Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Daha önce doğan alacak, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturamaz. Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, davalı alacaklıdadır....

maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemez. Bu durumda .....'ce yapılan bu sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesi uyarıca İcra Müdürlüğü'nce düzenlenen sıra cetveli niteliğinde olduğu kabul edilerek aynı Kanun'un 142/1. maddesi uyarınca açılan muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında olduğu gibi ispat yükünün davalıda olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın bu ilkelere göre çözümlenmesi doğru olmamıştır. 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı İBK'da da belirlendiği gibi, HMK'nın 24/1, 25, 26, 30 ve 33. (HUMK'nın 74, 75 ve 76.) maddeleri gereğince hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlı ve fakat hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re'sen uygulamakla ve neticeye vardırmakla yükümlüdür....

    Muvazaa hukuki nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, davalı alacaklıdadır. Davalı alacaklı, alacağının, gerçek bir alacak olduğunu, birbirini teyit eden ve takipten önce düzenlenmiş usulüne uygun delillerle ispatlamalıdır. Her zaman düzenlenmesi mümkün olan çek ve bono, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli değildir. Senetler ve çekler ancak tarafları ve onların cüz'i ve külli halefleri yönünden delil niteliğinde olup, temel ilişkinin ve kambiyo ilişkisinin dışında kalan davacı üçüncü kişi bakımından bu nitelikte bir ispat vasıtası olarak kabul edilemez....

      Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında, ispat yükünün alacağına itiraz edilen alacaklıya düştüğü, her zaman düzenlenmesi mümkün olan bononun alacağın varlığını ispatlanamayan tek başına yeterli olmadığını, davalının alacağının varlığını yasal delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Dava, muvazaa iddiasına dayalı, sıra cetveline itiraza ilişkindir. Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Bu davada ispat yükü, davalı alacaklıdadır. Davalı, alacağının, gerçek bir alacak olduğunu, takipten önce düzenlenmiş ve birbirini teyit eden usulüne uygun delillerle ispatlamalıdır. Davalı alacaklının savunma ve delilleri çerçevesinde alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, davalı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve davalının alacağının doğum tarihinin değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekir....

          HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, sıra cetveline yapılan itiraza ilişkindir....

          Kararı, asıl davada davalı- karşı davada davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, karşı davada davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Asıl davada davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden: Asıl dava, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmasına rağmen bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Bozma ilamında da belirtildiği üzere, muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Daha önce doğan alacak, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturamaz....

            İİK'nın 140/1. maddesinde icra müdürlüğünce hangi hallerde haciz sıra cetveli düzenleneceği belirtilmiştir. İİK'nın 355. maddesi uyarınca düzenlenen ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemez. Sıra cetveline itiraz davalarında davalının alacağının gerçek olduğunu ispat etmek zorunda olmasına rağmen, maaş hacizlerinde üst sıralarda bulunan alacaklar aleyhine açılan davalar genel muvazaa mahiyetinde olup bu davalarda genel ispat kuralları geçerlidir. Bu durumda mahkemece, davanın genel muvazaa davası olarak kabul edilip, ispat yükünün de davacıya yüklenerek uyuşmazlığın TBK'nın 19. maddesinde düzenlenmiş genel muvazaa ilkelerine uygun olarak çözümlenmesi gerekirken ispat yükünün davalıya yüklenmesi suretiyle sonuca gidilmesi doğru olmamıştır....

              Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü alacağına itiraz edilen alacaklılara ait olup, alacaklıların alacağının gerçek bir hukuki ilişkiye dayandığını takipten önce düzenlenmiş ve birbirini teyit eden usulüne uygun delillerle ispatlaması gerektiği, davacıların açık muvafakatinin olmadığı sürece tanık dinlenilmesi mümkün olmadığı,davacının tanık dinlenmesine muvafakat etmediğini belirttiğinden dinlenilen tanıkların beyanlarının dikkate alınmadığı, davalı ...’ın borçlu...'ın eşine borç para verdiğine ilişkin savunmasını açıklanan şekilde ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile sıra cetvelinde davalılara isabet eden paydan öncelikle davacıların alacağının ödenmesine karar verilmiştir. Kararı, davalılardan ... vekili temyiz etmiştir....

                ın davacı tarafından başlatılacak ... takibini akim bırakmak için kendini muvazaalı biçimde borçlandırdığı ve sıra cetvelinde öne geçirildiğinin kabul edilip ve kanaat edinildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile ... .... ... Müdürlüğü'nün 2011/7096 Esas dosyasında düzenlenen ....08.2012 tarihli sıra cetveline itirazın kabulü ile alacaklı ... ve ...'in .... sıra dosya alacaklısı olarak, alacaklı ...'ün .... sıra alacaklısı olarak sıra cetvelinin düzeltilmesine, ödemelerin bu sıraya göre yapılmasına karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Alacağın varlığına yönelik sıra cetveline itiraz davalarında kıyasen uygulanan ... İflas Kanunu'nun 235 nci maddesinin .... fıkrası gereğince davalıya ayrılan payın yargılama giderleri de dahil olmak üzere öncelikle alacağı nisbetinde davacı alacağının ödenmesine tahsis edilmesine, artan kısmın davalıya bırakılmasına karar vermek gerekir. Açıklanan ilke karşısında davalı ...'...

                  UYAP Entegrasyonu