Somut olayda; davacı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına kabulünü sağlamak amacıyla, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan T3 babası olduğunun tespitini istemiş ve irsi bağın bulunduğuna yönelik Mardin Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/232 Esas sayılı veraset ilamını ibraz etmiştir. Dosyaya sunulan veraset ilamında, davacı Khaled Filiz, davalı T3 ile Şevkiye Filiz’in çocuğu olarak mirasçı olarak belirlenmiştir. Bu durumda, dava, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi uyarınca nüfus kaydının düzeltilmesi ve tespit istemine ilişkin olup, Asliye Hukuk Mahkemesince hüküm tesis edilmiştir. Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun 02.06.2021 tarihli ve 431 sayılı İş Bölümü Kararının 15. maddesi uyarınca, nüfus kaydının düzeltilmesi ve tespit istemine ilişkin davalarda verilen hüküm ve kararların istinaf inceleme görevi Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine aittir. Bu sebeple dosyanın istinaf incelemesi için Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1....
GEREKÇE: Dava, borçlanma tarihinde izinle Türk vatandaşlığından çıkmış olan davacının, müteveffa eşinin yurt dışı çalışmalarını borçlanabileceğinin tespiti istemine ilişkindir. 6552 sayılı Kanun ile değişik 3201 sayılı Kanun'un 1'inci maddesine göre "Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin on sekiz yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen T3 prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir."...
Ayrıca 3201 sayılı Yasanın 1.maddesi değiştirilmiş, “Türk Vatandaşları ile doğumla Türk Vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk Vatandaşlığını kaybedenlerin on sekiz yaşını doldurduktan sonra Türk Vatandaşı olarak yurtdışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen T3 prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirileceği belirtilmiştir....
Başka bir anlatımla işlemin bir tarafı ... .... ile ..... arasındaki vekalet ilişkisine dayanmaktadır. 22.04.1969 tarih 6243 yevmiye numaralı vekaletname Bursa .....Noterliğince düzenlenmiş ise de, bu vekaletnamede ismi yazılı olan Halil Seymen gerçekte Türkiye Cumhuriyeti nüfusuna kayıtlı olmadığı, diğer söyleyişle vekaletnamenin sahte olduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 1024. maddesinin 2. fıkrası, "Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur." hükmünü içermektedir. Davaya konu taşınmaza ilişkin ayni hakkın sahte vekaletnameye dayanarak yolsuz tescil edildiği ve Medeni Kanunun 1025. maddesi uyarınca da terkine tabi olduğu ortadadır. Düzeltilmesi istenen hak, bir nedeni olmadan (yolsuz) tescil edildiğinden bu tapu kaydına dayanan mülkiyet hakkına dayanılarak tapuda isim düzeltilmesi ve tespit istenemez....
in mirasçılarını gösterir mirasçılık belgesi verilmesini istemiştir Mahkemece, taşınır mallar yönünden davanın kabulüne, taşınmaz mallar yönünden murislerin iki mirasçılarının da ... vatandaşı olduğu gerekçesi ile pay verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Daha önce Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 16.10.2014 tarihli, 2013/22245 Esas 2014/18447 Karar sayılı mahalline iade kararında; davacıların murisleri ... ve ...'in ölüm tarihleri itibariyle ... ile Türkiye arasında miras yoluyla taşınmaz mal edinilmesi konusunda karşılıklılık bulunup bulunmadığının ... Bakanlığından sorulması istenmiş ise de mahkemece bu konuda yeterli araştırma yapılmadığından öncelikle dosya içerisindeki ... Bakanlığı ... Genel Müdürlüğü'nün yazıları da dikkate alınarak davacı vekilinden davacının ...ndeki ikametgahı ve nüfusa kayıtlı olduğu yer hakkında bilgi alınarak, karşılıklılık bulunup bulunmadığının ......
Somut olayda, kadın olan 04.12.1954 doğumlu ve Türk vatandaşı olan davacının Danimarka'da 15.05.1973-10.07.1992 tarihleri arasında çalıştığı, 01.04.2003 tarihinden itibaren bu ülkede malulen emekli olduğu, Türkiye'de 21.04.2013-22.04.2013 tarihleri arasında (2) gün 4/1-(a) bendi kapsamında çalışmasının bulunduğu, 12.07.2013 tarihli borçlanma talebi sonrasında 15.05.1973-14.05.1988 tarihleri arasında Danimarka'da geçen 3634 günlük çalışmasını borçlandığı ve 26.08.2013 tarihinde ödediği, toplamda 3636 gün prim ödemesinin bulunduğu, 27.02.2015 tarihinde 4/1-(a) bendi kapsamında yaşlılık aylığı talep ettiği anlaşılmaktadır....
Türkiye’de tasfiye edilmiş bir hizmetinin de bulunmadığını,yargı kararlarında tam aylık için sonradan çalışılabileceği ve askerlik borçlanması ile dahi hizmetini tamamlayabileceği yönünde olduğunu, davacının Türkiye günleri üzerinden tahsis talep tarihi olan 06.09.2019 tarihini takip eden 01.10.2019 tarihinden itibaren SSK kapsammda tam yaşlılık aylığına hak kazandığını,Kurumun 01.10.2019 tarihinden itibaren bağladığı sözleşme aylığı (kısmi) işleminin iptal edilmesi gerektiğini belirterek, dava konusu kurum işleminin iptaline, davacının Türk Vatandaşı olmadığı dönemde Azerbaycan’da geçen yurtdışı hizmet süreleri nazara alınmaksızın Türkiye günleri üzerinden tahsis talep tarihi olan 06.09.2019 tarihini takip eden 01.10.2019 tarihinden itibaren SSK kapsammda tam yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Ayrıca 3201 sayılı Yasanın 1.maddesi değiştirilmiş, “Türk Vatandaşları ile doğumla Türk Vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk Vatandaşlığını kaybedenlerin on sekiz yaşını doldurduktan sonra Türk Vatandaşı olarak yurtdışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen T3 prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirileceği belirtilmiştir....
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanılacak sürenin, davacının vatandaşlıktan çıktığı tarih dikkate alınmadan belirlenmesi yerinde değildir. 3201 sayılı Yasanın 1. maddesinde; “Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin on sekiz yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” hükmü düzenlenmiştir Mülga...
Bu durumda öncelikle, davalının açık adresinin ilgili konsolosluk tarafından tespitinin istenilmesi, bu şekilde, önceki tebligat yapılamayan adresten farklı bir adresin gösterilmesi durumunda yine Tebligat Kanunu'nun 25 ve 25/a maddeleri gereğince muhataba tebligat yapılması, yine tebliğin benzer sebeplerle mümkün olmaması halinde 15 Kasım 1965 tarihli Hukuki ve Ticari Konularda Adli ve Gayri Adli Belgelerin Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair La Haye Sözleşmesi hükümlerine göre tebligat yapılmasının denenmesi, buna göre de tebligatın yapılamaması, halinde ise muhatabın yerleşim yeri adresi olan Metz/Fransa'da yayınlanan, Türkçe gazetede, Türk Konsolosluğu vasıtası ile ilanen tebligat yapılması, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 28/son maddesi gereğince, tebliğ olunacak evrak ile ilan suretlerinin davalı ......