Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir. Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Daha önce doğan alacak, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturamaz....

    Davalı alacaklının savunma ve delilleri çerçevesinde alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, davalı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve davalının alacağının doğum tarihinin değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekir." şeklinde belirtildiği üzere muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasında ispat yükü davalı alacaklıdadır ve borcun doğum tarihinin tespiti uyuşmazlığın çözümü için oldukça önemlidir.Yargıtay kararı ışığında İİK 142. maddesi gereğince düzenlenen bir sıra cetvelinde sıra cetveli içeriğinin ve dahil alacağın muvazaalı olduğu yönündeki davanın genel mahkemece ispat yükü muvazaalı olduğu iddia edilen davalıda olduğu, davalının ilk defa istinaf dilekçesinde dile getirdiği hususlarında istinaf aşamasında değerlendirilemeyeceği, nedenle kararın doğru istinaf nedenlerinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır....

    MAHKEMECE: "Dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır. Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin, borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için kural olarak, muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/4174 Esas, 2019/3990 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü alacağına itiraz edilen alacaklıya düşer. Alacaklı alacağının gerçek bir hukuki ilişkiye dayandığını takipten önce düzenlenmiş ve birbirini teyit eden usulüne uygun delillerle ispatlamalıdır. Her zaman düzenlenmesi mümkün olan bono, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli değildir....

    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davada ispat yükünün davalı tarafta bulunduğunu, davalı alacaklının takibinin dayanağının senet olmasının muvazaa iddiasını bertaraf etmeyeceği, senedin taraflar arasında her zaman düzenlenebileceği, davalı tarafından alacağın muvazaalı olmadığı konusunda herhangi bir delil ileri sürülmediği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. ...) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir. ...) Dava, davalının alacağının muvazaalı olduğu iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz istemine ilişkindir....

      , İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulmasının, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar olmadığı, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün, davalı alacaklıda olduğu, davalı alacaklının alacağının varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikte olan usulüne uygun, birbirini doğrulayan yazılı delillerle kanıtlamasının gerektiği, her zaman düzenlenmesi mümkün olan çek ve bononun, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli olmadığı, senetler, faturalar ve çeklerin ancak tarafları ve onların cüz'i ve külli halefleri yönünden kesin delil niteliğinde olup, temel ilişkinin ve kambiyo ilişkisinin dışında kalan davacı üçüncü kişi bakımından bu nitelikte bir ispat vasıtası olarak kabul edilemeyeceği, öte yandan, alacağın miktarına göre diğer tarafın açık muvafakatı bulunmadığı sürece tanık dinlenemeyeceği ve tanık beyanına...

        Mahkemece,davanın kabulüne dair verilen karar, davalı ... vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 18.10.2017 tarih ve 2015/7160 E. 2017/2733 K.sayılı ilamıyla İİK’nın 83.maddesine göre maaş haczi ile ilgili sıra cetveli yapılamayacağından maaş haczinde yapılan sıralamaya vaki muvazaa iddiasında genel muvazaa da olduğu gibi ispat yükü davacıda olup ispat yükünün davalıda olduğu kabulünün doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda;muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasında ispat yükünün davalı da olduğu, davalıların kardeş olduğu, davalı ... ile davalı ... arasında gerçek bir borç-alacak ilişkisinin bulunmadığı, davalı ...'nün bu yolla davacı bankanın maaşına koyacağı haczin önüne geçtiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı , davalı ... vekili temyiz etmiştir....

          AŞ' nin takibine dayanak yaptığı senedin bankaya teminat olarak verildiğinden davalı alacağının bonoya konu alacaktan önce doğduğu kabul edilerek muvazaa koşulları oluşmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl ve birleşen davacılar vekilleri temyiz etmiştir. Asıl ve birleşen davalar, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır. Sıra cetveline itiraz davalarında taraflar arasında her zaman düzenlenebilecek bono alacağın varlığını başlı başına ispatlamaya yetmez. Bu davalarda alacağın varlığını ispat davalıya düşer. Bu nedenle davalı alacağının gerçek bir ilişkiye dayandığını ispat etmek zorundadır....

            İcra Hukuk Mahkemesi'nce muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında genel mahkemelerin görevli olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi üzerine dosyanın gönderildiği mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve .../......

              Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında davacı tarafça, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı ile hareket ettikleri ileri sürülmektedir. Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, kural olarak, davalı alacaklıdadır. İstisnai durumlarda ispat yükü yer değiştirir. 21. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava takip alacaklısına karşı açılmış olup, dava dilekçesinde açıkça “müvekkillerinin alacağın ve takibin iptalinde bir çıkarı olmadığı için, ancak İİK’nın 142. maddesine göre sıra cetveline itiraz davası açma haklarının bulunduğu” belirtilmiştir. 08.10.2015 tarihli celsede, davacı vekilince sıra cetvelinin iptali davası açtıkları hususu vurgulanmıştır....

                Dava, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz istemine ilişkindir. Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline itiraz davalarında da kıyasen uygulanması gereken İİK'nın 235/.... maddesi uyarınca sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya ayrılan payın, yargılama gideri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerekir. Bu tür davalarda, davanın kabulü halinde tespit değil, eda hükmü kurulmalıdır. Bu ilkelere aykırı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamaya gereksinim göstermediğinden, HUMK'nın 438/.... maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu