Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; taşıma sözleşmesine dayalı menfi tespit ve maddi ve manevi zararın tazmini istemlerine ilişkindir. Mahkememizin bozma ilamı öncesi kararının maddi tazminat ve menfi tespit davası yönünden 21/05/2022 tarihinde kısmi olarak kesinleştiği tespit edilmekle davacının talebi doğrultusunda bu davalar yönünden kısmi kesinleşme şerhinin düzenlenmiştir. Yargılamaya manevi tazminat davası açısından devam edilmesine karar verilerek tefhimle yargılamaya devam olunmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18/01/2022 tarihli 2020/7263 Esas, 2022/362 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilerek açık yargılamaya devam olunmuştur. Davacı, davalının sözleşmeye aykırı hareketiyle manevi zarara uğradığını iddia etmişse de bu iddiasını ispatlayamamıştır. Davacı tarafça varlığı ileri sürülen olgular, davacının manevi kişiliğini ızrar edecek nitelikte olmadığından davacının manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir....
Sözleşmenin 14. maddesinde ise “saha sahibi ... bu rödevans anlaşmasına istinaden sözleşmeye konu saha ile ilgili herhangi bir anlaşma yapamaz. Rödevans veremez, bu sözleşme süresince kendi adına da işletemez” hükümleri bulunmaktadır. Davalı ..., davacı şirkete gönderdiği 12.04.2010 tarihli fesih ihbarı yazısında sözleşmenin fesih iradesini karşı tarafa bildirmiştir. Davadaki istem, bu fesih ihbarına dayalı menfi ve müspet zararların tahsiline ilişkindir. Bu bakımdan, burada öncelikle Borçlar Hukukunda düzenlenen menfi ve müspet zararların ne olduğu hususu üzerinde durulması gerekecektir. Menfi zarar, akdi fesh eden alacaklının Borçlar Kanununun 108/II. maddesine dayanarak “akdin hükümsüzlüğünden doğan zararlarıdır.” Burada istenilebilecek zararlar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı şayet sözleşme yapmamış olsaydı uğramayacağı zararlardır. Kısaca menfi zarar, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamıdır....
Taraflar arasındaki menfi tespit ve alacak davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince duruşmalı temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... gelmiş olmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava menfi tespit ve alacak davası olup mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz sonucu üzerine Dairemizce verilen eksik tahkikattan kaynaklı usul bozması üzerine mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda menfi tespit davasının tefriki ile davacının alacak talebinin 8.000 TL’lik kısmının kabulü ile fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir....
Sayılı dosya, taraflara ait tüm defter ve kayıtlar, tanık, yemin ve bilirkişi. GEREKÇE:Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılmış icra takibinde takipten sonra açılmış menfi tespit (borçlu olmadığının tespiti) istemine ilişkindir. Tarafların bildirdiği delil ve belgeler, icra takip dosyası getirtilerek dosya içerisine alınmış, dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi raporunda sonuç olarak; "Davacı, davalının herhangi bir sözleşmeye dayanmaksızın düzenlemiş olduğu faturalardan kaynaklı İstanbul .......
Davacı davasında dava konusu çekleri eser sözleşmesi ilişkisi nedeniyle verdiğini ve işin yapılmadığını ileri sürdüğüne ve davalı tarafça da çeklerin sözleşme gereği verildiğine karşı çıkılmadığı ve 07.11.2012 tarihli sözleşmede de çeklerin yapım sözleşmesi nedeniyle verildiği yazılı olduğuna göre dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 763. maddesinde düzenlenen iade davası değil İİK'nın 72. maddesine göre icra takibinden önce açılmış sözleşme bedeli olarak verilen çeklerin işin yapılmamış olması nedeniyle bu çeklerle ilgili borçlu bulunulmadığının tespiti davası niteliğindedir. Davada toplam 21.000,00 TL bedelli 3 adet çekle ilgili iptâl ve iade istendiği az yukarıda açıklandığı gibi dava menfi tespit davası olarak nitelendirilmesi gerektiği ve menfi tespit davaları da değer ölçüsüne göre nispi harca tabi olduğundan davanın 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 28 ve devamı maddeleri gereğince değerine göre nispi harç yatırılarak açılıp görülmesi gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasında ...Asliye Ticaret ve ...Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü; -K A R A R- Dava, sözleşmeye dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. ...Asliye Ticaret Mahkemesince, tarafların tacir olup,sözleşme gereği ...Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı vermiştir. ......
Esas sayılı dosyası, 5-)... yazılan müzekkere cevabı, 6-)Hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk son tutanağı, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, kıymetli evraktan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır (...). Başka bir ifadeyle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır....
Menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı uygulama ve doktrinde tartışmalara sebep olmuştur. Kanun metninin lafzi yorumuna bağlı kalındığında menfi tespit davaları kapsam dışında görünmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki menfi tespit davası bir olumsuz alacak davasıdır. Esasen tartışılan husus bir alacağın varlığı veya yokluğudur. Alacak davası olumlu bir tespite dayalı alacak hükmü kurulmasını gerektirir ve bir tarafı para ödemeye mahkum eder. Menfi tespit davası ise olumsuz tespit içeren alacak davası olup bir tarafı para ödemekten kurtarır. Hatta menfi tespit davası sonuçlanmadan veya henüz açılmadan alacak tahsil edilirse menfi tespit davası istirdada yani bir alacak davasına dönüşür. Davanın tabiatı bu biçimde tavsif edildiğinde kanun koyucunun amacına yönelik bir yorumla menfi tespit davalarının da arabuluculuk dava şartına tabi olduğu kabul edilmelidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillere yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle geçersiz sözleşmeye dayalı olarak taraflar sebepsiz olarak zenginleşeceklerinden aldıklarını karşı tarafa geri vermekle yükümlü olup, ayrı bir dava konusu ile de verilenlerin geri iadesi mümkün olduğundan, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Tekirdağ 2.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 27.04.2009 gün, 2008/7830-3578 sayılı, 2.Hukuk Dairesinin 14.07.2008 gün, 2008/10335-10401 sayılı kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, sözleşmeye dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği ve tarafların sıfatı itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 13.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın 13.Hukuk Daireye gönderilmesine, 09.07.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....