Franchising Sözleşmesi" başlıklı sözleşmenin imzalandığı, sözleşmenin 2.1 maddesinde sözleşmenin konusunun "Sözleşme konusu hizmetlerin sunumu için ...'...
Bu ihtarla davalının 20/10/2014 tarihli fesih ihbarından vazgeçmediği anlaşılmakta olup, borç tutarının kapatılmaması halinde sözleşmenin 31/12/2014 tarihi beklenmeksizin derhal feshedileceği bildirilmiştir. Bilirkişi incelemesinde de, davalının davacıdan olan vadesi geçen alacağının; fesih ihbarının yapıldığı 20/10/2014 tarihi itibariyle 6.506.350,88-TL, 05/11/2014 tarihinde 5.214.233,56-TL, sözleşmenin sona erdiği 31/12/2014 tarihinde ise 1.568.499,60-TL olduğu, sözleşmenin sona ermesinden borcun 12/03/2015 tarihine kadar parça parça ödendiği tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 13. Maddesinde her iki tarafa da sözleşmenin sona ermesinden 60 gün öncesinden fesih ihbar hakkı tanınmış olup, davalı şirket tarafından sözleşmenin ihbar önellerine uyularak feshinde sözleşmeye aykırılık bulunmamaktadır....
yeterli ve ciddi emare oluştuğunu, bu durumun sözleşmenin 7.2 ve 7.1 maddelerine göre sözleşmenin ihlali anlamına geldiğinden müvekkili şirket tarafından İzmir 27....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece hatalı ve taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gözden kaçırılarak sonuca varıldığını, sözleşmenin 7.2 maddesinde, 1 yıllık süre dolmasa dahi, müşteri'nin (davalının) o ana kadar yaptığı alımlardan, süre sonunda toplam kota hedefini tutturamayacağının anlaşılması halinde, sözleşmenin feshedilebileceği ve nakit katılım bedelini iade isteyebileceğinin açıkça düzenlendiğini, Sözleşmenin 7.2 maddesinin; "Müşterinin gerçekleştirdiği alım adedinin kota hedefini süresinde gerçekleştiremeyeceği yönünde ciddi bir emare teşkil etmesi ... Sözleşmenin ihlalini teşkil eder"....
A.Ş. arasında 30/12/2013 tarihli Tıp Merkezi Ruhsat Devir Taşıma Sözleşmesi yapıldığı, ardından dava dışı şirket ile davacı şirket arasında bu sözleşmeye ilişkin 30/04/2015 tarihinde Ruhsat Devir ve Temlik Sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşmenin TBK’nın 205. maddesinde düzenlenen sözleşmenin devri hükümlerine tabi olduğu, davalı ile dava dışı şirket arasındaki sözleşmenin 5. maddesinde, tarafların, sözleşmenin akdedilmesinden sonra herhangi bir başka gerçek veya tüzel kişiyle bu sözleşmenin konusuna giren herhangi bir görüşme ve sözleşme yapamayacakları, taahhüt altına giremeyeceklerinin hüküm altına alındığı, bu sözleşmenin devrine ilişkin davalı tarafından verilmiş bir iznin bulunmadığı ayrıca davacı tarafça davalıya 30/12/2013 tarihli sözleşmeye istinaden yapılan herhangi bir ödemenin olmadığı, dava dilekçesinde ödemenin dava dışı Özel Alternatif .......
Dava, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin davalı tarafından yürürlüğünün durdurulması işleminin iptali isteğine ilişkin olup uyuşmazlık sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Taraflar arasında imzalanan 8.6.2005 tarihli sözleşmede münhasıran ... mahkemeleri yetkili kılınmış ise de yetki sözleşmesi genel yetkili mahkemenin yetkisini ortadan kaldırmaz. HUMK nun 10.maddesi hükmü uyarınca sözleşmenin yapıldığı ve aynı zamanda sözleşmenin icra olunacağı yer mahkemesinde de açılabileceği kabul edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme ... ’da kurulmuş olup sözleşmenin ifa yeri de ...’dır. Böylece sözleşmenin icra edileceği yer mahkemesi bulunan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin de davaya bakmaya yetkili olduğunun kabulü zorunludur. Bu durumda mahkemece yetki itirazının reddi ile işin esası incelenmeli ve ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Mahkemenin kanuna aykırı biçimde dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar vermiş olması bozma nedenidir....
Davalı, sözleşme gereği taksitlerin ödenmemesi halinde muacceliyet şartının olduğunu, davacının ihtarına 18.1.2008 tarihli cevabi ihtarlarıyla sözleşmenin feshinin kabul edildiğini, senet iadesi için şirkete gelmelerinin istendiğini ancak davacının şirkete gelmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, taşınmazın tapuda başkası adına kayıtlı ve davalının da yüklenici olması nedeni ile sözleşmenin geçerli olduğuna, ancak davanın konutun teslim tarihinden önce erken açılmış olduğuna dayanılarak reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 18.2.2007 tarihli harici 2008/14344-2009/4490 sözleşme ile davalının yapacağı binadan daire satın alınmasına karar verilmiş; davacı tarafından çekilen 7.1.2008 tarihli ihtarla sözleşmenin feshi bildirilmiş, davalı da 18.1.2008 tarihli cevabi ihtarıyla sözleşmenin feshini kabul etmiştir. Taraflar arasında sözleşmenin feshi yönünde uyuşmazlık bulunmamaktadır....
Taraflar arasındaki sözleşmenin 15.2 maddesinde öngörülen teminat tutarının maddede belirtilen sürede davacı tarafından yatırılmaması nedeniyle sözleşmenin davalı tarafından 17.2 maddesine uygun olarak haklı nedenle feshedilmiş olduğu ve sözleşmenin 15.2 ile 17.2 maddeleri kapsamında davacı tarafından başlangıçta yatırılmış olan 3.000.000,00 TL teminat tutarının davalı tarafından ceza koşulu olarak irat kaydedilmesinin sözleşme hükümlerine uygun olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Somut olayda taraflar arasında geçerli bir şekilde kurulmuş olan 05/02/2016 tarihli sözleşmenin toplam bedelinin 180.000.000,00 TL + KDV olduğu, sözleşmenin 8....
Sözleşmenin süresini ve feshini düzenleyen 24/a maddesinde sözleşmenin süresinin sözleşme imza tarihinden itibaren 12 ay olduğu taraflardan birinin sözleşmenin sona ermesinden 1 ay öncesinde , sözleşmenin sona ermesini istemesi ve bunu yazılı olarak bildirmesi durumunda sözleşme süresi sonunda sona erecektir, aksi takdirde iş bu sözleşme süresi aynı şartlarla 12 ay daha uzatılmış kabul edilecektir hükmünü içermektedir....
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının sözleşmenin yapıldığı 07.09.2007 tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğunun Adli Tıp Kurumu Başkanlığı raporundan anlaşıldığı, sözleşmenin şekil şartlarına uygun olduğu, sözleşmede yazılanların ilgililer tarafından okunduğu, yazılanların gerçek istekleri olduğunu bildirmeleri üzerine tanzim edildiğinin noterce düzenlenen sözleşmede belirtildiği ve sözleşmenin alt kısmında davacı ve davalının el yazıları ile okudum şeklinde beyanda bulunarak sözleşmeyi noter huzurunda imzaladıkları, davacı tarafça sözleşmenin davacının gerçek niyet ve iradesi dışında noterce düzenlenerek kanuna aykırı davranılarak iradesi dışında imzalattırıldığını iddia edilse de bu hususun davacı tarafından kanıtlanamadığı, sözleşmenin yapıldığı tarihten uzunca bir zaman geçtikten sonra, davacının sözleşmenin iptali için işbu davayı açtığı, davacının fiil ehliyetini haiz olduğu, okuma yazma bildiği ve kendi el yazısıyla imzasını atabildiğinin açıkça anlaşıldığı...