"İçtihat Metni" Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince her ne kadar duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, davanın konusu itibariyle bu istemin reddiyle incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır....
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasında ispat yükünün alacağına itiraz edilen davalı tarafta olduğu, dosya borçlusu...San. Ltd. Şti. ile davalı şirket kayıtlarına göre borçlu şirketin davalıya olan borçlarını ödediği, bu nedenle temlikin dayanağı olan alacağın varlığının davalı tarafça ispatlanamadığı, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2022/24 Esas KARAR NO : 2022/282 DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) DAVA TARİHİ : 06/08/2020 KARAR TARİHİ : 06/04/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/05/2022 Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı müvekkili Ankara ...İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasında davalılardan ... A.Ş.'den 382.000,00 TL bedelli çek nedeniyle 379.970,00 TL ve ferileri kadar alacaklı olduğunu, anılan dosyadan ... A.Ş. nin ... A.Ş.'deki hakedişlerine, taşınmazına ve sair haklarına haciz koydurduğunu, davalı ...'in Ankara ... Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyasıyla diğer davalı borçlu ... A.Ş.'...
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında, davacının iddiası kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasında olduğu için bu tür davalarda muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması gerekir. Daha önce doğan alacak, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturamaz. Takip işlemlerinin hızlandırılması, İİK'nun 20.maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulması, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar değildir. Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, davalı alacaklıdadır....
Sayılı dosyalarında takibe konu müvekkili banka alacağının işbu sıra cetvelinde davalıya ayrılan paydan ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır. Yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda, davacı tarafça davalı bankanın sıra cetvelinde belirtilen tutarda alacağı bulunmadığı iddiası ile sıra cetveline itiraz edilmiş, her iki bankanın alacağının icra takiplerine dayalı olarak tasarrufun iptali davaları açılmış verilen kararlar henüz kesinleşmemiştir. Dava tasarrufun iptali davalarından hariç muvazaaya dayalı sıra cetveline ilişkin davalar sonucu verilen hüküm ve kararlara yönelik olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2020 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25/06/2020 tarih ve 564 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 17....
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Daha önce doğan alacak, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturamaz. Takip işlemlerinin hızlandırılması, İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulması, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar değildir. Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, davalı alacaklıdadır....
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Daha önce doğan alacak, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturamaz. Takip işlemlerinin hızlandırılması, İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulması, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar değildir. Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, davalı alacaklıdadır....
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; maaş hacizlerinin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine borçlunun çalıştığı işyerince düzenlendiği ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği, bu durumda İİK'nın 142/1. maddesi uyarınca açılan muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında olduğu gibi ispat yükünün davalıda olduğu düşünülemeyeceği, davanın dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK'nın 19 ve 818 sayılı BK'nın 18. maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olup ispat yükü yönünden genel ilkelere uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği, davacı tarafından davalılar arasındaki muvazaayı kanıtlayacak şekilde herhangi bir delil gösterilmediği, ispat yükünün davacıda olduğu ve iddianın ispatlanamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....
Sıra olarak ...İcra Müdürlüğü'nün 2014/3189 ve 2014/3193 sayılı dosyasına ödenmesine, ...İcra Müdürlüğü'nün 2013/3058 esas sayılı icra dosyası üzerinden davalı ...'in maaşından diğer davalı ...'a ödenen bir meblağ var ise davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek müvekkil bankaya ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar, duruşmada alınan beyanlarında davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün kural olarak davalı alacaklı üzerinde olduğu, davalının alacağının varlığını ve miktarını usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerektiği, bononun, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli olmadığı, davalıların alacağın muvazaalı olmadığına dair somut herhangi bir delil ibraz etmediği gerekçesiyle davanın kabulüne ......
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir. Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Daha önce doğan alacak, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturamaz....