HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, sıra cetveline yapılan itiraza ilişkindir....
Kararı, asıl davada davalı- karşı davada davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, karşı davada davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Asıl davada davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden: Asıl dava, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmasına rağmen bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Bozma ilamında da belirtildiği üzere, muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Daha önce doğan alacak, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturamaz....
İİK'nın 140/1. maddesinde icra müdürlüğünce hangi hallerde haciz sıra cetveli düzenleneceği belirtilmiştir. İİK'nın 355. maddesi uyarınca düzenlenen ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemez. Sıra cetveline itiraz davalarında davalının alacağının gerçek olduğunu ispat etmek zorunda olmasına rağmen, maaş hacizlerinde üst sıralarda bulunan alacaklar aleyhine açılan davalar genel muvazaa mahiyetinde olup bu davalarda genel ispat kuralları geçerlidir. Bu durumda mahkemece, davanın genel muvazaa davası olarak kabul edilip, ispat yükünün de davacıya yüklenerek uyuşmazlığın TBK'nın 19. maddesinde düzenlenmiş genel muvazaa ilkelerine uygun olarak çözümlenmesi gerekirken ispat yükünün davalıya yüklenmesi suretiyle sonuca gidilmesi doğru olmamıştır....
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü alacağına itiraz edilen alacaklılara ait olup, alacaklıların alacağının gerçek bir hukuki ilişkiye dayandığını takipten önce düzenlenmiş ve birbirini teyit eden usulüne uygun delillerle ispatlaması gerektiği, davacıların açık muvafakatinin olmadığı sürece tanık dinlenilmesi mümkün olmadığı,davacının tanık dinlenmesine muvafakat etmediğini belirttiğinden dinlenilen tanıkların beyanlarının dikkate alınmadığı, davalı ...’ın borçlu...'ın eşine borç para verdiğine ilişkin savunmasını açıklanan şekilde ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile sıra cetvelinde davalılara isabet eden paydan öncelikle davacıların alacağının ödenmesine karar verilmiştir. Kararı, davalılardan ... vekili temyiz etmiştir....
ın davacı tarafından başlatılacak ... takibini akim bırakmak için kendini muvazaalı biçimde borçlandırdığı ve sıra cetvelinde öne geçirildiğinin kabul edilip ve kanaat edinildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile ... .... ... Müdürlüğü'nün 2011/7096 Esas dosyasında düzenlenen ....08.2012 tarihli sıra cetveline itirazın kabulü ile alacaklı ... ve ...'in .... sıra dosya alacaklısı olarak, alacaklı ...'ün .... sıra alacaklısı olarak sıra cetvelinin düzeltilmesine, ödemelerin bu sıraya göre yapılmasına karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Alacağın varlığına yönelik sıra cetveline itiraz davalarında kıyasen uygulanan ... İflas Kanunu'nun 235 nci maddesinin .... fıkrası gereğince davalıya ayrılan payın yargılama giderleri de dahil olmak üzere öncelikle alacağı nisbetinde davacı alacağının ödenmesine tahsis edilmesine, artan kısmın davalıya bırakılmasına karar vermek gerekir. Açıklanan ilke karşısında davalı ...'...
Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ileri sürülen hukuki olgu, davalı ile dava dışı borçlunun muvazaalı borç yaratmak suretiyle alacaklı durumdaki 3. kişilerden mal kaçırma işleminin, davacıya karşı ileri sürülememesini sağlamaktır. Bunun için borçlandırıcı işlemin daha sonraki tarihte yapılmış olup olmaması da önem taşır. (Yargıtay 19. H.D 13.10.2010, 2010/6540 E 2010/11200 K) Somut olayda, davalıların takibine dayanak olan bonolar 23.09.2008 günü ihtiyati haciz kararı alınmak üzere mahkemeye ibraz edilmiştir. HUMK' nun 299. maddesine göre bonoların düzenlenebileceği en son tarih budur. Davacı yanın takip dayanağı çeklerin keşide tarihi ise sırasıyla 07.11.2008, 27.11.2008 ve 26.01.2009' dur....
Bankası A.Ş. ve .... vekillerinin ...İcra Müdürlüğü'nün 2009/11179 E. ve 2009/11181 E. sayılı icra dosyalarına dayalı olarak açtıkları davalar hakkında verilen hükme yönelik temyiz itirazları ve ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin birleşen 2010/892 E. sayılı davasında davacı ... .... vekilinin temyiz itirazları yönünden; Yukarıdaki bentte açıklandığı üzere, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü davalı alacaklıdadır....
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Daha önce doğan alacak, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturamaz. Takip işlemlerinin hızlandırılması, İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulması, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar değildir. Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, davalı alacaklıdadır....
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında davacı tarafça, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı ile hareket ettikleri ileri sürülmektedir. Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, kural olarak, davalı alacaklıdadır. İstisnai durumlarda ispat yükü yer değiştirir."...
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve muvazaa iddiasının aksinin davalı tarafça ispatlanamamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Davacı vekilinin temyizine gelince; dava, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz istemine ilişkindir. Sıra cetveline itiraz davalarında sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya ayrılan payın, yargılama gideri de dahil olmak üzere öncelikle davacı alacağının ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına (İİK'nun 235/3'ncü maddesine kıyasen) karar verilmesi gerekir. Bu tür davalarda, davanın kabulü halinde tespit değil, eda hükmü kurulmalıdır....