenle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi doğru değildir....
Yerel Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davacının davasının kabulü ile davalı kurumun 06/12/2006 tarih... no.lu işleminin iptali ile davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 24/11/1981 tarihi olduğunun kabulü ile bu tarihte bir gün sigortalı olarak çalıştığının tespitine, davacının 24/11/2006 tarihinde yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; Yargıtay Bozma ilamına uyulmasına karar verildiği, ancak bozma ilamında belirtildiği gibi davacının çalışmasını doğrulayan bordro tanıklarının beyanları alınmadan ve davacının Kuruma yapmış olduğu bir tahsis talebi bulunmadığından dava dilekçesi tahsis talebi olarak kabul edilerek davacının yaşlılık aylığı şartları değerlendirilmeden davanın kabulüne karar verildiği, dosya kapsamında toplanan delillerin davayı kabul için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır....
İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından, tahsis sözleşmesi iptal edilen işyerinin %40 hissesinin kendisine, %60 hissesinin ise kardeşine ait olduğunu, kardeşi ile ortaklığın giderilmesi davasının görüldüğünü, kardeşi Sebahattin'in usulsüz imzalar attığını, davalı kurum karşısında yetkisi bulunmadığını, tahsis işleminin iptali sonucunda büyük mağduriyete uğradığını, bu nedenle mahkemece verilen kararın hatalı olduğu, kararın kaldırılması talep edilmiş ise de; Mahkemece taraf delillerinin usulüne uygun olarak toplandığı, değerlendirilerek tartışıldığı, davalı T4'nın mevzuata uygun şekilde dava dışı şirket tarafından yatırım faaliyetine başlanılmaması üzerine tahsis kararının iptaline karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi tahsis işleminin dava dışı şirkete yapılması ve dava dışı şirketin sicilden terkin edilmesi karşısında mahkemece verilen kararın dosyada mevcut deliller kapsamında usul ve yasaya uygun olması nedeniyle başvurunun esastan reddine karar vermek gerekmiş...
İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından, tahsis sözleşmesi iptal edilen işyerinin %40 hissesinin kendisine, %60 hissesinin ise kardeşine ait olduğunu, kardeşi ile ortaklığın giderilmesi davasının görüldüğünü, kardeşi Sebahattin'in usulsüz imzalar attığını, davalı kurum karşısında yetkisi bulunmadığını, tahsis işleminin iptali sonucunda büyük mağduriyete uğradığını, bu nedenle mahkemece verilen kararın hatalı olduğu, kararın kaldırılması talep edilmiş ise de; Mahkemece taraf delillerinin usulüne uygun olarak toplandığı, değerlendirilerek tartışıldığı, davalı T4'nın mevzuata uygun şekilde dava dışı şirket tarafından yatırım faaliyetine başlanılmaması üzerine tahsis kararının iptaline karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi tahsis işleminin dava dışı şirkete yapılması ve dava dışı şirketin sicilden terkin edilmesi karşısında mahkemece verilen kararın dosyada mevcut deliller kapsamında usul ve yasaya uygun olması nedeniyle başvurunun esastan reddine karar vermek gerekmiş...
Uyuşmazlıkta, Mahkemece; kesin tahsis işleminin iptaline yönelik işlemin süresi içerisinde dava edilmediği (açılan davanın süre aşımı yönünden ret ile sonuçlandığı), bakılan davada ise davacı şirket tarafından kesin tahsis işleminin ihyasına yönelik gelişen bir hukuki durum olmamasına karşın yapılan başvuru neticesinde tesis edilen zımnen ret işleminin geçmiş olan dava açma süresini canlandırmayacağı gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiş ise de bu davada iptali istenilen işlemin kesin tahsisin iptaline ilişkin … günlü, … sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü işlemi olmadığı, davacının 02/03/2022 tarihli başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptalinin istenildiği görülmektedir....
Davacı, dava dilekçesiyle tahsis talebinin reddine ilişkin Kurum işleminin iptali ile 10.05.2013 tarihli tahsis talebini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitini talep etmiş iken, yargılama devam ederken 12.04.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile 7790.44 sicil sayılı işyerinden bildirilen 27.09.1981-30.09.1981 ve 01.10.1981-06.12.1981 tarihleri arasındaki toplam 18 günlük hizmetin davacıya ait olduğunun tespitini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davacıya 01/06/2015 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti ve aksine kurum işleminin iptali ile fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş ise de, verilen karar yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 176 vd....
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Somut olayda, davalı tarafından davacıya yapılan arsa tahsisinin iptali koşullarının oluşup oluşmadığı, tespit edilen arsa bedelinin doğru olup olmadığı ve birleşen davada asıl davanın davacısına yapılan tahsis iptal edilerek 3.kişiye yapılan tahsisin usulüne uygun olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl dava, arsa tahsisinin iptali işleminin iptali veya bu talebin kabul edilmemesi halinde arsanın iade edilmesi gereken rayiç bedelinin tespiti, birleşen dava ise 3.kişiye yapılan arsa tahsisinin iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, asıl davanın kısmen kabulü ile işleminin iptali isteminin reddine, bu taşınmazın davacıya tahsisinin iptali neticesinde davacıya iade edilecek bedelin 3.666.989,33TL olduğunun tespitine, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....