AŞ' nin takibine dayanak yaptığı senedin bankaya teminat olarak verildiğinden davalı alacağının bonoya konu alacaktan önce doğduğu kabul edilerek muvazaa koşulları oluşmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl ve birleşen davacılar vekilleri temyiz etmiştir. Asıl ve birleşen davalar, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır. Sıra cetveline itiraz davalarında taraflar arasında her zaman düzenlenebilecek bono alacağın varlığını başlı başına ispatlamaya yetmez. Bu davalarda alacağın varlığını ispat davalıya düşer. Bu nedenle davalı alacağının gerçek bir ilişkiye dayandığını ispat etmek zorundadır....
Mahkemece,davanın kabulüne dair verilen karar, davalı ... vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 18.10.2017 tarih ve 2015/7160 E. 2017/2733 K.sayılı ilamıyla İİK’nın 83.maddesine göre maaş haczi ile ilgili sıra cetveli yapılamayacağından maaş haczinde yapılan sıralamaya vaki muvazaa iddiasında genel muvazaa da olduğu gibi ispat yükü davacıda olup ispat yükünün davalıda olduğu kabulünün doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda;muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasında ispat yükünün davalı da olduğu, davalıların kardeş olduğu, davalı ... ile davalı ... arasında gerçek bir borç-alacak ilişkisinin bulunmadığı, davalı ...'nün bu yolla davacı bankanın maaşına koyacağı haczin önüne geçtiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı , davalı ... vekili temyiz etmiştir....
İcra Hukuk Mahkemesi'nce muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında genel mahkemelerin görevli olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi üzerine dosyanın gönderildiği mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve .../......
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında davacı tarafça, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı ile hareket ettikleri ileri sürülmektedir. Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, kural olarak, davalı alacaklıdadır. İstisnai durumlarda ispat yükü yer değiştirir. 21. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava takip alacaklısına karşı açılmış olup, dava dilekçesinde açıkça “müvekkillerinin alacağın ve takibin iptalinde bir çıkarı olmadığı için, ancak İİK’nın 142. maddesine göre sıra cetveline itiraz davası açma haklarının bulunduğu” belirtilmiştir. 08.10.2015 tarihli celsede, davacı vekilince sıra cetvelinin iptali davası açtıkları hususu vurgulanmıştır....
Dava, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz istemine ilişkindir. Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline itiraz davalarında da kıyasen uygulanması gereken İİK'nın 235/.... maddesi uyarınca sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya ayrılan payın, yargılama gideri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerekir. Bu tür davalarda, davanın kabulü halinde tespit değil, eda hükmü kurulmalıdır. Bu ilkelere aykırı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamaya gereksinim göstermediğinden, HUMK'nın 438/.... maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Açıklanan bu durum karşısında ....yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine borçlunun maaş aldığı kurumca bu madde hükmü uyarınca düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemez. Buna göre, .....Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın 818 sayılı BK'nın 18. maddesinde düzenlenmiş genel muvazaa iddiasına dayalı iptal istemi olduğunun kabulü ile, ispat yükü yönünden genel ilkelere uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, borçlunun maaş aldığı kurumca yapılan sıralamanın İİK'nın 140. maddesi uyarınca İcra Müdürlüğünce düzenlenen sıra cetveli niteliğinde olduğu kabul edilerek, davanın İİK'nın 142/1. maddesi uyarınca muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davası olduğunun .../... S.3 kabulü ve ispat yükünün davalı alacaklıya yüklenmesi doğru olmamıştır. Yine........
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince her ne kadar duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de davanın niteliği itibariyle bu isteğin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır....
Bu durumda mahkemece yapılan bu sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesi uyarınca düzenlenen sıra cetveli niteliğinde olduğu kabul edilerek aynı Kanun'un 142/1. maddesi uyarınca açılan muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında olduğu gibi ispat yükünün davalıda olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın bu ilkelere göre çözümlenmesi doğru olmaz.gün ve 15/6 sayılı İBK'da da belirlendiği gibi, HMK'nın(HUMK'nın 74,75 ve 76.) maddeleri gereğince hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlı ve fakat hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re'sen uygulamakla ve neticeye vardırmakla yükümlüdür. Bu durumda mahkemece, davanın dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK'nın 19. (818 sayılı BK'nın 18 ) maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile ispat yükü yönünden genel ilkelere uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekir....
- K A R A R - Davacı vekili daha evvel davalı aleyhine açtıkları muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasının, muvazaanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini; ne var ki, bir başka icra takibi nedeniyle haciz için evine gidilen davalının, boşanmanın muvazaalı olduğunu ikrar ettiğini ileri sürerek yargılamanın yenilenmesi suretiyle önceki kararın kaldırılmasına ve sıra cetvelinde davalıya isabet eden payın müvekkiline isabetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece icra ve haciz tehdidi altında yapılan ikrarın bağlayıcı olmayacağı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Daha önce doğan alacak, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturamaz. Takip işlemlerinin hızlandırılması, İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulması, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar değildir. Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, davalı alacaklıdadır....