Manevi tazminat taleplerinde 6098 sayılı TBK'nun 56.(818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 47.) maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir....
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5.Hukuk Dairesince davalının sözleşmeye aykırı havuz yaptığı, ancak binaların iki katlı yapılacağına dair sözleşme ve eki vaziyet planında bir bilgiye rastlanmadığından ve villaların göl manzaralı olacağına dair taahhüt olmadığı gibi göl manzarası da tamamen kapanmadığından bu talepler yönünden sözleşmeye aykırılık olmadığı, manevi tazminat isteyemeyeceği, karşı ve birleşen dava yönünden zemin parke yapımı ve peyzaj nedeniyle yüklenicinin ilave alacağı bulunduğu ,ancak arsa malikinin dubleks fark bedeli olarak yükleniciye taahhüdü bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının asıl dava yönünden istinaf başvursunun kabulü ile geç teslimden kaynaklanan 92.516,00 TL, projeye aykırı havuz inşası nedeniyle 70.000,00 TL olmak üzere toplam 162.516,00 TL’ nin tahsiline, karşı davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının istinaf talebini kabul etmediklerini, davacının manevi tazminat talebinin zaten haksız olduğunu, Türk Borçlar Kanununda manevi tazminat alınabilecek hallerin sınırlı olarak sayıldığını, buna göre ölüm ve bedensel zarar durumunda istenebilecek manevi tazminatın TBK 56 da, kişilik haklarının zedelenmesinde istenebilecek manevi tazminatın TBK 58'de düzenlendiğini, bu iki durum dışında manevi tazminat istenebileceğine dair bir düzenleme olmadığını, kaldı ki sözleşmeye aykırılık halinde de manevi tazminat düzenlenmediğini, davacının kişilik haklarının zedelendiğine dair bir olay ileri sürmediği gibi zaten ortada bu sonuca yol açacak bir durumun da olmadığını, 9.000,00 TL ye alınan, yılda 15 gün kullanma hakkı olan termal tatil amaçlı devre mülkün inşaatının süresinde tamamlanmamış olmasının kişilik haklarını zedelemeyeceğinin açık olduğunu, bu nedenle mahkemenin manevi tazminatın reddine ilişkin verdiği kararın da yerinde olduğunu...
Somut olayda; davacı, davalıların aralarındaki sözleşmeye aykırı hareket ederek, bedelini ödediğinden farklı bir arsaya ait tapunun kendisine teslim edildiğini, ödemenin 30.000-TL’sini elden, kalan 10.000-TL’sini ise senet olarak ödediğini, kendisine yanlış tapu verilmesine rağmen senedin takibe konulduğunu, takip nedeniyle borçlu bulunmadığını iddia ederek, bu yönde menfi tespit ve istirdat kararı verilmesini, kendisine farklı bir tapu teslim edilmesi nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararlar nedeniyle ise ödediği 30.000-TL bedelin ve manevi tazminat olarak ise 20.000-TL nin kendisine verilmesini talep etmiştir....
göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair tüm itirazlarının reddi gerekir. 2- Dava ayıplı ifa suretiyle sözleşmeye aykırılık iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir....
objektif iyiniyet kurallarına uygun olarak kullanılması gerektiği gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulüne; davacının portföy tazminatı isteminin, ancak taraflar arasında tekel hakkı kuran sözleşmelerde işbu tazminat talep edilebileceğinden, tekel hakkı kurulmadığı gibi davacının talep etmesi gereken tazminat miktarını ispat edemediği de dikkate alınarak reddine, manevi tazminat istemi bakımından, davalının, davacının ticari onur ve saygınlığını haksız ve hukuka aykırı olarak herhangi bir saldırısı tespit edilemediğinden ve her sözleşmeye aykırılık doğuran eylemin manevi tazminat talep hakkı vermediğinden reddine, davacının sözleşmeyi haklı sebeple feshetmesi sebebiyle kalan süre yönünden kar mahrumiyetinden kaynaklanan tazminat talebinin koşullarının oluştuğu, raporda belirlenen toplam 20.023,98 TL yoksun kalınan kar tazminatına hükmedilmesine, davacının isim hakkı bedeli olarak davalıya yaptığı ödemeler bakımından, sözleşmenin süresinden önce haklı sebeple 17/09/2009 tarihinde feshedildiği...
(TBK 58) maddesine göre, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir denilmiştir. Şahsiyet haklarına saldırıda, manevi tazminat istenebilmesi için 818 sayılı BK 49. (TBK 58) maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar ise şahsiyet haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, manevi zarara uğranılması, kusurlu olunması ve illiyet bağı bulunmasıdır. (Bkz. Prof Dr. Safa Reisoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, yirminci baskı, S.202-208) Somut olayda, her ne kadar mahkemece davacının manevi zarara uğradığı kabul edilmiş ise de, bu durumun MK'nın 24 ve BK'nın 49. (TBK 58) maddeleri anlamında kişilik haklarının ihlaline neden olacağının kabulü mümkün değildir. Her sözleşmeye aykırılık manevi tazminat gerektirmeyeceği gibi, davacı tarafça da meydana gelen olay nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiği ispat edilememiştir....
İşçi zararının tazmini için sözleşmeye aykırılık veya haksız fiil hükümlerine dayanmakta serbesttir. 14. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 98. (TBK'nın 114) maddesinin 2. fıkrası "Haksız fiillerden mütevellit mesuliyete müteallik hükümler, kıyasen akde muhalif hareketlere de tatbik olunur." şeklinde düzenleme içerdiğinden iş kazasından kaynaklanan manevi tazminat davaları açısından 818 sayılı BK'nın 47. maddesi ile 6098 sayılı TBK'nın 56. maddesi kıyasen uygulanacağından iş kazasından kaynaklanan manevi tazminat davalarında bu kapsamda inceleme yapmak gereklidir (Süzek, Sarper.: İş Hukuku, 18. Baskı, İstanbul 2019, s. 408). BK'nın 47. (TBK'nın 56) maddesine göre hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır....
Davalı tarafın edimi ise mevcut tesisin davacıya teslimi olup, sözleşmeye göre teslim ettiği anlaşılmaktadır. Bu sözleşmeye göre de davalının sözleşmeyi her zaman feshedebileceği düzenlenmiştir. Davacının sözleşme konusu tesisi kendisi terk etmiş olup, zorla çıkarıldığı hususunu ispatlayamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda sözleşmeye konu yeri terk eden ve sözleşmeye göre davalıya ciro üzerinden belirlenen oranda ödemesi gereken tutarları ödediğini ispatlayamayan davacının bu sözleşmeden dolayı cezai şart isteyemeyeceği kanaatine varılmakla, maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davacı şahıs yönünden manevi tazminat talep edilmiş ise de; davalının davacı tarafın kişilik haklarına saldırıda bulunulduğuna ilişkin dosyada yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı, manevi tazminat şartlarının oluşmadığı kanaatine varılarak bu talebin de reddine karar verilmiştir....
Yönünden pasif husumet yokluğundan dolayı davanın reddine karar verilmişse de, Borçlar Kanunu’ nun haksız eylem faslında düzenlenen 49. maddesi, aynı Kanun’un 98/2 maddesi yollaması ile sözleşmeye aykırı davranışlarda da uygulanmaktadır. Sözleşme hükümlerine aykırılık hallerinde, bu aykırı davranış, eğer kişilik haklarını ihlal etmişse ve Borçlar Kanununun 49. maddesinde öngörülen koşulların varlığı sabit olursa, o takdirde manevi tazminata hükmedilebilir. Kişinin onuru, saygınlığı gibi kişilik haklarını oluşturan değerlere saldırı halinde manevi bir zarar yani kişilik hak ve değerlerinde irade dışında gerçekleşen bir eksilmenin oluştuğunun kabulü gerekir....