Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ödeme emri veya icra emrinin tebliğe çıkarılması, fakat tebliğ edilmesinden önce yapılan ödemelerden ve aynı dönemde icra takibinden vazgeçilmesi halinde tahsil harcı almak mümkün değildir (HİGM 20.02.1989 T. 8385 sayılı genelgesi). 492 Sayılı Harçlar Kanuna ekli I sayılı tarifenin icra iflas harçları B bölümünün I-3. maddesindeki tahsil harcının, ancak ödeme emri veya icra emri tebliğinden sonraki işlemler nedeniyle alınacağı öngörülmüştür (12. HD 10.03.2003 T 1505- 4760 Sayılı ilamı). 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 264. maddesinin son fıkrasında; “Borçlu müddeti içinde ödeme emrine itiraz etmez veya itirazı icra mahkemesince kesin olarak kaldırılır veya mahkemece iptal edilirse, ihtiyati haciz kendiliğinden icrai hacze inkılabeder” hükmüne yer verilmiştir....

"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih : Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 69 ncu maddesine dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır. Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile paylaşıma esas bütün paranın davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Bedeli paylaşıma konu mal üzerinde kamu alacakları için birden çok haciz konulmuşsa, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 69 ncu maddesi uyarınca, satış bedeli bu hacizlerin tarihlerine göre paylaştırılır....

    İcra Mahkemesi Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılardan ... vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı İflas Müdürü, alacaklı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu alacağının iflas sıra cetvelinde üçüncü sıraya alınmasının doğru olmadığı iddiasıyla sıra cetveline itiraz etmiştir....

      "İçtihat Metni"Mahkemesi :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Dava davacı yanın haczinin, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 21/I inci maddesine aykırı olarak, ilk hacze iştirak ettirilmediği iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır. İcra Mahkemesince davacı haczinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 21 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk hacze iştirak ettirilmesi gerektiğinden bahisle sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş; hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        Bu durumda mahkemece itiraz sonunda hukuki durumları etkilenecek diğer alacaklılara davanın yöneltilmek suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ve yukarıda açıklanan yasal düzenleme çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, somut olayda uygulama yeri bulunmayan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 69 uncu maddesinden bahisle şikâyetin reddinde isabet görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 24.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Ne var ki sıra cetveline itiraz edebilmek için müşterek borçludan alacaklı olmak gerekir. Bu husus dava şartı niteliğindeki “hukuki yarar”ın gereğidir. Hükmün kesinleşmesinden önce şikayetçinin alacağını tahsil etmesi ile hukuki yarar ortadan kalktığından, bu hususta bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 20.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Ağır Ceza Mahkemesinin 12.02.2015 gün 2015/127 Değişik İş sayılı kararı ile “itirazın reddine” karar verildiği ve itiraz üzerine verilen kararların 5271 sayılı CMK’nın 271/4. maddesi gereğince kesin olduğu anlaşıldığından sanık ... ve suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin bu konudaki vaki taleplerinin, inceleme dışı bırakılarak, Sanıklar ... ve ... hakkında hukuki alacağı tahsil amacıyla tehdit suçundan kurulan hükümlerin incelemesinde; Sanıklar hakkında, TCK'nın 150/1. maddesi delaletiyle hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit suçundan hüküm kurulduğunun anlaşılması karşısında; yağma suçunun az cezayı gerektiren hali olarak öngörülen bu suçla ilgili 5237 sayılı TCK 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanamayacağından tebliğnamede bu konuda bozma isteyen düşünceye katılınmamıştır. 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin uygulaması yönünden, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015...

              KARAR Davacı, kamulaştırılan taşınmazları ile ilgili gerekli işlemleri yapması ve davaları açması için davalı avukatı vekil tayin ettiğini, davalı avukatın vekil sıfatıyla tahsil ettiği 36.520.000.000 TL’yi çektiği ihtarnameye rağmen ödemediğini, yaptığı icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini belirterek haksız itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilina karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının vekili olarak tahsil ettiği, kamulaştırma bedellerini davacıya ödeyerek 24.11.2003 tarihli ibranameler aldığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalının davacıya ödemeler yaptığı ve karşılığında ibraname aldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hükmün davacı tarafça temyizi üzerine karar onanmış, davacı taraf karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Taraflar arasında, davalının davacının vekili sıfatı ile kamulaştırma bedellerini tahsil ettiği konusunda uyuşmazlık yoktur....

                İtirazın iptâli davaları ile alacak-tahsil davaları hukuki nitelik ve doğurdukları sonuçlar bakımından birbirlerinden farklı davalar olup İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptâli davalarıyla sağlanmak istenen yarar, itiraz üzerine duran bir icra takibinin kaldığı yerden devam ettirilerek alacaklıların icra yoluyla hakkına kavuşmasının teminidir ve ayrıca tahsil ile faize hükmolunamaz. Somut uyuşmazlıkta davacı işbu davayı açarak bu şekilde bir icra takibinin devamını sağlamayı amaçlamamıştır. Şu halde mahkemece davanın hukuken bir itirazın iptâli davası olarak nitelendirilmesi ve tahsil hükmü kurulduğu halde reddi yerine davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmesi doğru olmamış, usul ve yasaya aykırı kararın bozulması gerekmiştir. Ne var ki düşülen bu hatanın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HUMK’nın 438/VII. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur....

                  İTİRAZ: İtiraz eden borçlu vekili, müvekkilinin ikametgahının İstanbul / Beşiktaş olması nedeni ile İstanbul Mahkemelerinin ihtiyati hacizde yetkili olduğunu, bu kapsamda yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, TMSF''nun tahsilatı kesinleşen idare mahkemesi kararı üzerine değil ihtiyati haciz talep eden tarafın TMSF'ye bizzat yazılı olarak başvuruda bulunması üzerine yaptığını, oysa ki, TMSF'nin gerekli görüşmeler ve derdest olan davalar sebebi ile bugüne dek hiç bir işlem yapmadığını ve davaların sonuçlanmasını beklediğini ancak alacaklı tarafın başvurusu üzerine tüm borcun hacizli banka hesabından tahsil ettiğini, TMSF’nin haksız çıkma zammı uyguladığını, bununla ilgili hukuki süreç sona ermeden ödenmiş olduğunu, şayet ödenmediyse bundan ihtiyati haciz isteyen ...’in sorumlu olduğunu, alacağın muaccel olmadığı gibi likit de olmadığını belirterek ihtiyati hacze itiraz etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu