TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: İNCELEME VE GEREKÇE : 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 54. maddesinde; ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı, 55. maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58. maddesinde; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunulabileceği, 62. maddesinde; borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve...
Davanın yasal dayanağı, 6183 sayılı yasanın “Ödeme Emrine İtiraz” başlığı altında düzenlenen 58. maddesinde; “Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtirazın şekli, incelenmesi ve itiraz incelemelerinin iadesi hususlarında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur” hükmüdür....
Mahkemece 07.01.2021 tarihli harç tahsil müzekkeresi ile 6.467,92 TL onama harcının davacı taraftan tahsili için müzekkere düzenlenmiştir. Davacı vekili tarafından 07.01.2022 tarihli itiraz dilekçesi ile Mahkeme kararının Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 11.11.2020 tarihli 2016/30338 Esas, 2020/15752 Karar sayılı ilâmıyla onandığı, onama ilâmında maddi hata yapılarak temyiz edenin sıfatı davalı olarak gösterildiği için harcın bu rakam üzerinden düzenlendiği, bu hâlde onama ilâmında harcın sorumlusu davalı olarak gösterildiğinden karar düzeltme yoluna gitmedikleri ancak kararın maddi hataya dayandığının açık olduğu gerekçesiyle harç tahsil müzekkeresine itiraz edilmiştir. Mahkemece 04.08.2022 tarihli 2015/241 Esas, 2016/464 Karar sayılı ek karar ile davacı vekilinin itirazının reddine karar verilmiştir....
Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile; bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa bildirilir... Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır....
Öte yandan, süresinde ödenmeyen prim ve diğer Kurum alacaklarının bizzat Kurumca cebren takip ve tahsil edilebileceği 506 sayılı Yasa'nın açık hükmü gereğidir. Cebren tahsil ve takip esasları 6183 sayılı Yasa'da gösterilmiştir.506 sayılı Yasa'nın 80/7. Maddesinde Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde alacaklı sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesinin yetkili olduğu, 6183 sayılı Yasa'nın 58/1. maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın ödeme emrine karşı tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlemine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itiraz edebileceği bildirilmiştir.Bu 7 günlük itiraz süresi hak düşürücü süre olup süreyi geçiren borçlunun artık menfi tespit, istirdat gibi aynı konuda hiçbir mahkemede dava açması mümkün değildir. Çünkü 6183 sayılı Yasa'da İİK.'nun 72. Maddesine koşut bir hüküm yer almamaktadır. 6183 sayılı Yasa İİK.'...
K A R A R Davacı, davalının ortaklığa konu mal ve alacaklarının paylaşımı konusunda taraflar arasında tanzim edilen 23.11.2002 tarihli protokolün 1.maddesine göre tahsil kabiliyeti olan 24.209.650.000 TL'sının tahsil edilip kendisine ödenmediğini, bu nedenle aleyhine yapılan icra takibine de haksız itirazda bulunduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline % 40 icra-inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında 12.7.2005 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ederek protokolün 2.maddesinde belirtilen tahsil kabiliyeti olmayan, çürük alacaklar olarak tabir edilen 4.385.000.000 TL için itirazın iptalini istemiştir....
Borcun tamamına ya da bir kısmına itiraz hallerinde olduğu gibi imzaya itiraz ile faize itiraz edilmesi durumunda da itirazın iptali davası açılabilir. İcra İflas Kanununun 68 ve 68 (a) maddelerinde sözü edilen belgelerden birine sahip olmayan alacaklı, itirazın giderilmesini sağlayabilmek için yalnız itirazın iptali yoluna başvurabilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş ya da itiraz geçerli değilse alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukukî yarar yoktur. İtirazın iptali davası süreye tabidir. Alacaklı itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde davayı açabilir. İcra takibi konusu alacak davası iş mahkemesinin görevine girmekte ise itirazın iptali davası da iş mahkemesinde açılır (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku, ... Kasım 2004, s. 223.). Buna göre davada 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 7nci maddesi uyarınca sözlü yargılama usulü uygulanır. İtirazın iptali davasında, işçilik alacaklarıyla ilgili olarak tahsil hükmü kurulması mümkün olmaz....
Sulh Ceza Mahkemesinin 2002/21 Müt.sayılı dosyasının getirtilmesi gerektiği bildirilmiş ise de bu dosyanın getirtilmediği, davalı Kurumca 11.1.2011 tarihli dilekçede 6.11.2011 tarihli Kurum İtiraz Komisyon kararının Sulh Ceza Mahkemesinin 4.3.2002 tarihli kararı ile kaldırıldıktan sonra Kurum İtiraz Komisyonunca yapılan itirazın esastan incelendiği ve 31.7.2003 tarihli 2003/29 Ek karar ile itirazın reddine karar verildiği, davacının bu karara itiraz etmediği ve kararın kesinleştiği idari para cezasında davacı tarafça ödendiği ileri sürüldüğü halde davalı Kurumdan bu belgeler getirtilerek davacının itirazının Kurum İtiraz Komisyonunca esastan incelenip incelenmediği, incelenmiş ise reddedilip reddedilmediği, ret kararının davacıya tebliğ edilip edilmediği, edilmiş ise süresi içinde bu karara karşı dava açılıp açılmadığı, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 2002/21 Müt. Sayılı dosyasında bu konuda verilmiş bir ek kararın bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır....
Mahkememizce yargılama için duruşma günü verildiğinde davacı vekilince 18/10/2022 tarirhli duruşmada icra dosyasının haricen tahsil ettiklerini beyan ettikleri.----- icra dosyası celp edildiğinde davacı tarafndan haricen tahsil talebi beyanıda bulunduğu görüldüğıünün buna göre de mahkememiz dosyasının itirazın iptali davası olduğu....
Dosya kapsamına göre ise çek teslimine yönelik yukarıdaki bahse konu 08/01/2020 tarihli tutanakta çeklerin tahsil cirosu olduğu yönünde herhangi bir kaydın bulunmadığı, duruşma sırasında taraf vekillerinin çekler sureti yönünden verilen kesin süre içerisinde davacı vekilince 24/09/2021 tarihli dilekçenin sunulduğu ve dilekçe ekindeki çeklerin incelenmesinde çeklerin yine tahsil cirosu ile verildiği yönünde herhangi bir kaydın bulunmadığı tespit edilmiştir. Bir çekin tahsil cirosu ile mi temlik cirosu ile mi verildiğinin tereddüt oluşturması halinde şu hususun değerlendirilmesi gerekmektedir; tahsil cirosu ile verilen çeklerin tahsil cirosu olduğunun kabul edilebilmesi için "tahsil cirosudur" şeklinde çek üzerine yahut arkasına yahut çek teslimine yönelik evrakta bu hususta açıkça bir ibarenin olması gerektiği bunların bulunmaması halinde ise çek verilme sebebinin temlik cirosu olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır....